Bu araştırmada koronavirüs (Covid-19) geçiren ergenlerin izolasyon süreci sonrasında hastalık deneyimine ilişkin görüşlerini incelemek amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma desenine uygun olarak tasarlanmıştır. Veri toplamadan önce Sakarya Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Etik Kurulu 21.01.2021 tarihli E-3529 sayılı kararla gerekli etik izin alınmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 6 erkek ve 5 kız olmak üzere Covid-19 geçirmiş 11 ergenden oluşmaktadır. Araştırmanın amacı doğrultusunda ergenlerin görüşlerini belirlemek için yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşme sorularında ergenlere yakınlarının virüse yakalanma durumuna, koronavirüsü (Covid-19) benzettikleri metaforlara, izolasyon sürecindeki sosyal destek kaynaklarına, izolasyon sürecindeki duygu ve düşüncelerine, zamanı nasıl geçirdiklerine, farkındalıklarına, teknolojik kullanımına, aldığı tedbirlere ve izolasyonda olacak kişilere önerilerine ilişkin sorulara yer verilmiştir. Yapılan görüşmelerden elde edilen veriler, nitel analiz yöntemlerine uygun olarak analiz edilmiştir. Verilerin analizinde MAXQDA 2020 programından faydalanılmıştır. Araştırma sonucuna göre; genellikle gribe benzettikleri Covid-19’u geçiren ergenler, bu süreçte yakınlarının Covid-19 geçirmesinden dolayı endişe ve üzüntü duymuşlar ve yine bu süreçte aile, akraba ve arkadaş gibi yakın çevrelerinden destek aldıklarını belirtmişlerdir. Ergenler Covid-19 geçirdikleri sürede endişe, sıkılma, üzüntü gibi olumsuz duygular hissetmiş ve çoğunlukla hastalığın nasıl seyredeceğini, evde nasıl vakit geçireceklerini düşünmüşlerdir. Bununla birlikte ergenler evde kaldıkları bu süreçte ders çalışarak, sanatsal ve kültürel faaliyetler ve teknolojik aletler ile vakit geçirmişlerdir. Ayrıca, ergenler Covid-19 geçirdikten sonra sahip olduklarının değerini anlamış, virüsten nasıl korunacaklarını fark etmiş ve virüsten korunmaya yönelik tedbirleri arttırmışlardır. Ergenler bundan sonra Covid-19 geçirecek kişilere pozitif düşünmeleri ve evde kalırken kendilerine meşguliyet bulmaları konusunda tavsiyelerde bulunmaktadırlar. Araştırma bulguları, alanyazındaki çalışmalar incelenerek tartışılmıştır.
It is important to examine women's experiences in the infertility process, as being a woman is perceived as a concept that overlaps with motherhood, and the woman herself is exposed to physical pain during the treatment. In this research, which was carried out with a phenomenological pattern, one of the qualitative methods, the experiences of married women diagnosed with infertility regarding the infertility process were examined, and it was tried to determine the themes that would help psychological counselors in the therapeutic process. The study group consists of 10 women selected by criterion sampling using purposeful sampling methods. The results of the research were discussed under seven headings: infertility experience, stress factors, acquired skills, social support resources, the role of the spouse, coping skills, and belief in the treatment. The theme of the infertility experience includes codes of negativeness, helplessness, frustration, and compelling; the theme of stress factors includes codes of expectations, pressure, uncertainty, the passage of treatment, personal conflicts, against his spouse’s liability, failure, and the search for a solution; the theme of acquired skills includes codes of coping with the challenges, obtaining medical information, hoping, common share, body recognition, gender awareness, healthy eating, the theme of social support resources includes codes of, contact, spouse, family, friend, and counselor; the theme of the role of spouse includes codes of support; the theme of coping skills includes codes of, religious beliefs, social activities, the sense of common humanity, work and psychological support; the theme of faith for treatment includes codes of hope and despair.
Similar to other psychosocial periods, adolescence requires adaptation by individuals in order to pass through successfully. During adolescence individuals might encounter many personal, social, occupational and economic issues. Therefore it is important for them to maintain a positive sense of self, be uniquely individualized by maintaining their psychological well-being, and develop their own self-perceptions through greater self-awareness. The present study aims to investigate the psychological well-being of ninth-grade adolescent students enrolled in religious vocational high schools through the lens of their self-perceptions depending on several variables and further to shed light on similar studies. Participants in this study comprised 160 students aged 14 from different socioeconomic backgrounds. These participating students attend Kadıköy Male Religious Vocational High School (Boarding) and Sultanbeyli Female Religious Vocational High School in Istanbul. In this study, the Psychological Well-being Scale and the picture drawing technique were used for data collection. Results revealed that though students' levels of psychological well-being do not vary significantly depending on the self-perception figures drawn by them, there are significant differences depending on gender, their perceived socioeconomic level and whether they are boarding at the school.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.