The aim of this study is to adapt the short version of the Scales of General Well-Being developed by Longo, Coyne and Joseph (2018) for Turkish culture and investigate its validity and reliability. The study group consists of 328 adults. After the linguistic equivalence studies of the scale were completed; item analysis, validity and reliability studies were performed. Confirmatory factor analysis was used to test the single-factor structure of the scale and the fit indices showed that the single-factor structure of the scale was confirmed (χ2 / df = 2.29, CFI = .93, GFI = .90, TLI = .91, RMR = .05, RMSEA =. 08). Cronbach's alpha reliability, item total correlation values and two half-test reliability were examined in the reliability studies of the scale. The resulting cronbach alpha value was found to be .90. Item-total correlations of the scale ranged between .41 and .68. The Spearman-Brown correlation coefficient was found to be .83 and Guttman Split-half correlation coefficient was found to be .82. Consequently; these values show that the short version of the Scales of General Well-Being is a valid and reliable scale and it can be used to determine the level of well-being in Turkey.
Bu araştırmada sekizinci sınıf öğrencilerinin iyimserlik düzeylerinin bazı ailesel değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır.Araştırmaya sekizinci sınıfa devam eden 504 öğrenci (288 kız, 216 erkek) katılmıştır. Araştırmada Kişisel Bilgi Formu, Anne-Baba Tutumları Ölçeği ve İyimserlik Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analiz edilmesinde Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi ve Kruskal-Wallis Testleri kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi sonuçlara göre öğrencilerin iyimserlik puanları ile demokratik, koruyucu/istekçi ve otoriter anne-baba tutum puanları arasında anlamlı farklar tespit edilmiştir.Araştırmada yapılan Kruskal-Wallis Testi sonuçlarına göre de öğrencilerin sahip olduğu iyimserlik puanlarının anne-baba eğitim durumları, kardeş sayısı ve algılanan sosyoekonomik durum değişkenlerine göre anlamlı olarak farklılaşmadığı görülmüştür. Elde edilen bulgular alanyazın doğrultusunda tartışılarak psikolojik danışmanlara, eğitimcilere ve araştırmacılara önerilerde bulunulmuştur.
Bu araştırmada Çin'in Hubei eyaletine bağlı Wuhan kentinde ortaya çıktığı kabul edilen ve tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs nedeniyle bireylerde oluşan Covid-19 korku düzeylerinin bazı değişkenler (cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, çocuk sahibi olup olmama, Covid-19 tanısı alıp almama, yakınlarında Covid-19 tanısı olup olmaması ve medeni durum) açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada veriler 18-65 yaş aralığında yer alan 290 yetişkinden (205 kadın, 85 erkek) elde edilmiştir. Nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli ile tasarlanan araştırmada elde edilen verilerin analizinde bireylerin araştırma değişkenleri açısından istatistiksel olarak farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek için bağımsız gruplar t-testi kullanılmıştır. Bireylerin Covid-19 korku düzeylerinin eğitim düzeyi, yaş ve medeni durum değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek için ise tek yönlü ANOVA analizi kullanılmıştır. Verilerin analizinde araştırmaya katılan bireylerin Covid-19 Korkusu Ölçeğinde yer alan maddelerden elde ettikleri puan ortalamaları incelenmiş ve bireylerin sırasıyla Covid-19'dan çok korkarım, Covid-19'u düşünmek beni rahatsız eder ve sosyal medyada Covid-19 ile ilgili haberleri ve hikâyeleri izlediğimde gergin veya endişeli olurum maddelerinde yüksek puan ortalamalarına sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca araştırmaya katılan bireylerin Covid-19 düzeylerinin cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, çocuk sahibi olup olmama, Covid-19 tanısı alıp almama, yakınlarında Covid-19 tanısı olup olmaması ve medeni durum değişkenlerine göre anlamlı olarak farklılaşmadığını ortaya koymuştur. Bu sonuçlardan yola çıkarak elde edilen bulgular alanyazın doğrultusunda tartışılarak araştırmacılara önerilerde bulunulmuştur.
