2011 yılında Suriye'de başlayan iç savaş sonrasında, ülke nüfusunun yaklaşık ¼'ü can güvenliği endişesiyle, zorunlu olarak komşu ülkelere göç etmiştir. Bu ülkelerin başında ise Türkiye yer almıştır. Türkiye'nin uyguladığı "açık kapı" politikası nedeniyle, aradan geçen 6 yıllık bir sürede, kayıt dışılar ile birlikte, yaklaşık 3,5 milyon Suriyeli Türkiye'ye göç etmiştir. Ülkenin çok kültürlü sosyolojik yapısına kitlesel bir şekilde milyonlarca Suriyelinin girmesi, toplumsal kabul noktasında birtakım sorunların ortaya çıkmasına neden olmuşken, entegrasyon için yeterli çalışmalar yapılmadan, Suriyelilere vatandaşlık hakkının verilmesi, bu sorunların derinleşmesine neden olabilecektir. Bu çalışmada, yapılan saha araştırmaları üzerinden, Suriyeli kent mültecilerinin sorunlarına ve Türk vatandaşlığına bakışları tartışılacaktır.
Türkiye'de son yıllarda göç ve mültecilik tartışmalarının, Suriyelilerden sonraki, en önemli aktörü Afganlardır. Bağımsızlığını kazandığı 1919'dan beri, savaş ve çatışmaların dolayısıyla da siyasal ve ekonomik istikrarsızlıkların önemli merkezlerinden biri olan Afganistan, dünya göç ve mültecilik hareketlerinde önemli kaynak ülkelerden biridir. Pakistan ve İran'dan sonra bu göçten etkilenen ülkelerden biri de Türkiye'dir. Türkiye ile sınırı olmamasına rağmen yüzbinlerce Afgan, düzensiz göçmen olarak, Türkiye'de yaşamakta ve çalışmaktadır. Özellikle 2021 yılı Ağustos ayında Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele almasından sonra, sosyal medya üzerinden kitlesel olarak Afganların Türkiye sınırından geçişlerinin resmedilmesi, kamuoyunda bir tepki yaratmış ve ülkenin demografik yapısını etkilemek ve/veya Türkiye'nin istila edildiği tartışmalarını gündeme getirmiştir. Bu çalışmada, İstanbul'da yaşayan 15 düzensiz Afgan göçmenle yapılan derinlemesine görüşme bulguları üzerinden, düzensiz Afgan göçünün nedenleri, göç süreçleri, neden Türkiye'yi tercih ettikleri ve yaşanan göçün kısmi sonuçları tartışılmaktadır.
19. yüzyılda Avrupa’da yaşanan gelişmeler Osmanlı İmparatorluğu'nda da ekonomik, toplumsal, kültürel, siyasal ve mekânsal bir takım değişim ve dönüşümlere yol açmıştır. Özellikle Sanayi Devrimi ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kapitalizm, Avrupa’yı, bir yandan hammadde ihtiyacını ucuz bir şekilde karşılamak için öte yandan da ürettiği malları tükettirmek için yeni pazar arayışlarına itmiştir. Yaşanan bütün bu sürecin etkilerinin görülebildiği en önemli mekanlardan biri ise liman kentleri olmuştur. Liman kentleri başta ticaret olmak üzere ekonomik faaliyetlerin etkisiyle bir takım sosyal, ekonomik ve mekânsal dönüşümler geçirmiş ve demografik yapı da bu dönüşümlerden nasibini almıştır. Osmanlı İmparatorluğunda liman kentleri 19. yüzyılda tarımsal merkezli olmaktan çıkıp ticari yapılanmaya doğru evrilmiştir. Bu çalışmada 19. yüzyılda ticari örgütlenmelerin yaşandığı liman kentleri Dedeağaç örneğinde ele alınmıştır. Dedeağaç, Edirne vilayetine bağlı bir kaza iken Sultan II. Abdülhamid döneminde sancak olarak teşkilatlandırılmıştır. Meriç Nehri'nin taşıdığı malzemelerden dolayı Enez limanının içeride kalmasıyla Dedeağaç ön plana çıkmıştır. Artan ticari yoğunluk ve talepler, Dedeağaç'ın nüfusunu arttırdığı gibi kentin mekansal dönüşümüne de de katkıda bulunmuştur. Dolayısıyla 19. yüzyılda Osmanlı taşrasında, ticaret yollarının üzerindeki kentler yerine liman kentlerinin cazibe merkezi haline gelmesini görmek mümkündür.
