8 8Sakarya Tıp Dergisi 2017;7(1):1-9 ARAŞTIRMA MAKALESİ / Research Article ÖzetAmaç Bu çalışmada üniversite öğrencilerinde ilk yardım bilgi düzeylerinin ve bunu etkileyen bazı değişkenlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Evrenini Sakarya Üniversitesinde öğrenim görüp ilk yardım dersi almayan meslek yüksekokulu öğrencilerininoluşturduğuçalışmada öğrencilerden 1167'sine ulaşılmıştır.Araştırmada, demografik özellikleri belirlemeye ve ilk yardım bilgi düzeyini ölçmeye yönelik 40 sorudan oluşan anket uygulanarak veri elde edilmiştir. Tanımlayıcı istatistikler (ortalama, ortanca) SPSS 20 istatistik programı kullanılarak yapılmıştır. Sürekli değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilks testi kullanılarak denetlenmiş, ki kare analizi yapılmıştır.İstatistiksel anlamlılık p 0.05 olarak kabul edilmiştir.Bulgular: Katılımcıların 539'u (%46.1) kadın, 629'u (% 53.9) erkek olup yaş ortalaması 20.23 2.48 bulunmuştur. Katılımcıların 158'i (%13.5) daha önce ilk yardım müdahalesi yapmak zorunda kaldığını ancak 87'si (%7.5) ilk yardım konusunda yeterli bilgiye sahip olduğunu belirtmiştir. İlk yardım konusunda bilgiye erişim yolu olarak 151 (%12.9) kişinin TV, radyo, internet kullandığı; 146 (%12.5) kişi eğitim/kurstan bilgi aldığısaptanmıştır. Araştırmada bilgi sorularının tamamına doğru yanıt vereni olmadı. Kadınlarla erkekler arasında bugüne kadar ilk yardım müdahalesi yapmak zorunda kalmaları yönünden anlamlı fark saptanmış, kadınların %10.4'ü erkeklerin % 16.2'si müdahale yapmak zorunda kalmışlardır(p=0.004). Kadınlarla erkeklerin acil sağlık durumunda aranması gereken numarayı bilme durumları arasında anlamlı fark vardır, erkeklerin yanlış bilme oranı (%3.9) kadınlardan (%2.6)yüksek bulunmuştur (p=0.008).Sonuç: İlk yardım konusunda eğitim almış olmak önemlidir. Bununla birlikte çalışmamızda bu konuda eğitim alanların oranı %12.5 gibi düşük bir oranda saptanmıştır. İlk yardım konusundaki bazı uygulamalar zaman içerisinde değişebildiğinden eğitim almış olan öğrencilerin dahi bilgilerinin güncellenmesi gerekmektedir. AbstractObjective The present study aims to assess first aid knowledge level of university students and identify some of the variables that influence first aid knowledge.Materials and Methods The student's universe is a vocational college student who has studied at Sakarya University and does not receive first aid courses. In the survey, 1167 students were reached. In this cross-sectional study, data collection was performed with a questionnaire comprised of 40 items aimed at assessment of demographical properties and first aid knowledge level. Statistical analyses were carried out with SPSS 20 statistics software, and descriptive statistics (mean, median) were calculated. Normality assessment was made with Shapiro-Wilk test, and the chi-square test was applied. p 0.05 was accepted as statistically significant.Results Of all study participants, 539 (46.1%) were female and 629 (53.9%) were male. Mean age was 20.23 2.48 years, with a median of 20.0. 158 (13.5%) participants stated that they ha...
As we increase our knowledge about ourselves and the microorganisms living with us, our definitions of personality and identity and our thoughts on this subject are reshaped. In microbiota researches as well as in medical applications, the assurance of confidentiality and privacy is very important. In addition, Microbiota, a protective factor in infectious diseases, is an economic and social value in the surveillance of diseases to protect public and individual health. However, achieving this value brings some ethics problems such as confidentiality, privacy, and ownership. The ethical problems that microbiota researches and practices can show the importance of this study. Today, the number of human microbiota studies is limited by the information we have and the technologies we use. However, it is thought that these studies and applications will increase rapidly and become widespread due to future opportunities and therapeutic possibilities. Therefore, in this article, an assessment of ethics will be made through some concepts such as privacy, property and confidentiality related to human microbiota. It is aimed to evaluate the ethical issues related to the subject and to draw attention already to ethical and legal problems that may be encountered in the researches and practices.
Kan, dünyada en çok nakledilen organdır ve her yıl artan oranlarda eritrosit süspansiyonu(ES) nakledilmekte, buda önemi bir miktarda bir maliyete karşılık gelmektedir. Kan transfüzyonu ihtiyacı gerçekçi belirlenirse hasta sonuçlarını iyileştirir, riski en aza indirebilir ve maliyetleri düşürebiliriz. Bu anlamda, Dünya Sağlık Örgütü 2010’dan günümüze, hastanede bağımsız ve hasta merkezli, tıbbi kanıtlara ve cerrahi rehberlere dayanan ve multidisipliner bir yaklaşım ile dikkatli cerrahi hemostaz ve tüm hastaların prognozunu iyileştirmek için kan ürünlerinin rasyonel kullanımı uygulamasından oluşan, aneminin erken teşhisi ve tedavisi planlayan, ES nakli sayısını azaltma stratejisi olarak Hasta Kan Yönetimi(HKY) programını önermiştir. Neden HKY programı kullanalım sorusunun yanıtı istatistiklerde gizlidir. Transfüzyon yapılmayan hastaların hastanede kalması, transfüzyon yapılan hastalara göre ortalama %25 daha düşüktür. Çalışmalar, kalp cerrahisinde transfüzyon strateji programının uygulanmasının ölüm oranını %47 ve cerrahi sonrası hastane maliyetlerini %50 oranında azalttığını göstermektedir. Bununla birlikte, daha önemli olarak kabul edilen ve muhtemelen tüm anestezi uzmanlarının basit ve çok etkili bir şekilde hareket edebilecekleri nokta, preoperatif aneminin yönetimidir. Anemik bir hastayı anestezi öncesi konsültasyonda teşhis etmek ve onu tedavi etmek çok kolaydır. Hastanın anemik durumu 15-20 gün makul bir sürede yönetilebilir, limitler dâhilinde ameliyat geçirebilir. Aneminin preoperatif tanı ve uygun tedavisi transfüzyon insidansını azaltacaktır. Öneri olarak, anemi ameliyattan önce teşhis ve tedavi edilmelidir. Tek başına bu bile, kan transfüzyonunu azaltmak için hastaya büyük fayda sağlayacak ve anestezinin de kalitesini artıracak ilk ve büyük adımdır.
Yakın zamanda keşfedilen ve insanları enfekte ettiği biline insan anellovirüs ailesi, Torque teno virüs, Torque teno mini virüs ve Torque teno midi virüsü içermektedir. Dünya nüfusunda Anellovirüs prevalansı oldukça yüksektir. Sağlıklı kişilerin çoğunun viromunda bu virüs bulunmaktadır. Ama şu ana kadar yapılan çalışmalarda bu virüslerin insanlar için patojeniteleri net olarak açıklanamamıştır. Anellovirüslerin hematopoetik, solunum ve bağışıklık sistemi hastalıkları ile ilişkili olduğu görülmüş olmakla birlikte bu konuda kesin veriler bulunmamaktadır. Temel viroloji ve immünoloji alanında yapılacak daha kapsamlı çalışmalar ile Anellovirüsler hakkında bilgilerimiz artacaktır ve çözüm bekleyen sorularımız cevap bulacaktır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.