Hepatitis B virus (HBV) and hepatitis C virus (HCV) infections are among the most devastating health problems in the world, including Turkey. The route of transmission of HBV and HCV is mainly parenteral, a small number of epidemiological studies demonstrating that perinatal, sexual, household and occupational transmission occurs. Contact of a patient's blood or bodily fluids with non-intact skin is another mode of HBV and HCV transmission. Barbers in Turkey may often be exposed accidentally to the blood and bodily fluids of their customers. The aim of this study was to determine the prevalence of HBV and HCV infection in barbers. We conducted a study to determine the prevalence of antibodies against HBV and HCV among 176 barbers and 180 control subjects in the Sivas region of Turkey. The prevalence of HBV and HCV was found to be higher in barbers (39.8 and 2.8%, respectively) than in a comparison group (28.3 and 1.1%, respectively). No significant relationship was found with the duration of occupation. Among the seropositive subjects, it was found that most had been exposed to needle pricks or scissor cuts. Our data suggest that both HBV and HCV infections may constitute occupational hazards for barbers. The sources of infection could be not only such personal risk factors as 'sharps' injuries and scissor cuts, but may also include other unknown factors.
ÖzAmaç: Sağlık kurumlarındaki şiddet hasta, hasta yakınları ya da diğer herhangi bir bireyden gelen, sağlık çalışanı için risk oluşturan tehdit davranışı, sözel tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum olarak tanımlanmıştır. Tüm meslek grupları arasında, zor durumdaki bireylerle doğrudan teması gerektiren sağlık hizmet sektöründe çalışanların, iş yeri şiddetinin en önemli hedefi olduğu giderek daha fazla kabul görmektedir. Bu çalışmada Sivas il merkezindeki sağlık çalışanlarının şiddete maruziyet sıklıkları araştırılmıştır. Materyal ve Metot: Sivas il merkezinde 2.927 sağlık çalışanı görev yapmaktadır. Örneklem büyüklüğü %95 güven oranı ve %4 hata payı ile 496 kişi olarak saptanmıştır. Meslek gruplarına göre tabakalı örnekleme yöntemi uygulanmış ve her meslek grubundaki kişilerin seçimi basit rastgele örnekleme yöntemi ile yapılmıştır. Veriler çalışmaya katılanların onamı alınarak yüz yüze anket yöntemi ile toplanmıştır. Veri analizi Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) Version 20.0 programında yapılmıştır. Verilerin analizinde ki-kare testi kullanılmış ve istatistiksel analizlerde anlamlılık p<0,05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya alınan 496 kişinin %23,29'u hekim, %22,44'ü hemşire, %15,38'i ebe, %6,41'i tekniker, %3,42'si güvenlik, %1,50'si laborant ve %27,56'sını diğer sağlık çalışanları oluşturmaktadır. Sağlık çalışanlarının %49,79'u son bir yıl içinde, %95,51'i ise sağlık sektöründe çalıştıkları süre boyunca herhangi bir zamanda en az bir şiddet türüne maruz kaldığını belirtmiştir. En sık maruz kalınan şiddet türü %73,72 ile sözel şiddettir. Güvenlik görevlileri %93,75 ile en çok şiddete maruz kalan meslek grubu, Devlet Hastanesi %57,96 ile şiddetin en sık görüldüğü sağlık kurumu, acil servis ise %70,67 ile en çok şiddete en çok uğrayan servis olarak saptanmıştır (p<0,001). Sağlık çalışanlarına en sık şiddet uygulayan kişilerin %36,11 ile hasta ve hasta yakınları olduğu belirtilmiştir. Sonuç: Sonuç olarak ilimizde sağlık çalışanlarına karşı şiddetin önemli bir sorun olduğu ve her türlü şiddet oranının yüksekliği dikkat çekicidir. Toplumun şiddet konusunda bilgilendirilmesi ve eğitilmesi, sağlık kurumlarında güvenlik önlemlerine önem verilmesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Sağlık çalışanları, şiddet, şiddete maruziyet sıklığı Abstract Objectives: Violence in health care facilities is defined as; the case of any threat attitude, verbal threat, physical assault and sexual assault caused by patients, their relatives or other individuals. It is widely accepted that; among all occupational groups, health care industry workers, who are in direct contact with individuals in difficult situations, are more and more victims of workplace violence. In this study, the health workers' frequency of exposure to violence who work in the city center was investigated. Materials and Methods: In Sivas, 2,927 health workers are working. The sample size has been identified as 496 people with of 95% level of trust and 4% margin of error. The stratified sampling based on the occupation...
ÖzAmaç: Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA); ateş, yaygın vücut ağrısı, deri, mukoza ve iç organlarda kanamalar ile seyreden Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirus soyundan olan virüslerin oluşturduğu zoonotik viral bir hastalıktır. Hastalığa özgü tedavi günümüzde mevcut değildir. Hastalıktan korunmada kişisel korunma yöntemleri önemlidir. Halk, hastalık hakkında bilgilendirilerek hastalıktan korunmaya katkı sağlanabilir. Bu çalışma Tokat il merkezinde KKKA hastalığı ön tanısıyla hastanede yatan hastaların KKKA hastalığı hakkında bilgi düzeyini saptamak amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metot: Kesitsel tipteki bu araştırma 01.04.2013-31.09.2013 tarihleri arasında Tokat Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği'nde KKKA hastalığı ön tanısıyla yatan hastalara yüz yüze anket formu uygulanarak yapılmıştır. Araştırmaya toplam 159 hasta katılmıştır. Hastaların bilgi düzeyleri 100 tam puan üzerinden değerlendirilmiştir. Verilerin analizinde t-testi, Mann-Whitney U testi ve Kruskall Wallis H testi kullanılmıştır. İstatiksel olarak p <0,05 anlamlı olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Hastaların sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımları incelendiğinde, %39,00'unun 45-64 yaş aralığında, %56,00'sının erkek, %51,60'ının ilköğretim mezunu, %73,00'ının çiftçi, %69,80'i köyde yaşadığı saptanmıştır. Hastaların %52,80'i KKKA hastalığının bulaşıcı olduğunu, %48,40'ı hastalıktan nasıl korunulduğunu bilmediğini ve %95,60'ı KKKA hastalığından korunmada kişisel korunma yöntemlerinin önemli olduğunu ifade etmiştir. Hastaların bilgi düzeyi puan ortalaması 64,39±14,93'dür. Hastaların %52,20'si KKKA hastalığı hakkında eğitim almıştır ve %97,50'si KKKA hastalığının adını daha önce duymuştur. Cinsiyet, meslek ve yaşanılan yerin hastaların hastalık hakkındaki bilgi düzeyleri üzerinde anlamlı etkisi yoktur. 25-34 yaş grubunda bilgi düzeyi puan ortalaması diğer gruplardan yüksek iken 65 ve üstü yaş grubunda düşüktür. Üniversite mezunu olan hastaların okuryazar olmayan hastalara göre hastalık hakkında bilgi düzeylerinin yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre araştırma grubunun bilgi düzeyi yetersizdir. Hastaların eğitim düzeyi arttıkça, hastalık hakkında bilgi düzeyinin de arttığı gözlemlenmektedir. Risk grubu mesleklerin özellikle eğitim alması gerekmektedir. Kene tutunmasının endemik olduğu yerlerde KKKA hastalığı hakkında eğitimlerin tüm halka ulaşılarak verilmesi önemlidir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.