Dentin hassasiyeti; herhangi bir dental defekt ya da patoloji ile açıklanamayan, dişin termal, kimyasal, mekanik ya da osmotik uyarılarla karşılaşması sonucu ekspoze dentin yüzeyinde oluşan akut, ani, keskin ve kısa süreli bir ağrı şeklinde tanımlanmaktadır.1 Yani dentin hassasiyeti gerçek bir hastalık değil bir semptomlar kompleksidir.Termal uyaranlar; sıcak ya da soğuk yiyecek-içeceklerin tüketilmesi, özellikle kış aylarında atmosferik soğuk havanın solunması olabilir. Soğuk, hassasiyete neden olan en genel uyarandır.Genel mekanik uyaranlar; diş fırçaları, çatal-kaşık gibi yemek aletleri ve dental enstrümanların dişe temasıyla oluşmaktadır. Dental hava spreyinden soğuk hava ya da su püskürtülmesi ve tükürük emici kullanımı hastayı rahatsız edebilir.Osmotik uyaranlar ise; şekerli ve asitli yiyecek-içeceklerin tüketilmesidir. Asitli uyaranlarda greyfurt, limon gibi asitli meyveler ve içecekler ile ilaçlar (aspirin, vitamin C) yer almaktadır. 2Dentin hassasiyeti teşhisini koyabilmek için, ekspoze olmuş dentin yüzeylerinde vital pulpaya uzanan skleroze olmamış açık dentin tübüllerinin bulunması gerekir. olmamış açık dentin tübüllerinin bulunması gerekir. Hassas dentinde hassas olmayan dişe göre, 8 kat daha fazla tübül gözlenmiştir ve tübül çapları 2 kat daha geniştir. 3-5Kron dentininde kök dentinine göre daha büyük çaplı daha fazla sayıda dentin tübülü vardır. Kronda pulpa boynuzu üzerindeki alanlarda geçirgenlik en fazla iken santral fossanın bulunduğu bölgede en azdır. 6 Poiseuille"e göre akışkanın hızı tübül genişliğinin dördüncü kuvveti ile doğru orantılıdır. Buna göre açık dentin tübül çapı ve sayısına bağlı olarak hassas dentinde hassas olmayan dentine göre 100 kat daha fazla sıvı akışı olur. [3][4][5] Dentin hassasiyetinin teşhisi ve tedavi planlaması hastanın ağrıya karşı verdiği sübjektif tepkilere göre yapılmaktadır. Ağrı eşiği ise kişiden kişiye ve psikolojik faktörlere göre değiştiğinden kesin bir ölçüt olarak kabul edilememektedir.7 Son yıllarda, SEM ve mikro analizlerle yapılan incelemeler, araştırmalara daha objektif değerlendirme yöntemleri kazandırsa da klinik muayene ve hasta tepkisinden yararlanmadan doğru sonuca varılamamaktadır. 8 ABSTRACT Etiology and risk factors of dentine hipersensitivityDentin sensitivity is a widespread clinical finding with a wide variation in prevalence, etiology, and risk factors. It is characterized by a sudden, sharp and short-term pain that the exposed dentin produces as a response to thermal, evaporation, tactile, electrical, osmotic or chemical stimuli. Prevalence studies on dentin sensitivity have produced very different results. Mainly, it occurs as a result of exposed dentinal tubules depending on the wearing enamel, loss of cementum and gingival recession. This situation depends on many factors that can vary from individual to individual. Therefore, for proper diagnosis and treatment planning, the etiologic factors should be determined first. In this review, definition, prevalence, mechanism, etiology and risk factors of dentin sensitivity and clinical di...
