Etik Beyanı / Ethics Declaration: Bu makalede bilimsel araştırma ve yayın etiği ilkelerine riayet edilmiştir. Makale en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir./ In this article, the principles of scientific research and publication ethics are respected. It has been reviewed by at least two referees and was confirmed that it did not contain plagiarism.
BrainwashingTheories. This paper is concemed about the brainwashing theories. These theories are developed for explanation of participation to new religious movements and religious conversion cases increasing since 1970's. This paper will focus prinıarily on the definition of brainwashing concept and its tecniques and processes. Secondly, it will swnmarize its evolution in historieal period. Finally, it will present the critical evaluation of brainwashing theories whether theyarescientific theory or pseudo-scientific m}th as it has generally been rejeeted by academicians, especially sociologists.
Nowadays our world is facing some important global problems; one of them is environmental one. The problem of the environment is one of today's most serious problem. In other words, we have faced with the widespread destruction of the environment. This problem threatens not only ourselves, but the whole world, and future generations and other organisms.
Çağdaş İslam düşüncesinin en temel problem alanlarından biri din-devlet ilişkisidir. İslam toplumlarında bu ilişki oldukça tartışmalı bir konudur. Bilindiği gibi gerek din gerek devlet sağlıklı bir toplumsal düzen ve toplumsal hayat için son derece önemli iki sosyal kurumdur. İslam tarihinde Hz. Peygamberin vefatından sonra ilk çıkan ihtilaf 'hilafet' meselesidir, yani din ve devlet ilişkisinin nasıl ve hangi ilkeler çerçevesinde kurulacağıdır. Bu ihtilafın belli ölçüde hala devam ettiğini söylemek mümkündür. Günümüzde modern toplumlarında din ve devlet ilişkileri bağlamında üretilmiş en kullanışlı enstrüman laiklik ilkesidir. 1923 yılında Atatürk ve bir grup vatanperver silah arkadaşının öncülüğünde Müslüman çoğunluklu bir modern ulus devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti anayasa, cumhuriyet, hukuk, insan hakları ilkelerinin yanı sıra laiklik ilkesini de benimsemiştir. Bilindiği gibi, 20. yüzyılın ortaları itibariyle İslam dünyasında siyasî bağımsızlığını elde eden pek çok devlet ortaya çıktı. Bağımsızlık sonrası dönemde, bu devletler ulus inşa ederken, daha ziyade Batıdan ödünç alınan ve seküler paradigma tarafından çok fazla etkilenen gelişme modelleri benimsediler. Bu devletlerde din ve siyaset tamamen ayrılmasa da, uygulanan seküler politikalarla iktidarları, devletleri ve hükümet kurumlarını meşrulaştırma kaynağı olarak İslam'ın devlet ve toplum katındaki rolü büyük ölçüde sınırlandı. Bunun istisnası olan birçok hükümet, anayasalarında İslam'a bazı atıflar yapmak suretiyle ılımlı bir İslamî görünüm sergiledi. Dolayısıyla Müslüman toplumlarda veya devletlerde din ve devlet ilişkisi tam anlamıyla sağlam bir denge üzerine inşa edilemedi. Bugün bile genelde modern dünyada, daha özelde ise laik bir devlette İslam'ın yeri ve rolü ile demokrasi, çoğulculuk ve din özgürlüğüne bakışı gibi konular yaklaşık bir asrı aşkın bir zamandan beri tartışılmaya devam etmektedir. Bu tartışmalar bağlamında Türkiye'den
Hakikatin, mutlak gerçekliğin veya gerçek gerçekliğin doğası ve kaynağı insanlık tarihi boyunca ilgi gören bir olgu olmuştur. Çünkü hakikat insanın anlam dünyası ve anlam arayışı için vazgeçilmezdir. Ancak insan, hakikati olduğu gibi değil, sosyo-kültürel birikimlerine göre anlayabilir. Zira insan hakikati bütünüyle kavrayıp kuşatamaz; sadece onun arayışında olabilir. Şu halde insanın hakikatle kurduğu ilişki, beşeridir ve görecelidir. Fakat bu gerçeğe rağmen hakikatin temellük edilmesi, belli bir noktada toplanması ve tekelleşmesi de söz konusu olmuştur. Bu durum ilgili literatürde “hakikat tekelciliği”, “dinî tekelcilik”, “absolutizm” veya “dinî partikülarizm” olarak adlandırılır. Hakikat tekelciliğinin daha iyi anlaşılabilmesi için bazı temel karakteristiklerinden söz edilebilir. Hakikat tekelciliğinin temel karakteristiklerinden bir kısmı şu şekilde belirtilebilir: Hakikat tekelciliği her şeyden önce tek doğru ve anayol olma iddiasında bulunur. Bir diğer ifadeyle hakikat tekelciliği kendi yorumunun hakikatin biricik yorumu olma iddia eder ve böylece diğer yorumlar karşısında kendi otoritesini kurarak, bir tür ortodoksi geliştirir. Hakikat tekelciliği ve dini partikülarizm kurtuluş, düzen ve istikrar vaat eder; bu itibarla korumacı uygulamalara ve bu yönde yasal düzenlemelere yönelir. Hakikat tekelciliği dar ve sığ olduğu gibi aynı zamanda bağnaz bir yapısı vardır. Hakikat tekelciliği ve dini partikülarizm kültürü reddeder, onun insan hayatını kolaylaştırma ve düzenleme gibi fonksiyonları göz ardı eder. Hakikat tekelciliği çoğu zaman cehalet, yobazlık, bağnazlık, taassup, fanatizm ile anılırken, hoşgörü, uzlaşma, çoğulculuk ve özgürlüğün de karşısındadır. Hakikat tekelciliği inhisarcı bir tutumla özellikle düşünce ve inanç konusunda ötekileştirici olduğu kadar belli bir hoşgörüsüzlük, fanatizm, baskı ve şiddeti de beraberinde getirmektedir. Hakikat tekelciliği marjinal ve siyasal bir yapıya sahiptir. Hakikat tekelciliği toplumsal değerleri aşındırıcı bir özelliği vardır. Bütün bu özellikleri itibariyle hakikat tekelciliğinin çok ciddi toplumsal sorunlara yol açması kaçınılmazdır. Bu çalışmada öncelikle insan ve hakikat ilişkisi ele alındıktan sonra hakikatin tek elde toplanmasını ifade eden hakikat tekelciliği, dinî tekelcilik, dinî partikülarizm, dinî mutlakçılık gibi kavramsal açıklamalara yer verildikten sonra hakikat tekelciliği ve dinî partikülarizmin temel karakteristikleri üzerinde durulmuştur. Daha sonra da dinî tekelciliğin bir tek dinî geleneğe münhasır olmadığı, hemen her dinî gelenekte görülebildiği gerçeği ifade edilmiştir. Burada günümüzde özellikle modernleşme ve sekülerleşme sürecinde yaşananlara tepki olarak ortaya çıkan ve dinlerin katı ve dar yorumlarının bir uzantısı radikal ve fundamentalist hareketler örneğinden hareketle dinî partikülarizm olgusu analiz edilmeye çalışılmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.