Bu çalışmada; sigara kullanan ve araştırmacı tarafından yoksun bırakılan katılımcıların yoksunluk durumlarının dikkat düzeylerinde nasıl bir farklılık gözleneceğinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemini, amaçlı örnekleme yoluyla seçilen, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi'nde lisans eğitimine devam eden, 20-25 yaş arası (%53.3 kadın, %46.7 erkek) toplam 45 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada Demografik Bilgi Formu, Fagerström Nikotin Bağımlılık Testi, Nikotin Stroop Görevi, d2 Dikkat Testi ve n-Geri Görevi kullanılmıştır. Nikotin Stroop Görevi, katılımcıların sigara ile ilişkili ve sigara ile ilişkisiz olmak üzere iki kelime listesini okuması şeklindedir. Sonrasında seçici ve sürdürülebilir dikkati belirlemek amacıyla uyaran olarak "d" ve "p" harfleri kullanılan d2 dikkat testi ölçümlenmiştir. Testte katılımcıdan üstünde, altında veya biri altında biri üstünde olmak üzere iki adet nokta bulunan "d" harflerinin bulunması istenmiştir. Son olarak bölünmüş dikkat düzeyini belirlemek amacıyla katılımcılara n-Geri Görevi verilmiştir. n-Geri görevinde katılımcıdan aynı anda görsel ve işitsel uyaranlara dikkat edip ardışık olarak aynı uyaranı algıladığında araştırmacı tarafından belirlenen tuşlara basması beklenmiştir. Veriler bağımsız örneklem t-testi ile Son Faktör Tekrarlı ANOVA aracılığıyla değerlendirilmiştir. Araştırmanın bulgularında; yoksun bırakılan bireylerin sigara kullananlara göre sürdürülebilir dikkat performansının daha düşük olduğu saptanmıştır (p<0.05). Yoksun bırakılan bireylerin sigara kullananlara göre bölünmüş dikkat, seçici dikkat ve dikkat yanlılığı performansında anlamlı farklılıklara rastlanmamıştır (p>0.05). Bulgular tartışma bölümünde ilgili literatür çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Dikkat yanlılığı, organizma için önemli olan belirli uyarıcıların, saptanması ve işlenmesi sürecine öncelik verilmesi eğilimidir. Sigara kullanan kişilerin, sigara ile ilişkili ipuçlarına yönelik bir yanlılık geliştirdiği, nüksetme ve aşerme durumlarında bu ipuçlarının etkili olduğu bilinmektedir. Bu sebeple çalışmanın amacı, sigara kullanan ve sigara kullanmayan gençlerin dikkat süreçlerinin ve potansiyel bir dikkat yanlılığının var olup olmayacağının incelenmesidir. Bu bağlamda çalışmanın örneklemini oluşturan 18-25 yaş arasındaki 70 üniversite öğrencisinden çeşitli araçlar kullanılarak veri toplanmıştır. Katılımcıların yanıtları, doğru tepki sayısı ve doğru yanıtlara ilişkin tepki süreleri, 2 (Grup: Sigara Kullanan ve Sigara Kullanmayan) x 2 (Uyaranın İlişki Durumu: Sigara ile İlişkili, Sigara ile İlişkisiz) x 2 (Uyaranın Türü: Görsel, İşitsel) son iki faktörde tekrar ölçümlü ANOVA ile analiz edilmiştir. Bulgulara göre sigara kullananlar, sigara kullanmayanlara göre sigara ile ilişkili uyaranlar ile karşılaştığında daha fazla sayıda doğru yanıt vermiş ve tepki süreleri daha kısa olmuştur. Ancak sigara ile ilişkisiz uyaranlar ile karşılaştığında tam tersi şekilde sigara kullanmayanlara göre daha az sayıda doğru yanıt vermiş ve tepki süreleri daha uzun olmuştur. Bulgular, dikkat yanlılığı, modalite ve ilgili alanyazına göre tartışılmıştır.
Oksitosin psikoloji araştırmalarını oldukça etkileyen, bağlanma, sosyal işlevler, hayatta kalma, duygusal yüz ifadelerini tanımlama, sosyal ilişkiler, aşk, üreme, ebeveynlik ve çocuk bakımı gibi birçok temel konuda etkin rol oynadığı düşünülen bir hormondur. Sosyal etkileşim olmadığında insanların üreme davranışında, gelişiminde ve hatta hayatta kalmasında sorunlar yaşaması kaçınılmaz olduğu düşünülmektedir. Sosyal etkileşimi kolaylaştırdığı öne sürülen oksitosin türü peptidlerin oluşumundan sorumlu genlerin 700 milyon yıl önce evrildiği ileri sürülmektedir. Beyindeki ve kandaki oksitosin miktarı türlere göre değişiklik göstermekte ve oksitosin seviyesindeki bireysel farklılıklar sosyal davranışlarını da içeren şekilde kişilik özellikleriyle ilişkilendirilmektedir. Oksitosin miktarı kadınlarda emzirme döneminde zirve yapmaktadır ve sütün gelmesini kolaylaştırıp anne-bebek arasındaki sosyal ve hormonal ilişkinin kurulmasına katkı sağlamaktadır. Sosyal ilişkilerdeki bağı güçlendirip olumlu ipuçlarının yakalanmasını arttırmaktadır. Böylece stresle tetiklenen kortizon salınımını baskılayarak kaygıyı azaltıp, güven ortamı sağlayarak olumlu ilişkilerin kurulmasında aracılık etmektedir. Güvenli bir ortam oluşturulduğunda sosyal davranışlarda korkusuz ya da daha rahat ilişkide bulunmayı sağlayarak sevgi dolu ilişkiler oksitosinin davranışsal etkileriyle desteklenerek sağlanabilmektedir. Ayrıca oksitosin kullanımının otizm, madde bağımlılığı, şizofreni, travma sonrası stres bozukluğu, sosyal fobi ve saldırganlık, gibi birçok psikiyarik hastalıkların tedavisinde uygulandığı ve katkı sağladığı ileri sürülmektedir. Kişilik oluşumu gibi sosyal davranışlarımız temelinde bulunan kişiliğin de oksitosin miktarıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Sosyal yaşamı önemli derecede etkileyen oksitosinin fizyolojik, davranışsal ve bilişsel yönlerini araştıracak disiplinlerarası çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu makalede oksitosinin nörobiyolojik temelleri ve sosyal yaşamımızdaki önemi üstünde durulmuş olup davranışsal doğurguları allostatik, korku/stres, sosyo-evrimsel ve sosyal belirginlik kuramları bağlamında tartışılmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.