Duygu Odaklı Terapi duyguların psikolojik danışma sürecindeki önemine vurgu yapan post-modern bir yaklaşımdır. Özellikle klasik psikolojik danışma yaklaşımlarının sahip olduğu düşünceleri ve davranışları düzenleyerek duyguları kontrol altına almayı hedefleyen bakış açısından ziyade duyguları değişim ve dönüşüm için merkeze alan bir bakış açısı bulunmaktadır. 1980’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde çalışmalarını sürdüren Leslie Greenberg ve Susan Johnson tarafından geliştirilen Duygu Odaklı Terapi ilk zamanlarda çift terapilerinde kullanılırken ilerleyen zamanlarda aile terapilerinde ve bireysel terapilerde de kullanılmaya başlanmıştır. Ancak günümüzde Batılı psikolojik danışma yaklaşımlarının gelişmiş oldukları kültüre ait izler taşıdığına ve bu durumun o kültüre mensup insanlara ayrıcalık sağladığına yönelik tartışmalar hız kazanmıştır. Bu tartışmaların sonucunda da psikolojik danışma yaklaşımlarının farklı kültürler üzerinde ne kadar etkili olacağına ilişkin çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda Duygu Odaklı Terapinin Türk kültüründe uygulanabilirliğinin Türk kültür penceresinden değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda Duygu Odaklı Terapinin temel felsefesi, insan doğasına bakış açısı ve kullanılan temel kavramları ele alınmıştır. Değerlendirmeler sonucu Duygu Odaklı Terapinin temel felsefesinin ve insan doğasına bakış açısının Türk kültüne uygunluğuna yönelik çeşitli eleştirilerde bulunulmuştur. Ayrıca duygu şemaları, duygusal farkındalık, duyguların sınıflandırılması, duygu koçluğu, vaka formülasyonu, empatik tepkiler, metafor kullanımı ve bitirilmemiş işler kavramlarının Türk toplumu gibi çok kültürlü bir popülasyonda danışanların kültürel özelliklerine dikkat edilerek kullanımının uygun olabileceği ifade edilmiştir.
Bu araştırmada, öğrenme güçlüğü tanılı öğrenciler için geliştirilen benlik saygısı artırma psikoeğitim programının etkililiği incelenmiştir. Araştırmada öğrenme güçlüğü tanısına sahip olan ve bir ilkokula devam etmekte olan dokuz öğrenciye dokuz haftalık benlik saygısı artırma psikoeğitim programı uygulanmıştır. Uygulanan psikoeğitim programının bir oturumu ebeveyn oturumu olarak planlanmıştır. Araştırmada deneysel işlemin etkisinin tek grup üzerinde test edildiği tek grup ön test son test araştırma deseni tercih edilmiştir. Öğrenme güçlüğü tanılı öğrencilerin benlik saygısı düzeylerinin belirlenmesinde Coopersmith Özsaygı Envanteri kullanılmıştır. Psikoeğitim programı öncesinde öğrenme güçlüğü tanılı öğrencilere ön test olarak uygulanan ölçek, psikoeğitim programının tamamlanmasının ardından son test olarak tekrar uygulanmıştır. Son test uygulamasından sekiz hafta sonra aynı ölçek öğrencilere izleme testi olarak yeniden uygulanmıştır. Araştırmada verilerin normal dağılım varsayımlarını yerine getirememesi nedeniyle ön test, son test ve izleme testinden elde edilen veriler arasında anlamlı olarak farklılaşma bulunup bulunmadığı Friedman testi ve aynı veri kaynağından edinilen veriler arasındaki farkın hangi gruplar arasında olduğu Wilcoxon işaretli sıra testi ile analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar uygulanan psikoeğitim programının öğrenme güçlüğü tanılı öğrencilerin benlik saygısı düzeylerini artırmada kalıcı etki sağladığını ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda araştırmadan elde edilen bulgular literatür ışığında tartışılmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.