Araştırmada orijinal formu 20-maddeli olan, Infante ve Rancer (1982) tarafından geliştirilen Tartışmacı Tutum Ölçeği'nin kısa formunun Türkçe geçerleme çalışması yapılmıştır. Ölçeğin geçerlilik çalışması beş temel süreç kapsamında yürütülmüştür. Bu süreçler; ölçek belirleme, örneklemin belirlenmesi, tercüme, analiz ile karşılaştırma ve değerlendirme aşamalarından oluşturulmuştur. Bu aşamalarda evrensel ve güncel uygulamalardan yola çıkılarak en etkin analiz ve karşılaştırma yöntemleri kullanılmaya çalışılmıştır. Araştırma Isparta ilinde faaliyet gösteren Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler fakültesinde yürütülmüştür. On bir ayrı bölümde eğitim alan lisans öğrencileriyle anketler yüz yüze uygulanarak veriler toplanmıştır. Kısaltılmış Tartışmacı Tutum Ölçeğinin yapı geçerliliğini test etmek için Brislin ve arkadaşları (1973) tarafından izlenen yöntem takip edilmiştir. Bu kapsamda ölçek çeviri ve geri-çeviri yöntemiyle Türkçe'ye çevrilmiş ve kadın (n= 997) ve erkek (n=564) toplam 1561 üniversite öğrencisinde uygulanmıştır. Ölçek, iki ayrı örneklemde farklı zamanlarda uygulanan keşfedici ve doğrulayıcı faktör analizleri, içsel tutarlılık analizleri ile karşılaştırmalar yapılarak sınanmıştır. Keşfedici faktör analizi sonucunda hem kadın hem de erkek öğrenci örnekleminde Kısaltılmış Tartışmacı Tutum Ölçeği'nin orijinaline uyumlu iki alt boyutlu hali (yaklaşma ve kaçınma boyutu) doğrulanmıştır. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda da kadın ve erkek örneklem grubu katılımcılarında uyum iyiliği değerleri eşik değerler ve üzerinde gerçekleşmiş, bu değerler ölçeğin iki boyutlu yapısını doğrulamıştır. Yürütülen analizler sonucunda 10-maddelik tartışmacı tutum ölçeği kısa formunun güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracı olduğu ve yaklaşmacı-kaçınmacı olarak iki alt boyuttan oluştuğu geçerlenmiştir.
Siyasal katılım iktidarın meşruiyetini sağlamak için önemli bir araçtır. Bilindiği üzere siyasal katılım yaş, cinsiyet, eğitim, meslek, gelir gibi birçok faktör tarafından etkilenmektedir. Bu faktörlerin içinde özellikle geçmişten bugüne tartışılan cinsiyet, özel bir öneme sahiptir. Cinsiyet temelinde, geleneksel toplum yapısı ve kadına atfedilen bazı olumsuz özellikler siyasal katılım davranışında farklılıklara sebep olmaktadır. Bu durum ve nedenleri birçok çalışmanın konusu olmuştur.Çalışmanın amacı cinsiyet ve siyasal katılım arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmada siyasal katılım bağımlı değişken, cinsiyet bağımsız değişkendir. Bu bağlamda çalışma, Süleyman Demirel Üniversitesi'nde öğrenim görmekte olan 800 öğrenciye uygulanmıştır. Sonuç olarak bu değişkenler arasında anlamlı ve olumlu bir ilişki bulunmuştur.
