There are several studies suggesting that disadvantaged groups display positive attitudes towards advantaged groups. System Justification Theorists have conceptualised that attitudes as out-group favouritism, whereas Social Identity Theorists have described it as the attitude of members identifying with the advantaged group, reflecting in-group favouritism. As the level of participants’ identification with both groups is not measured in those studies, it is not clear enough which theory they support. This study, conducted with 145 people living in Turkey and define themselves as Kurdish, aims to examine the attitudes of the participants towards the disadvantaged Kurdish in-group and the advantaged Turkish out-group in terms of the participant’s level of identification with both groups and the identity management strategies (individual mobility, social competition, superordinate re-categorisation) followed by the participants. For this purpose, the participants dividing into three clusters depending on their level of identification with both groups were compared in terms of their intergroup attitudes and the strategies they followed. The results indicated that the participants who identified with the Turkish group on a higher level had favouritism towards Turks and followed the individual mobility and superordinate re-categorisation strategies. On the other hand, the participants who identified with the Kurdish group on a higher level had favouritism towards Kurds and followed the social competition strategy. These results support Social Identity Theory, suggesting that disadvantaged group members’ positive attitudes towards advantaged groups reflect in-group favouritism, not out-group favouritism. This is because they identify themselves through advantaged groups as a result of certain strategies.
Ölüm kaygısı varoluşsal sorunların başında gelmektedir. Dindarlık ise ölüm kaygısıyla baş etmede önemli bir işlev görmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, ilişkisel ve deneysel araştırmaları sistematik olarak gözden geçirerek dindarlık ve ölüm kaygısı arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Ele alınan araştırmalar, iki önemli sonuca dikkat çekmektedir. Birincisi, dindarlık ve ölüm kaygısı arasında oldukça tutarsız sonuçlar olmasına rağmen, özellikle içsel dini yönelim ölüm kaygısı ile olumsuz ilişkilidir. İkincisi, ölümlülük belirginliği dindarların dinî inançlarını daha da arttırırken, dindar olmayanlar üzerinde tutarsız sonuçlar üretmektedir. Öte yandan, bu araştırmaların önemli bazı eksiklikleri de bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, metodolojik zayıflıklardır. Araştırmalarda kullanılan dindarlık ve ölüm kaygısı ölçümleri çok çeşitlilik göstermekte ve bunların güvenilirliği ve kültürler arası geçerliliği sorun olabilmektedir. Dindarlığı ve ölüm kaygısını örtük olarak ölçmek bu sorunu çözmeye yardımcı olabilir. İkinci önemli eksiklik, deneysel çalışmaların çok az sayıda olması ve olanların da çoğunlukla Yahudi-Hristiyan dinî gelenekten gelen katılımcılarla yapılmış olmalarıdır. Çalışmaların büyük çoğunluğunun Yahudi-Hristiyan dinî gelenekten gelen katılımcılarla yapılmış olması, dinî çeşitliliklerin ve özgünlüklerin göz ardı edilmesine neden olduğu söylenebilir. Dolayısıyla farklı dinî ve kültürel geleneklerden çalışmaların (özellikle deneysel) yapılması bu kısıtlılığın giderilmesi adına bir ihtiyaç olarak durmaktadır.
Öz: Türkiye'de COVID-19 salgınına yönelik kısıtlamaların yürürlüğe konduğu Nisan ayında, bir sağlık tedbiri olarak önce altmış beş yaş ve üstündekilere, sonrasında ise 20 yaş altındakilere sokağa çıkma yasağı getirilmiştir. Salgınla mücadelenin başarısı açısından, gençlerin resmî kurumlarca yürürlüğe konan bu tedbirlere yönelik tutumları önemlidir. Sağlık tedbirlerine uymamak, sağlığı tehlikeye atmaktır ve gençlerin riskli davranışlar sergilemeye eğilimleri olduğu bilinmektedir. Mevcut çalışmada, Türkiye'nin büyükşehirlerinde yaşayan gençlerin COVID-19 salgınıyla mücadeleye yönelik tedbirleri destekleme düzeyleri, bu desteğin, riskli davranış ve yaşçılık eğilimleriyle ilişkisi incelenmiştir. Veriler, 2096 (1461:K, 635:E) lise son sınıf öğrencisinden çevrimiçi anket yoluyla toplan-mıştır. Öğrencilerin salgınla mücadele amaçlı kısıtlamaları büyük ölçüde destekledikleri, en az desteklenen kısıtlamaların seyahatler ve bir araya toplanmakla ilgili olanlar olduğu görülmüştür. Öz-bildirimlerine göre gençler, nadiren riskli davranışlarda bulunmaktadır ve düşmanca yaşçılık düzeyleri düşük, korumacı yaşçılık düzeyleri görece yüksektir. Bazı yaşam alanlarındaki riskli davranışlar (riskli trafik davranışları ve temizlik kurallarının ihlali) COVID-19 salgınından korunma tedbirlerini desteklemenin anlamlı yordayıcılarıdır ve korumacı yaşçılık, riskli davranışlar kontrol edildikten sonra bile, COVID-19 salgınından korunma tedbirlerini desteklemeyi yordamaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.