Öz 2011 yılında Suriye'de cereyan eden iç savaş sonrasında Suriyeliler, büyük kitleler halinde diğer ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır. Mültecilik veya sığınmacılık durumunda insanların geri gönderilmemesini ve can güvenliğinin sağlanmasını temin eden önemli çatı ilkelerden birisi de Geri Göndermeme İlkesidir. Fakat uluslararası sözleşmelerde ve protokollerde yer alan bu ilke karşılığını gerçek hayatta bulamamaktadır. Bu çalışmada, Suriyeliler için uygun ülkelerin belirlenmesi problemine temel insan hakları çerçevesinde yaklaşılmıştır. Çalışmada; 46 ülke ile sınırlanan alternatif ülkeler kümesi; 7 kritere göre değerlendirilmiştir. Kriter ağırlıklarının belirlenmesinde Analitik Hiyerarşi Prosesi ile Entropi Yöntemi kullanılmıştır. Analiz aşamasında kullanılan TOPSIS Yöntemi alternatif değerlerinin ideal çözüm noktalarından uzaklığına göre çözümlemeler yaparken, Gri İlişkisel Analiz ise gri belirsizlik katsayılarını kullanarak çözümlemeler yapmaktadır. Çalışmanın sonucunda ağırlıklara ve yöntemlere bağlı olarak 4 farklı alternatif ülkeler kümesi belirlenmiştir. Bu kümeler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar, sebepleriyle yorumlanmaya çalışılmıştır.
Kendine özgü laiklik anlayışıyla din ve devletin kesin hatlarla birbirinden ayrıldığı Fransa’da, eğitim sistemi de bu anlayış doğrultusunda yapılanmış, din ve inançlara resmi eğitim sistemi içerisinde yer verilmemiştir. Ancak, Fransa’nın Alsace-Moselle bölgesi bunun istisnası sayılabilir. Günümüzde Fransa’nın sınırları içerisinde yer almasına rağmen, kendine özel tarihi geçmişi dolayısıyla bu bölge, din eğitimi yaklaşım ve uygulamaları bakımından Fransa’nın diğer bölgelerinden ayrılmaktadır. Literatür incelemesi yoluyla verilerin toplandığı bu çalışmada; Alsace-Moselle bölgesinin, devlet okullarında din eğitimi lehine sahip olduğu ayrıcalığın hangi nedenlere dayandığı, bu bölgede din eğitiminin yasal dayanaklarının neler olduğu, hangi din eğitimi yaklaşım veya modellerinin benimsendiği, din eğitimi bağlamında hak ve özgürlükler açısından farklı din veya inanç mensuplarının, hususen Müslümanların, durumlarının ne olduğu sorularına yanıtlar aranmıştır. Bu araştırma neticesinde, Alsace-Moselle bölgesindeki devlet okullarında din eğitiminin, muafiyet hakkını da içerecek tarzda, zorunlu ve mezhebe/dine dayalı olduğu, genel organizasyonu ve finansmanının devlet tarafından yapıldığı, din eğitimi alanında tanınan ayrıcalıkların devlet tarafından kabul edilen (culte statutaire) dört kült ile sınırlı olduğu, bölgenin kendine has tarihi geçmişi ve günümüzde cari olan yasal hak ve sınırlılıklar dolayısıyla İslam ve diğer din ve inançları kapsamadığı tespit edilmiştir.
This study aims to analyze the performance of countries in the COVID-19 period. The main motivation of the study is to make a more realistic assessment by taking into account the epidemic information and health system-related features, as well as government precaution (Stringency Index) and economic criteria. In this way, the characteristics of the countries that stand out in the fight against the pandemic were tried to be determined. Within the scope of the study, the CRITIC method, which is widely used and stands out as an objective method, was preferred for weighting the criteria. Country performances were analyzed separately using weighted and unweighted criteria. The Grey Relational Analysis (GRA) method, together with weighted and unweighted criteria, was used to determine country rankings. When the results are examined, it has been observed that the level of economic prosperity and the measures taken against the pandemic has brought countries directly to an advantageous point. Countries with a relatively low level of economic prosperity compared to other countries, unfortunately, ranked lower in the ranking. On the other hand, countries with elderly populations were able to find a place in the lower ranks due to high mortality rates despite their extensive economic opportunities. Although the weighting of the criteria affects the country rankings, there has been no change in the countries in the top two.
There are numerous methods used in literature on predictive risks and benefits of investment instruments. Methods of value at risk are within the methods proposed by JP Morgan, as well. Value at risk makes a risk prediction according to three principles basically. Historical simulation method has been employed in this study. Average daily (purchase-sale) parities of the investment instruments between the years of 2008-2016 have been utilized in the survey. In order to predict the risk status of the basic investment instruments used and accepted by all in Turkey. According to the findings, dollar has been determined to be the securities having the highest one-day risk. The high risk of the dollar drags investors to a large extent in profit or loss. Specifiying the factors affecting the volatility of the dollar in order for investors to follow the course of the dollar carefully and reach the maximum earnings will have a great benefit in rational decisions. Afterwards Granger causality analysis was, therefore, applied in this study. According to the results of the analysis, credit default swaps were placed on the top among the factors that could be accepted as a reason for dollar volatility.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.