Cinsiyet, tek başına saldırganlığı anlamaya ve açıklamaya çalışan araştırmacılar arasında oldukça popüler ve çok sık kullanılan bir değişken olmasına rağmen, bu popülerliği saldırganlığı açıklayabilme gücünden daha büyük gibi durmaktadır. Bu çerçevede mevcut çalışma, cinsiyet ve cinsiyet rollerine göre ergenlerin saldırganlık türlerini incelemeyi amaçlamıştır. Çalışmanın verileri, 1870’i erkek, 2228’i kadın toplam 4098 ergenden (yaş ort: 16.51, ss: 1.02) toplanmıştır. Ergenlerin saldırganlık puanlarını belirleyebilmek için ‘Buss-Durkee Saldırganlık Ölçeği’ ve cinsiyet rollerini belirleyebilmek için ‘BEM Cinsiyet Rolleri Envanteri’ kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 22 paket programından yararlanılmıştır. İstatistiksel olarak, iki faktörlü MANOVA analizi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, ergenlerin cinsiyetlerine göre dolaylı saldırganlık ve toplam saldırganlık puanları kızlar lehine farklılaşırken; fiziksel saldırganlık, sözel saldırganlık, öfke ve düşmanlık puanları farklılaşmamaktadır. Cinsiyet rolleri açısından değerlendirildiğinde, ergenlerin fiziksel saldırganlık, dolaylı saldırganlık, sözel saldırganlık, öfke, düşmanlık ve toplam saldırganlık puanlarının farklılaştığı görülmüştür. Son olarak, cinsiyet/cinsiyet rolleri etkileşimine göre ergenlerin saldırganlık toplam puanları ve saldırganlık türleri açısından anlamlı bir fark elde edilememiştir. Elde edilen bulgular alan yazını ışığında tartışılmış, yorumlanmış ve önerilerde bulunulmuştur.
Türkiye, son 10 yılda, Türkiye Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir dış göç baskısı ile karşı karşıya kalmıştır. Bir yandan Suriye’deki iç savaş dolayısıyla dört milyon civarı öte yandan da Afganistan’daki Taliban-Amerika/ Afgan Devleti çatışmaları ve bu çatışmaların etkileri kaynaklı yüzbinlerce Afgan, büyük çoğunluğu kayıt dışı olmak üzere, Türkiye’ye göç etmiştir. Şüphesiz ki ülkenin toplumsal yapısına bu denli yüksek sayıda bir göçmen nüfusun girmesi bir takım sosyal ve ekonomik sorunların oluşmasına da neden olmuştur. Türkiyeli gruplar bu sorunların oluşumunun sorumluluğunu, sisteme sonradan giren Suriyeliler üzerinden rasyonelleştirmiştir. Benzer eğilimin son dönemde, Suriyeli mültecilerin karşılaştıkları ve rekabet içerisine girdikleri noktalarda düzensiz Afgan göçmenlere karşı da oluştuğu, Türkiye’deki etno-kültürel gruplarla birlikte Suriyelilerin de düzensiz Afgan göçmenleri dış-ladıkları, metropol kentlerde, gözlemlenmektedir. Bu çalışmada, İstanbul’da yaşayan 15 düzensiz Afgan göçmenle yapılan derinlemesine görüşme bulguları üzerinden, düzensiz Afganların Türkiye’ye göç sü¬reçleri, Türkiye’deki yaşamları ve sosyal dışlanmaları bilhassa da kendileri de göçle gelmiş olan diğer gruplarla olan ilişkileri, nöbetleşe dışlanma kavramına referansla, tartışılmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.