Sanayi Devrimi ile birlikte hız kazanan kitlesel üretim “her şeye rağmen üretim” anlayışının hâkim olduğu bir ekonomik yarışı beraberinde getirmiştir. Böylelikle ülkeler bu yarışta geri kalmamak adına üretimlerini en üst seviyeye çıkarmışlardır. Ancak bu durum beraberinde savaş, küresel ısınma, iklim değişikliği gibi birçok toplumsal ya da çevresel problemleri beraberinde getirmiştir. Yaşanan bu gelişmeler günün sonunda neoliberal politikaların ciddi bir biçimde sorgulanmasına ve bu hâkim paradigmaya alternatif bakış açıları geliştirilmesine neden olmuştur. Mevcut iktisadi sisteme alternatif olarak öne sürülen yaklaşımlardan biri de yeşil ekonomidir. Özünde ekonomi, çevre ve toplumun sürdürülebilirliği ilkesini taşıyan yeşil ekonomi özellikle 1980’ler itibariyle çevresel kirliliğin artması ile giderek önem kazanan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu cihette ülkeler hem kendi inisiyatifleriyle politikalarına yeşil ekonomik anlayışı adapte etmeye hem de uluslararası toplumca atılan adımlara taraf olmaya başlamışlardır. Bu politika notunda Türkiye’nin yeşil ekonomi bağlamında mevcut durumu incelenmiş ve birtakım politika önerilerinde bulunulmuştur. Türkiye’nin mevcut performansı değerlendirildiğinde elde ettiği bazı kazanımlar olmasına rağmen yeşil ekonomik sistemi toplumsal ya da kamusal alanda zihinlere henüz yeterince yerleştiremediği anlaşılmaktadır
Öz: Enerjinin kullanımı, insanlık tarihi kadar eskidir. Geçmişten günümüze insanlık, enerjiyi ısın-ma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için kullanmıştır. Daha sonraki dönemlerde enerji, birtakım sınai denebilecek faaliyetlerde de kullanılmaya başlandı. Sanayi Devrimi'yle birlikte üretim sürecinde yaşanan dönüşüm, enerjiyi uluslar için en stratejik gereksinimlerden biri hâline getirmiştir. 1951 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT)'nun kurulması, ardından 1957 yılında Roma Antlaşması bağlamında Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) ve Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)'nun kurulması ile Avrupa Birliği (AB)'nin temelleri atılmıştır. AB'yi kuran 3 kuruluştan 2'sinin enerji odaklı olması, Birliğin kurulmasında enerji paylaşım sorunlarının ne denli önemli olduğunu göstermektedir. 1951 yılında temelleri atılmış olan AB'nin enerji politikalarının, enerji arz güvenliği bağlamında ele alınmaya çalışıldığı bu makalede, öncelikle AB'nin enerji profili genel hatları ile güçlü ve zayıf yanlarıyla birlikte gözler önüne serilecek; ardından tarihsel süreç içerisinde Birliğin enerji politikaları tespit edilecektir. Takip eden bölümde ise AB'de enerji arz güvenliğinin derecesi tespit edilmeye çalışılacak ve Birliğin, enerji arz güvenliğini artırma bağlamında politikaları incelenerektir.Anahtar Kelimeler: Enerji Arz Güvenliği, AB Enerji Politikaları, Petrol, Türkiye, Rusya, Nabucco. Abstract:The usage of energy is as old as humanity itself. From past to present, humans has used energy to sat isfy their most basic needs like providing themselves heat and for nutrition. Thereafter, energy started to be used for industrial activities. With the transition in the production process after the Industrial Revolution, energy became one of the most strategic requirements for nations. The foundation of the European Coal and Steel Community (ECSC) in 1951 and the establishment of the European Atomic Energy Community (Euratom) stemming from the Treaty of Rome in 1957, and the European Economic Community (EEC) laid the foundations of the European Union (EU). Two thirds of the organizations which founded the EU have focused on energy which shows the importance of issues related to energy sharing in the establishment of the Union. In this article, EU energy policies are discussed within the context of energy supply security, focusing firstly on how the general lines of the EU's energy profile will unfold along with their strengths and weaknesses. It will then continue by discussing the historical process energy policies of the Union will be determined. In the following section, this article will attempt to ascertain the degree of energy supply security in the EU as well as examine the policies of the Union within the context of increasing security in energy supply.
Özet Bireylerin doğumlarından önce başlayan ve hayatları boyunca devam eden temel ihtiyaçlarından biri sağlıktır. Teknolojinin insanlara sunduğu gelişmeler sonucunda medikal cihazlar sadece sağlık kurumları ve personeli tarafından değil, aynı zamanda bireylerin evlerinde kişisel olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Hem bireylerin evde kullandıkları basit medikal cihazlar hem de sağlık kurumlarında verilen hizmetler nedeni ile durmadan büyüyen sağlık verisi üretilmektedir. Son yıllarda nesnelerin interneti (IoT) kavramı akıllı sistemler için yeni bir eğilim olmuştur. Bu çalışmada, kişilere özgü sağlık verileri, ölçümleri yapıldığı medikal cihazlardan akıllı telefonlara ve cihazlara, bu cihazlardan da buluta aktarımının gerçekleştirilmesi için geliştirilen sağlık alanına özel bir nesnelerin interneti platformu anlatılmaktadır. Böylece, kişiye özel sağlık verileri hasta mahremiyeti sağlanarak kayıt altına alınacak, sorgulanabilecek ve belirlenen kurallara göre verilerdeki sapmalar doğrultusunda kişiye ve/veya sorumlu kişiye ve kurumlara uyarı hizmetlerinin verilmesi sağlanacaktır. Ayrıca, geliştirilmiş olan platformda ilk olarak tansiyon ve nabız bilgiler işlenmiş ve bu bilgileri kullanarak kişisel sağlık hizmetleri ve alarmlar oluşturulmuştur.
This paper provides a new characterization of Expected Scott-Suppes Utility Representation (ESSUR). ESSUR combines the Expected Utility Representation with the Scott-Suppes Utility Representation (ESSUR). The latter represents semiorders that formalize preferences with intransitive indifferences. Dalkıran, Dokumacı, and Kara (2018) were the first to provide an axiomatic characterization of ESSUR. Surprisingly, their characterization does not involve any separability axiom, which is essential for numerical representations of preferences on uncountable sets. Candeal and Indurain (2010) were the first to provide a characterization of SSUR on uncountably infinite sets employing a semiorder separability axiom. In this paper, we identify the axioms required on top of those of Candeal and Indurain (2010) in order to obtain a linear Scott-Suppes utility representation, i.e., another characterization of ESSUR.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.