Bebeklikten itibaren bedenin tanınması hem temel duyuların gelişiminde hem de benlik ve kimlik kuruluşunda çok önem taşır. Bebeğin dokunma yoluyla anneyle kurduğu ilişki, bedenin sınırlarının farkına varılmasında en temel süreçtir. Bedenin sınırlarının farkına varılması, ilişki kurulan başkalarının da beden sınırlarının fark edilmesine ve bu sınırların ihlal biçimleri ile ihlal durumunda nasıl tepkiler verilebileceği bilgisini oluşturmaya sebep olur. Çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarında, çocuğun beden sınırlarının farkındalığına sahip olması, cinsel istismarın önlenmesinde dikkate alınması gereken en önemli değişkenlerden biridir. Bu çalışmanın amacı, beden farkındalığı ve iyi-kötü dokunma ayrımı ile dokunma davranışı ile ilişkili olarak onay kavramının çocuklara aktarılmasıdır. Bu amaçla, ilköğretim çağındaki öğrencilerle bir eylem araştırması gerçekleştirilmiştir. Beden sınırları, iyi-kötü dokunma ayrımı ve onay kavramı üzerine odaklanan bir müdahale programı geliştirilmiş, bu program öncesi ve sonrası toplanan veriler karşılaştırılarak programın bu kavramların edinimi görüşme verileri toplanarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonuçları, müdahale programı sonrasında çocukların beden sınırlarına ilişkin farkındalıklarının olumlu yönde değiştiğini ve dokunma türleri bağlamında onay kavramını daha sıklıkla kullandıklarını göstermiştir. Bu sonuçlar neticesinde, uygulanan programın çocukların beden sınırlarını fark etmelerinde ve bu bağlamda onay kavramını edinmelerinde etkili olduğu görülmüştür
The adolescents’ perceptions of social media in relation with problematic internet use were examined in this study. The study group consisted of 209 students (113 girls, 96 boys), who were studying secondary schools in Istanbul. "Problematic Internet Usage Scale-Adolescent" and "Open-ended Questions Form on Internet and Social Networking Sites", were utilized by the researchers, and applied to adolescents in order to determine students' level of problematic use of the internet and their perceptions regarding social media. The analysis revealed that the adolescents who stated that they “needed” to use the internet had the highest level of problematic internet use. Significant age differences among adolescents with regard to meaning of internet pointed out how the internet played various purposes to individuals in various age groups. It has been determined that students in the 11-12 age group preferred to use the internet for "entertainment” purposes more than for other purposes. It was also found that the problematic use of the internet by these adolescents was associated with their opinions about their own academic achievements - specifically those individuals who thought of themselves as "poor" students showed a higher use of the internet in correlation with high levels of negative consequences.
Bu çalışmada Türkiye'de yaşayan, kendisini dindar (Müslüman) olarak tarif eden ve sosyal medyada "İslami fenomen" olarak görülen hesap sahiplerinin; "Müslüman olmaya ve İslami yaşama" ilişkin söylemsel kaynakları incelenmektedir. Başka bir deyişle; İslami fenomenlerin Müslüman kimliğe ve İslami yaşam tarzına dair görüşlerini belirtirken hangi dilsel kaynakları (açıklayıcı repertuarlar) kullandıkları Eleştirel Söylemsel Psikoloji yaklaşımı ile ele alınmaktadır. Araştırmanın verileri farklı söylem repertuarlarına ulaşma fırsatı veren ve Türkiye'de kullanıcı sayısı oldukça yüksek olan Twitter üzerinden toplanmıştır. Belirlenen 5 sosyal medya kullanıcısının (Cübbeli Ahmet Hoca -164 bin takipçi, Caner Taslaman -186 bin takipçi, Said Ercan -645 bin takipçi, Nihat Hatipoğlu -487 bin takipçi, At Gözlüklü/Kendine Laik -153 bin takipçi) 2012-2018 yılları arasındaki tüm tivitleri incelenmiştir. Alıntılar Eleştirel Söylemsel Psikolojinin analitik kavramlarından biri olan açıklayıcı repertuarlar çerçevesinde analiz edilmiştir. Analiz sonucunda "doğru İslam" ve "ötekine karşı birlik olması gereken İslam" repertuarı olmak üzere iki temel açıklayıcı repertuar ortaya çıkmıştır. Doğru İslam repertuarı; İslamiyet'e uygunluk açısından dindar kesimin davranışı ve taşıdığı değerlere vurgu yapmaktadır. Öteki'ne karşı birlik olması gereken İslam repertuarında ise; Müslüman kimliğinin ya da İslamiyet'e inananların üst bir kimlik olarak kurgulandığı görülmektedir.
Bu çalışmada, gündelik hayata "sadece ev değil bir yaşam tarzı satın alma" söylemiyle dahil olan güvenlikli ve kapalı konutların, kendi sakinlerinin yaşam tarzlarında ne tür yeni düzenlemelere yol açtığı sorusuna odaklandık. Sakinlerinin konut yaşamı dışındakiler ile sosyal karşılaştırmaları, tüketim, sosyal ve mekân bağlamında yeni kimlik inşalarına sosyal psikolojik perspektiften açıklamalar getirdik. Çalışma için, İstanbul'un farklı ilçelerindeki güvenlik elemanlı kapalı konut yaşam alanı sakini farklı politik yönelim ve sosyo-demografik özelliklere sahip toplam yedi evli çiftle görüşmeler yaptık. Odak grup görüşme tekniği ile topladığımız verileri, Maxqda 2018 programı üzerinden kategori aşamalı tematik analiz yöntemi ile analiz ettik.Katılımcıların konut yaşamını, şehir hayatında zorunlu bir ihtiyacı karşılayan tüketim olarak anlamlandırdıklarını gözlemledik. Bu zorunlu algıladıkları tüketim pratiği içinde, çocuk yetiştirirken yaşanan endişe ve korku ile şehir hayatında kendini değerli hissetmek gibi duygu deneyimlerinin birlikte yaşandıklarını tespit ettik. Mekânın güvenlik işleyişleri, fiziksel imkânları, yüksek duvarlarla çevrili kapalı alan mimarisi, sakinlerine güvenli ve ayrıcalıklı olma hissi dışında izole olma, hapsolma da içeren sembolik anlamlandırmalara neden olmaktadır.Temelde iddiamız bu mekanların kendi sakinlerini çeşitli olumsuz duygu deneyiminden uzak tutma iddiasıyla mekâna özgü yeni normlarla sakinlerinin yaşam tarzlarında yeni düzenlemelere ve değişimlere gitmelerine neden olduğu yönündedir.
COVID-19 has represented a turning point for hospitality industry with enormous effects leading to a potential transformation. This study aims to identify the effects of this period on the pandemic evaluation and future considerations of hospitality students to suggest actions for decision-makers in hospitality education to motivate students into sustainable careers in the sector. The findings of the quantitative research report that students’ evaluations of the pandemic are explained by future anxiety and openness. Students with prior work experience tend to have more negative evaluations of the pandemic. The findings of the qualitative research point out that students evaluate the pandemic period with a realistic and optimistic perspective to enhance their capabilities to adapt to changes, transform or shift to a relevant sector.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.