Purpose. The aim of this study is to examine the relationship between economic globalization and the ecological footprint in countries with different levels of development using a Feasible Generalized Least Squares (FGLS) analysis. Methodology / approach. The study covers the years 1970 to 2017 for 65 developed and developing countries. The ecological footprint is the dependent variable in the study’s model, and the GDP and KOF Globalization Index (KOF) index are the independent variables. The CADF panel unit root test, which takes into account cross-sectional dependence, was used to choose the appropriate test method for the analysis. Feasible Generalised Least Square and Westerlund ECM panel cointegration analyses were performed for model estimation. Results. Economic globalization and ecological footprint have a considerable relationship, according to the results of FGLS and Westerlund cointegration analysis. Economic globalization has a long-run negative impact on the ecological footprint. Environmental problems are being addressed as a result of more economic globalization, faster technology development, and consequently decreased usage of natural resources. Furthermore, as globalization and communication technologies develop, societies will have more information on the importance of the environment. As a result, they can show more eco-friendly behavior. Originality / scientific novelty. Several studies in the literature include the cointegration relationship between economic globalization and ecological footprint. Although there are few studies on this topic in the literature, one aspect that distinguishes this study is the use of an estimation method that takes into account the cross-sectional dependent, second-generation unit root tests, FGLS cointegration analysis, and Westerlund ECM analysis. Practical value / implications. The importance of the findings is that increased economic globalization has a negative effect on the ecological footprint. As economic globalization increases, so does communication technology, as well as international trade. Individuals become more environmentally conscious as a result of communication, which generally reduces ecological footprint.
Bu çalışmanın amacı, ekonomi alanındaki çağdaşlarından oldukça farklı bir anlayış sergileyen Alman Tarihçi Okul’un iktisadi görüşlerini, bu görüşleri temellendirirken kullandıkları yöntemi ve bunların dayanaklarını araştırmaktır. Alman Tarihçi Okul, ekonomi metodolojisine kattığı yöntem nedeniyle, görece erken bir dönemde, iktisat literatüründe yerini alan Heterodoks bir okuldur. Genellikle Klasik Okul’a karşıtlığı ile bilinen Okul, tarihsel görelilik yöntemini benimser. Böylece yerleşik iktisat anlayışındaki “evrensel bilgi” ve “meta anlatı” gibi kabuller yerine ülkeden ülkeye değişebilecek iktisadi koşullara ve iktisat politikalarına vurgu yapar. Okulun yöntemi ve öğretilerinin önemi, Almanya’nın ekonomik gelişim sürecinde gizlidir. Okulun söylemlerini anlayabilmek için çalışmada onların kullandığı tarihsel görelilik ve dolayısıyla onun içerdiği hermeneutik yöntemden yararlanılarak ikincil kaynaklar kullanılmıştır. Bu bağlamda Almanya’nın gelişim süreci ve Okul’un temel düşünürlerinin görüşlerinden çıkartılabilecek temel değerlendirme, her kültürün kendi kendini besleyebildiği ve her bir ülke ekonomisinin kendi köklerinden (özünden) büyütülebildiğidir.
Bu çalışmanın amacı, iki farklı bilgi felsefi yaklaşımını kavrayarak, iktisadi araştırmaların zenginleştirilmesine katkı sağlamaktır. Bu bilgi felsefesi yaklaşımları, pozitivist bilgi anlayışı dışında farklı bakış açılarına açılan kapıdır. Bu nedenle onları bilmek ve anlamak yapılacak yeni çalışmalarda yol gösterici bir arka plan sağlayabilir. Bilgi felsefesi, bilginin ne olduğunu, kaynaklarını ve edinilme yöntemlerini sorgular. Bilgi felsefesi yaklaşımları denildiğinde akla gelen en baskın yaklaşım, Pozitivizm'dir. Bunun dışındaki yaklaşımlar genellikle Pozitivizm'e bir karşı çıkış olarak ele alınırlar. Bu bağlamda Hermeneutik ve Postmodernizm, Pozitivizm'in barındırdığı en önemli ögeleri yok sayıyormuş gibi görünmektedir. Aslında bu yaklaşımların yok saydığı, bilginin ve bunun elde edilişindeki tek tipleştirmedir. Bilginin bilenden uzaklaştırılması ve bir güç kaynağı olarak kullanılması, sosyal bilimler açısından bir görü noksanlığına yol açabilir. Bir sosyal bilim olan iktisat, insandan ve insana ait kurumlardan ayrılarak üretilirse toplumsal açıdan ciddi kayıplarla karşılaşılabilir.
Bu çalışmanın amacı, sosyal bilimlerdeki en önemli yapılardan biri olan devlete ve onun işlevlerine ışık tutmaktır. Üzerine yapılan tartışmaların son bulmadığı ve her sosyal bilim açısından ayrı ayrı tanımı yapılan bu büyük yapının toplumsal işlevleri kesinleşmemiştir. Bu amaçla çalışmada devlet hakkındaki genel bakış açılarının yanı sıra devleti özellikle ekonomik alandaki fonksiyonları açısından ele alıp inceleyen Adam Smith'in fikirleri ön plana alınmıştır. Çünkü Adam Smith'in devlet anlayışı, döneminde öne çıkan diğer ana akım iktisadi düşünürlerden farklı bir içerik sunmaktadır. Çalışmada Smith'in düşünce sistemini ve yönetsel bakımdan devlete bakışını anlamak için öncelikle iki temel yapıtındaki-Ahlaki Duygular Teorisi ve Ulusların Zenginliği-görüşlerine ve bu görüşlerle ilgili yazındaki diğer tartışmalara yer verilmiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.