Bir bilimi daha iyi anlayabilmek için geçmişindeki olayları okumak ve bilmek gerekir. Diş hekimliği tarihini bilmek ve anlamak günümüz ve geçmiş arasında kıyaslama yapabilmemize imkan verir. Böylelikle diş hekimliği alanındaki hali hazırda uygulanan uygulamalar ve gelişmeler daha kolay kavranabilir. Bundan dolayıdır ki diş hekimliği tarihi günümüzde diş hekimliği fakültelerimizde bir ders olarak verilmektedir. Diş çürüğü, insanlığı varoluşundan beri etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. İnsanlığın yerleşik hayata geçmesi ile birlikte değişen beslenme alışkanlıkları sebebi ile diş çürüğü görülme sıklığı günümüze kadar sürekli artma eğilimi göstermiştir. Tarih öncesi devirlerde dişler, çekim işlemlerinin yanında bitkisel lifler ve toprak mineralleri ile tedavi edilmeye çalışılmıştır. Zaman içerisinde gelişen teknikle beraber metal içerikli dolgu maddeleri kullanıma girmiş, daha güncel zamanlarda ise kompozit, cam iyonomer ve biyoaktif materyaller kullanılmaya başlanmıştır. Bu makalede günümüze kadar insan topluluklarında görülen çürüğün çağlar görülme sıklığının ne şekilde arttığı, bu sağlık sorununa karşı hekimlerin dönemlerindeki teknik ve teknoloji ile nasıl tedavi uyguladıkları incelenmiştir. Bununla beraber modern restoratif materyallerin gelişimi üzerinde de durularak çürüğün ve tedavisinde kullanılan materyallerin daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır.
Amaç: Bu çalışmanın iki farklı rezin modifiye cam iyonomer simanın bölgesel toksisitesini değerlendirmektir. Gereç ve yöntemler: Fuji II LC Capsule (GC) ve Vitrebond (3M ESPE) örnekleri üreticilerinin talimatlarına göre standart teflon disklerde hazırlandı. Örnekler, örnek/solüsyon hacmi 91,6mm2/ml olacak şekilde 24 saat kültür ortamında bekletildi. L929 hücreleri 96 kuyucuklu hücre kültür kaplarına alındı ve 24 saat 37C°'de %10 FBS ve %1 penisilin/streptomisin içeren DMEM (Dulbecco's Modified Eagle's Medium) kültür ortamında bekletildi. Elde edilen materyallerin seyreltilmemiş ekstraktı ve 1/2, 1/4, 1/8, 1/16, 1/32 oranında seyreltilmiş olan ekstraktları hücrelere uygulandı. Hücre canlılığı 24. saatin sonunda XTT (2,3-Bis(2-metoksi-4-nitro-5-sulfofenil)-2H-tetrazolyum) testi ile belirlendi. Kontrol grubunun canlılığı %100 olacak şekilde kabul edildi ve tüm grupların canlılık yüzdesi buna göre belirlendi (n=27). İstatistiksel değerlendirmeler için one way ANOVA ve post hoc Tukey's HSD testleri kullanıldı. Her bir materyalin L929 hücrelerinin canlılıklarına ve proliferasyonlarına nasıl etki ettiği gerçek zamanlı hücre analizi yöntemi ile 15 dakikada bir empedans ölçümü alınarak izlendi. Elde edilen verilerin analizi RTCA Software 2.0 programı ile gerçekleştirildi, istatistiksel olarak hiyerarşik kümeleme analizi yapıldı. Bulgular: XTT deneyi sonucunda Fuji II LC’nin seyreltilmemiş konsantrasyonu, Vitrebond’un ise seyreltilmemiş, 1/2 ve 1/4 oranında seyreltilmiş konsantrasyonlarının L929 fibroblast hücreleri üzerine sitotoksik etkileri olduğu izlendi (p<0,05). Gerçek zamanlı hücre analiz deneyi sonuçlarına göre Fuji II LC Capsule’ün seyreltilmemiş konsantrasyon grubunda, Vitrebond’un ise seyreltilmemiş, 1/2, 1/4 ve 1/8 konsantrasyon gruplarında hücre canlılığının 144. saat sonunda tamamen kaybolduğu görülmüştür. Sonuç: Rezin modifiye cam iyonomer simanlar pulpa hücrelerinin metabolizmasını değiştirebilecek sitotoksik potansiyele sahip olabilir. Bu nedenle özellikle derin kavitelerde materyal seçimine dikkat edilmelidir.
Aim: The use of self-adhesive composites in dental treatment relatively a new concept. The aim of this study was to in vitro evaluation cytotoxicity of Vertise Flow and Nova Compo SF Flow self-adhesive flowable composites on bovine dental pulpderived cells. Material and Method: Experimental test samples (2×5mm) of Vertise Flow and Nova Compo SF Flow were prepared. Bovine dental pulp-derived cells were incubated in MEM-Alpha (Gibco-Invitrogen). The material samples to be tested were stored in the culture medium for 24 hours and therefore obtained extracts were applied onto the cells. The cell viability was determined by MTT assay. One-way ANOVA and Tukey-HSD post hoc tests used for statistical analysis. Results: The percentage of cell viability of Vertise Flow found as 81.55%, Nova Compo SF Flow found as 71.40%. There is statistically significant difference between the control group and the test groups in term of the percentages of cell viability (p<0.05). Conclusion: Self-adhesive flowable composites affect cell viability but they not have cytotoxic effects.
Bir bilimi daha iyi anlayabilmek için geçmişindeki olayları bilmek ve anlamak gerekir. Bo ylelikle gü nü mü z ve geçmiş arasında kıyaslama yapılabilir, hali hazırda gü ncel üygülamalar ve gelişmeler daha kolay kavranabilir. Bündan dolayıdır ki diş hekimlig i tarihi gü nü mü zde diş hekimlig i fakü ltelerimizde bir ders olarak verilmektedir. Bü derlemede ilk insansılardan gü nü mü ze kadar insan toplümlarında go rü len periodontal rahatsızlıkların go rü lme sıklıg ının nasıl deg iştig i, hekimlerin bü saglık sorününa karşı do nemlerinde teknik ve teknoloji ile nasıl tedavi üygüladıkları incelenmiştir. Bününla birlikte periodontoloji alanındaki çag lar boyünca genel gelişmeler ü zerinde de dürülarak literatü re katkıda bülünülması amaçlanmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.