The concept of corporate governance is not new but, due to the international financial crisis, it has become prominent in contemporary business, accounting and legal debates. Corporate governance is being readdressed to regain investors` confidence and decrease the risk of the re-occurrence of corporate failures (Kirkpatrick, 2009). The presence of a good corporate governance structure is the proper protection of and respect for the rights and interests of shareholders, particularly those of minority shareholders (Yurtoglu, 2003). The protection of minority shareholders is not only a corporate governance objective in its own right but also has added importance particularly in developing countries
Teknolojinin ve özellikle de yapay zekanın hayatımızdaki yeri ve önemi artık inkâr edilemez bir noktadadır. Covid-19 salgınının da etkisiyle yapay zekanın hayatımızı kolaylaştıracağına inanılan alanlarda hızlı bir dönüşüm ve adaptasyon süreci başlamıştır. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi hukuk alanında da yapay zekanın kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Şirketler ve şirketler hukuku da yapay zekâ teknolojilerinden etkilenen alanlardandır. Yapay zekâ ve şirketler hukuku arasındaki etkileşimin özenle analiz edilmesi gereken birçok farklı boyutu vardır. Ancak bu çalışmada yalnızca yapay zekanın şirket yönetimine ne şekilde yardımcı olabileceği, bir yönetici olarak kullanılmasının mümkün olup olmadığı ve şirketlerde yapay zekâ kullanımının kurumsal yönetime olan etkisi değerlendirilecektir. Ayrıca bu çalışmada yapay zekanın yapmış olduğu eylem ve işlemlerden doğan sorumluluğun kime veya kimlere ait olacağı tartışmalarına katkı sağlamak amacıyla şirketlere benzer bir şekilde yapay zekaya kurumsal kişilik kazandırılarak hukuki statünün verilmesinin mümkün olup olmadığı analiz edilecektir.
Dünya üzerinde internet ve sosyal medya kullanımı gün geçtikçe artmaktadır. Türkiye internet ve sosyal medya kullanımı açısından dünyada üst sıralarda yer almaktadır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak günümüzde internet üzerinden yapılan pazarlama faaliyetlerinin ve sosyal medya aracılığıyla yapılan reklamların önemi arttırmıştır. COVID-19 salgını dolayısıyla yaşanan karantina ve kısıtlamalar da sosyal medya aracılığıyla internet üzerinden yapılan reklamların oranını ve önemini arttırmıştır. İnternet üzerinden yapılan reklamların önemli bir parçasını sosyal medya etkileyicilerinin yapmış olduğu reklamlar oluşturmaktadır. Sosyal medya kullanıcıları arasından, belli bir oranın üzerinde takipçiye sahip olan kişiler, herhangi bir eğitim ya da profesyonel şart aranmaksızın, sosyal medya etkileyicisi olarak reklam verenlerle yapmış oldukları anlaşmalar neticesinde sosyal medya paylaşımlarında markaların reklamını yapmaktadır. Sosyal medya etkileyicilerine yönelik ortaya çıkan en büyük kaygılardan biri tüketicileri sosyal medya paylaşımları vasıtasıyla belli ürün ve hizmetleri satın almaya kolaylıkla yönlendirebilmeleridir. Zira bu reklamların birçoğu reklam olduğu anlaşılmayacak şekilde samimi bir ürün veya hizmet önerisiymiş gibi takipçilere yani tüketiciye sunulmaktadır. Çalışmamızda, öncelikle sosyal medya etkileyicilerinin genel bir tanımını yapılarak devamında bu kişilerin sosyal medyada yapmış oldukları paylaşımların reklam içermesi durumunda bu reklamların hukuki mahiyeti analiz edilecektir. Özellikle yanıltıcı-aldatıcı ve örtülü reklam yasağını ihlal ederek sosyal medya yoluyla yapılan reklamlar karşısında Türk hukukunda ve karşılaştırmalı hukukta tüketicinin nasıl korunduğu değerlendirilecek ve bu reklamların haksız rekabet hukukundaki yeri analiz edilecektir. 5 Mayıs 2021 tarihinde Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan Sosyal Medya Etkileyicileri Tarafından Yapılan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Hakkında Kılavuz da ayrıca analiz edilecektir. Çalışmamızın son kısmında Türk hukukunda sosyal medya etkileyicilerinin yapmış oldukları reklamlara ilişkin mevcut düzenlemeler değerlendirilerek bu düzenlemelere ilişkin önerilerimiz sunulacaktır.
The COVID-19 outbreak was declared a worldwide epidemic (global pandemic) by the World Health Organization (WHO) on March 11, 2020. With this announcement, WHO warned countries that the epidemic represents an unprecedented global economy and health crisis. Although countries try to prevent this pandemic with restrictions and measures such as curfews at various levels, working from home, closing the borders or applying quarantine to foreigners, it cannot be supported that these measures have worked very well due to the measures taken by the countries do not end the epidemic but only slow down the process. If the epidemic continues for a while, the result will affect not only human health, primarily physically and psychologically, but it will also cause damages in various areas such as economy, industry, education and tourism. In order to prevent the COVID-19 epidemic, which has been affecting the world for a short time at the beginning of 2020 but has been continuing for a long time, the most effective remedy we have at the moment is the COVID-19 vaccines. As of the end of December 2020, some countries which can reach shots has begun to vaccinate vulnerable groups. As of July 18, 2021, it is seen that 3.66 billion vaccine doses have been made worldwide. On the one hand, while some countries are trying to reach two vaccine doses, some other countries have switched to third dose vaccination in some regions, as in our country. On the other hand, even a single dose of vaccine has not been administered in some underdeveloped countries such as Haiti. Considering the rapidly mutating nature of the coronavirus, it is obvious that the pandemic will not end without simultaneous vaccination worldwide. Its negative impact on the sectors will continue for years. For this reason, with the statements of the World Trade Organization and some world leaders, discussions have arisen about whether it will be possible for pharmaceutical companies to waive their patent obligations for COVID-19 vaccines and treatments. Because, in this extraordinary period we are in, a balance needs to be struck between the legal protection provided by the patent right to pharmaceutical companies within the scope of the TRIPS Agreement and the right of access to drugs, which is one of the fundamental rights of people. Therefore, this study will discuss whether a waiver of the pharmaceutical patent obligations for COVID-19 vaccines is possible or not by considering similar examples seen in the world.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.