Ölüm kavramı günümüzde gizemini ve güncelliğini koruyan, üzerine birçok çalışmalar yapılan ve yaşayan tüm organizmaların deneyimleyeceği kişiye özel ve evrensel bir olaydır. Tanımı kolay olmayan ölüm olgusuna verilen anlam, kültürden kültüre ve kişiden kişiye değişmiştir. 1,2 Bununla birlikte hemşi
Çalışma, hemşirelik ile ilk ve acil yardım bölümü öğrencilerinin sağlık okuryazarlığı ve bu durumu etkileyen faktörleri tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çalışma, tanımlayıcı ve kesitsel tür araştırma dizaynında planlanmıştır. Veriler 21 Nisan-4 Mayıs 2020 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmaya başlamadan önce etik kurul izni alınmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, ölçeğin normallik dağılımına bakılmış (Kolmogorov-Smirnov) ve non-parametrik testler uygulanmıştır. Tanımlayıcı istatistiksel metotlar (frekans, yüzde, ortalama) ile Mann Whitney U ve Kruskal Wallis H testi kullanılmıştır. Tüm analizlerin sonuçlarının yorumlanmasında %95 güven düzeyi, 0.05 hata payı dikkate alınmıştır. Araştırmada; eğitim görülen sınıf, algılanan gelir durumu, sağlık güvencesinin varlığı, reçetesiz ilaç kullanımı, düzenli egzersiz yapma ve daha öncesinden sağlık okuryazarlığı kavramından haberdar olma gibi değişkenler ile sağlık okuryazarlığı puanı arasında fark olduğu tespit edilmiştir. Hemşirelik ile ilk ve acil yardım bölümü öğrencilerinin sağlık okuryazarlığı arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Öğrencilerin sağlık okuryazarlığı puanı üst değere yakın, yüksek olarak yorumlanmıştır.
Ahlaki sıkıntı kavramı, 19. yüzyılın sonlarına doğru birçok alanda gündelik ve çalışma hayatına etkisi tartışılmış, günümüzde de güncelliğini koruyan bir konudur. [1][2][3] Türkçeye, ahlaki sıkıntı olarak çevrilen kavramın orjinali "moral distress"tir. Ahlaki sıkıntı kavramı üzerine birçok tanım yapılmıştır. Bu tanımlardan hemşirelik alanında en sık kullanılanı Jameton'a aittir. 4 Jameton, ahlaki sıkıntıyı "Hemşirelerin bir olay karşısında ahlaki açıdan doğru eylemi bildiği hâlde kurumsal açıdan kaynaklı kısıtlamalar nedeniyle uygun gördüğü eylemi gerçekleştirememesi nedeniyle ortaya çıkan, rahatsız edici duygusal deneyimler." olarak açıklamıştır. 4 Bir başka deyişle, her-hangi bir olay karşısında ahlaki açıdan doğru eyleme karar verildiğinde, ancak kişinin bu kararını takiben çeşitli kurumsal ya da sosyal engeller sonucu uygun olan ahlaki davranışı yerine getiremediğinde yaşanan psikolojik dengesizlik ve olumsuz duygu durumudur. 5,6 AhLAKi SIKINTI VE PEDiATRi hEMşiRELiği Ahlaki sıkıntı, ahlaki bir sorunu temsil eden stres faktörüyle başlayan, bilişsel ve duygusal süreçlerle çalışan, stres reaksiyonu ile biten, sonucunda da fizyolojik, duygusal, bilişsel ve davranışsal tepkilerin ortaya çıkmasına sebep olan bir süreçtir. Ahlaki
ÖZET Preterm bebeklerde emme, yutma, nefes alma döngüsünün birbiriyle eş zamanlı çalışamaması ve bu çoklu sistemlerin kontrol edilememesi, yutma ve solunum işlevlerinin ortak alanda bulunması gibi nedenlerle beslenme güçlüğü, yetersiz kalori alımı, gelişim geriliği, taburculuk süresinin uzaması ve bakım yükü ile birlikte maliyetin artması olarak karşımıza çıkmaktadır. Erken doğan bebeklerde yeterli besin ve kalori açığının kapanması, hem büyüme geriliğini ve pretermliğe bağlı ölümleri önemli ölçüde azaltmakta hem de yatış süresini kısaltmaktadır. Geçmişte yenidoğanların beslenmesi, stres kaynakları göz önünde bulundurulmadan sadece alınan besin miktarı ile değerlendirilirken; günümüzde, bebeğin beslenme sırasında verdiği ipuçlarını takip ederek davranışsal tepkilerini yorumlama ve bebeğin beslenme becerilerini geliştirmeye odaklı ipucu temelli beslenme yaklaşımı benimsenmektedir. Bu çalışmada, preterm bebeklerin kanıta dayalı oral beslenme yöntemlerden birisi olan ipucu temelli beslenme modeli sunulmuştur. Anah tar Ke li me ler: Besleme; ipuçları; prematüre; yenidoğan hemşireliği ABS TRACT The problems such as feeding difficulties, insufficient caloric intake, developmental delay, prolonged discharge time, the care burden and increased costs in preterm infants arise because of the non-simultaneous sucking, swallowing and breathing cycle, inability to control these multiple systems and the presence of swallowing and respiratory function in the common area. To ensure adequate nutrient and calorie deficit in premature babies reduce both growth retardation and mortality caused from prematurity and also shorten the time of hospitalization. In the past, the feeding of newborns was evaluated only by the amount of nutrients taken, without considering the sources of stress; today, however, a cue-based feeding approach is adopted, focusing on improving the feeding skills of the baby by interpreting the behavioral responses of the baby and following the cues given by the baby during the feeding. In this review article presents a cue-based feeding model, which is one of the evidence-based oral feeding methods in preterm infants.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.