Komplike anormal dişlerin minimal invaziv bir yaklaşımla estetik rehabilitasyonu: Bir olgu sunumuAnterior dişler yüz estetiğinin en önemli unsurlarından biridir. Ön grup dişlerdeki çapraşıklıklar, çürükler, diastemalar, florozis ya da hipoplaziler gibi konjenital ve edinsel anomaliler estetik problemlere yol açmaktadır. Mine hipoplazisi, mine kalınlığının azalmasıyla meydana gelen düzensiz kayıplardır. Minenin primer defektlerinde görüldüğü gibi metabolik bozukluğa veya genetik geçişe bağlı olarak da gözlenebilir. Hastanın kayıp dental estetik görünümünü yerine getirebilmek ve optimal fonksiyonu sağlayabilmek amacıyla çeşitli restoratif uygulamalar tercih edilmektedir. Adeziv sistemler ve rezin materyallerdeki gelişmelerle birlikte kompozit lamina uygulamaları, konservatif ve daha az invaziv bir tedavi seçeneği olarak oldukça popüler hale gelmiştir. Bu olgu sunumunun amacı, 24 yaşındaki erkek hastanın anterior dişlerindeki mine defektlerinin ve diastemaların direkt kompozit rezin lamina uygulamaları ile restore edilmesi ve klinik takiplerle estetik yeterliliklerinin değerlendirilmesidir. ANAHTAR KELİMELEREstetik, direkt kompozit lamina veneer, mine defekti ABSTRACT Aesthetıc rehabılıtatıon of complex abnormal teeth usıng a mınımally ınvasıve approach: A case report Anterior teeth are one of the most important components of facial aesthetics. Deviousness, caries, diastemas, congenital and acquired anomalies such as fluorosis or hypoplasia in the anterior teeth lead to aesthetic problems. Enamel hypoplasia is irregular losses that occur due to a decrease in enamel thickness. It can also be observed in primer defects of enamel and due to metabolic disturbance or genetic transition. Various restorative applications are preferred in order to be able to perform the lost dental aesthetic appearance of the patient and to provide optimal function. Composite lamina applications have become popular as a conservative and less invasive treatment option along with improvements in adhesive systems and resin materials. The aim of this case report is to restore the enamel defects of the anterior teeth and diastemas of a 24-year-old male patient with direct composite resin lamina applications and to evaluate the aesthetic sufficiency of clinical follow-up.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, iki farklı şehirde diş hekimliği fakültesine başvuran hastaların diş macunları tercihini ve bu tercihlerindeki bilinç durumlarını belirlemektir.Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada farklı şehirlerdeki iki diş hekimliği fakültesinin restoratif diş tedavisi anabilim dalına başvuran 500 er gönüllü birey yer aldı. Hastaların ağız içi muayeneleri yapıldı ve DMFT değerleri kaydedildi. Yapılan anket aracılığıyla demografik bilgiler, bireylerin hangi diş macunlarını kullandığı, diş macunlarındaki florla ilgili bilgi ve görüşleri, diş hekimlerinin hastalarını çürük riski açısından bilgilendirme ve diş macunlarını sorgulama durumları ile ilgili veriler elde edildi. Toplanan verilerin istatistiksel analizi Ki-Kare testi uygulanarak gerçekleştirildi.Bulgular: Her iki şehir de ankete katılan tüm bireylerin %13’ünün florürsüz diş macunu kullandığı, bunların İstanbul’da %72 ve Konya’da % 86’sı florsuz diş macununu bilinçli bir tercihle kullanmadığı görüldü. Florlu diş macununu bilinçli olarak kullanma oranı İstanbul’da tüm hastaların %33, Konya’da tüm hastaların %28 dir. Konya’daki hastaların % 40’ı, İstanbul’daki hastaların % 36 sı florsuz macunların daha zararsız olduğunu düşünmektedir. Konya’daki hastaların ve İstanbul’daki hastaların kullandıkları diş macunlarının diş hekimleri tarafından sorgulanma oranı sırasıyla %20 ve %25, çürüğe yatkınlıkları konusunda diş hekimleri tarafından bilgilendirilme oranları sırasıyla % 40 ve % 42 dir.Sonuçlar:Hastaların %13’ü flosuz diş macunu kullanmakta, %40’ı florsuz macunların daha zararsız olduğunu düşünmektedir. Hastalar diş macunlarını flor açısından bilinçli bir şekilde seçmemektedir. Diş hekimlerinin hastalarını bilgilendirme oranları % 50 den azdır.Anahtar Kelimeler: Flor, florlu diş macunu, florsuz diş macunu,
Aim: The use of self-adhesive composites in dental treatment relatively a new concept. The aim of this study was to in vitro evaluation cytotoxicity of Vertise Flow and Nova Compo SF Flow self-adhesive flowable composites on bovine dental pulpderived cells. Material and Method: Experimental test samples (2×5mm) of Vertise Flow and Nova Compo SF Flow were prepared. Bovine dental pulp-derived cells were incubated in MEM-Alpha (Gibco-Invitrogen). The material samples to be tested were stored in the culture medium for 24 hours and therefore obtained extracts were applied onto the cells. The cell viability was determined by MTT assay. One-way ANOVA and Tukey-HSD post hoc tests used for statistical analysis. Results: The percentage of cell viability of Vertise Flow found as 81.55%, Nova Compo SF Flow found as 71.40%. There is statistically significant difference between the control group and the test groups in term of the percentages of cell viability (p<0.05). Conclusion: Self-adhesive flowable composites affect cell viability but they not have cytotoxic effects.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.