Çalışmanın amacı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, Suriyeli göçmenlere yönelik olarak algılanan tehdit ile sosyal mesafe düzeylerinin incelenmesidir. Çalışmanın temel varsayımı katılımcıların cinsiyeti, etnik ve siyasal kimlikleri gibi demografik değişkenler ile yine katılımcıların yakın çevrelerindeki Suriyeli göçmen yoğunluğu, kendilerini ifade ettikleri dini, etnik ve siyasal kimliklerinin, Suriyeli göçmenlere yönelik olarak geliştirdikleri tutumlar üzerinde etkili olduğudur. Gruplar arası tutumların şekillenmesinde etkili olan değişkenlerin anlaşılmasına yönelik bir ön hazırlık olması açısından çalışmada öncelikle göç, mülteci, önyargı, kalıp yargı, olumsuz kalıp yargı, gruplar arası kaygı gibi kavramlar ile bütünleşik tehdit ve sosyal mesafe kuramlarından kısaca bahsedilmiştir. Çalışmanın odak noktası Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının geçici koruma kapsamındaki Suriyelilere yönelik geliştirdikleri tutumlardır. Bu bağlamda çalışma uzayı olarak Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri seçilerek, 1209 öğrenci ile yüz yüze anket yapılmıştır. Çalışmada kadınlar ve erkeklerin Suriyelilere yönelik tehdit algıları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Katılımcıların etnik kimliklerine göre Suriyelilere yönelik algıladıkları sosyal mesafe arasında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür.
Çalışmanın amacı Türkiye’de yaşayan geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler bağlamında, sosyal baskınlık yönelimi, sosyal temas, gruplararası tehdit ile zenofobi arasındaki ilişkileri incelemektir. Bu amaçla, gruplar arasındaki ilişkileri irdelemeye yönelik bir araştırma modeli oluşturulmuştur. Araştırmanın evrenini İzmir’in Konak ilçesinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları oluşturmaktadır. Çalışmada alan araştırması yöntemi kullanılmıştır. Araştırma 367 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri, Türkçe geçerlilikleri olan ölçeklerden hazırlanmış anket formu ile yüz yüze görüşülerek elde edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre temas sıklığının kültürel tehdit algısı aracılığıyla zenofobi üzerindeki dolaylı etkisinin anlamlı olduğu bulunmuştur. Aynı şekilde sosyal baskınlık-baskınlık yöneliminin kültürel tehdit aracılığıyla zenofobi üzerindeki dolaylı etkisinin anlamlı olduğu bulunmuştur.
Çalışmada, İzmir Konak ilçesinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, geçici koruma statüsündeki Suriyelilere yönelik tutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, katılımcıların politik eğilimleri, dini ve etnik kimlikleri açısından Suriyelilere yönelik zenofobik tutumları, tehdit algıları, dış grupla kurmuş oldukları temas ve sosyal baskınlık yönelimleri arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı çalışmada irdelenmiştir. Çalışmada Türkçe geçerlik-güvenilirlik ön çalışmaları yapılmış olan zenofobi ölçeği, sosyal baskınlık yönelimi ölçeği, bütünleşik tehdit ölçeği ve sosyal temas ölçeği kullanılmıştır. Doğrulayıcı faktör analizi ve devamında yapılan t testi neticesinde, katılımcılardan Millet İttifakına oy verenlerin zenofobik tutumlarının, sosyal baskınlık-baskınlık yönelimleri ve kültürel tehdit algılarının Cumhur İttifakına oy veren gruba nazaran daha güçlü olduğu görülmüştür. Katılımcılardan Millet İttifakına oy veren grubun temas sıklıklarının ise, Cumhur İttifakına oy veren gruba nazaran daha düşük olduğu görülmüştür. Katılımcılardan etnik kimliğini Türk olarak ifade eden grubun zenofobik tutumları, sosyal baskınlık-baskınlık yönelimleri ile kültürel tehdit algılarının etnik kimliğini Kürt olarak ifade eden gruba nazaran daha güçlü olduğu görülmüştür. Ayrıca katılımcılardan etnik kimliğini Türk olarak ifade eden grubun temas sıklıklarının, etnik kimliğini Kürt olarak ifade eden gruba nazaran daha düşük olduğu görülmüştür. Katılımcıların dini kimlik tercihleri bağlamında zenofobik tutumları, tehdit algıları, dış grupla kurmuş oldukları sosyal temas ve sosyal baskınlık yönelimleri arasında ise anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.