Ağaçta dal odunu toplam odun hacminin yaklaşık %30'unu oluşturur. Endüstriyel açıdan dal odunu çeşitli kullanım alanları için iyi bir alternatif kaynak olabilir. Bu durumda özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Dal odunu ve gövde odunu anatomik özellikleri açısından farklılıklar göstermektedir. Bu çalışmada Ak dut ağacı gövde ve dal odununun bazı anatomik özellikleri karşılaştırılmıştır. İki odun türü için yapılan ölçümlerde istatistiksel analiz sonuçlarına göre trahe sayısı, özışını hücresi özellikleri ve lif hücresi özelliklerinde fark anlamlı bulunmuştur. Ölçümlere göre gövde odununda birim alana düşen trahe sayısı ilkbahar odununda %41, yaz odununda %69 fazladır. Yine gövde odununda özışını yüksekliği %34 daha fazla bulunmuştur. Lifler dal öz odununda %11 ve dal diri odununda %20 kısa olarak belirlenmiştir. Lif genişliği dal öz odununda %18, diri odunda %20 ve lümen genişliği öz odunda %29, diri odunda %18 fazladır. Dal öz ve diri odununda lif çeper kalınlığı sırasıyla %3 ve %6 fazla bulunmuştur. Çalışmanın sonuçları, gövde ve dal odununun hücresel yapısındaki farklılıkların odun işleme ve kullanımında dikkate alınması gereken bir faktör olduğunu göstermektedir.

Ahşabın tüm fiziksel, mekanik ve estetik özellikleri, heterojen biyolojik hücre yapısıyla oluşur. Ahşap incelemelerinde, mikroskobik ve hatta ultrastrüktürel düzeyde ahşap kırılmasının doğasına ilgi artmıştır. Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), ahşap yapı araştırmalarını mümkün kılan en güçlü tekniklerden biri gibi görünmektedir. Çalışmada Doğu çınarı (Platanus orientalis L.) odunu kullanılmıştır. Hazırlanan numunelere çekme ve basınç direnci testleri uygulanmıştır. Mekanik testleri yapılan örneklerin deforme olan bölümlerinden kesitler alınmıştır. Bu kesitlerde Taramalı Elektron Mikroskobu incelemeleri yapılmış ve hücre görüntüleri mikrograflar kullanılarak analiz edilmiştir. Mikrograflarda, çekme direnci testleri sonucu hücre yapılarında meydana gelen parçalanarak kopma ve hücrelerin parçalanma şekilleri, basınç direnci testleri sonucu hücre duvarlarındaki çatlaklar, ayrılmalar ve kırıklar açıkça görülebilmiştir.