Ḫalḳu'l-Ḳurʾān tartışmasında Eşʿarī-Māturīdī düşüncenin belirleyici kavramı olan kelām-ı nefsī, hem vahyin nüzulünün keyfiyeti konusu hem de yorum meselesi ile irtibatlandırılabilir. Kelāmın ses ve harflerden müteşekkil olmayıp nefsteki (zihindeki) mana olduğu düşüncesi Kur'an lafızlarının anlama delaletinin doğrudanlığı-dolaylılığı konusunu derinden belirliyor görünmektedir. Hıristiyan teolojisinde bir bakıma kelām-ı nefsī kavramının muadili olarak geliştirilen "iç söz" (verbum interius) kavramının, Hans-Georg Gadamer tarafından hermenötik problemin evrenselliği noktasında yorumlanmış olması dikkate alındığında benzer ya da farklı hermenötik uzanımların kelām-ı nefsī çerçevesinde de izinin sürülmesi mümkündür. Bu çerçevede anlama hadisesinin dilselliği, yorumun anlamadaki rolü ve öznellik gibi başlıklar öncelikli olarak zikredilebilir. Bu makalede öncelikle kelām-ı nefsī kavramının İslam kelam disiplininin özgün tartışma alanı içerisindeki konum ve işlevi betimlenmiştir. Daha sonra kelām-ı nefsī kavramı hem verbum interius ile belirgin yönleri açısından mukayese edilmiş hem de hermenötik uzantıları çerçevesinde ele alınmıştır.
ÖzetAhlâk'ın Soy kütüğü adlı eserinde Nietzsche'nin Hıristiyanlık ve aydınlanma Avrupa'sındaki Efendi ahlâkı-köle ahlâkı karşıtlığı üzerine yaptığı değerlendirmesi gibi, Çağdaş düşünürlerden Muhammed Âbid el-Câbirî de "İslâm-Arap Geleneğinde Ahlâkî Akıl" adlı eserinde İslâm geleneğindeki ahlâk anlayışını ve ilgili yaklaşımları yapısal ve tarihsel analize tabi tutmaktadır. İslâm-Arap geleneğinin akıl yapısını, bilgi üretme ve uygulama araçlarını yapısal analiz yöntemiyle incelediği "Arap Aklının Eleştirisi" dörtlemesinin bu sonuncu halkasında yazarın ortaya koyduğu yaklaşıma göre İslâm geleneğindeki ahlâk söyleminin yapısı Fars/İran geleneğinden, Yunan felsefesinden, tasavvufî gelenekten, İslâm öncesi Arap geleneğinden ve İslâm'ın bizzat kendi temel kaynaklarından olmak üzere, beş temel kaynaktan beslenmektedir. Bu yazıda, Câbirî'nin bu eserindeki görüşleri ele alınmakta ve eserdeki ana temalar üzerinde değerlendirmeler yapılmaktadır.Anahtar Kelimeler: Câbirî, Ahlâk, Soy kütüğü, Yapı. STRUCTURAL GENEALOGIES OF ISLAMIC / ARAB MORAL VALUES: IN THE CONTEXT OF MUHAMMAD ABED AL-JABRE AbstractAs Nietzsche assesses the contrasts of morality of master and morality of slave in his book, called "Genealogies of Ethics" in the Christian and Enlightenment Europe, Another contemporary thinker, Muhammad Âbid al-Jabre argues historical and structural analysis of Understanding of morality in Islamic tradition and relevant approaches, in his book called "Moral reasoning in Islam-Arab tradition".According to approach put forward by the author in the last fourth ring of "Critique of the Arab mind", which discusses the Mental structure of Islamic-Arab tradition and the production of knowledge and * Marmara Üniversitesi, İlahiyat, Tefsir Anabilim Dalı, Araştırma Görevlisi, Dr.
Öz: Bu yazıda yorumbilim, (hermenötik) hakkında bazı analiz ve açıklamaların yanı sıra bu bilimin ilahiyât bünyesinde sadece dinî metinleri anlama alanına ait bir disiplin olmaktan çıkıp müstakil bir kimlik kazandığı XVII. asırdan başlayarak çağdaş döneme kadar devam eden tarihî süreci kısaca verilmektedir. Yazıda konu, kültürel mirasımızın hem kadim hem çağdaş meselelerini ilgilendiren sorulardan hareketle ele alınmış, yorum sorununun ve tecrübesinin İslam tefsir geleneğindeki ana hatları ve temaları da göz önünde bulundurulmuştur. Schleiermacher, Dilthey, Heidegger ve Gadamer gibi isimlerin görüşleri özetlenmiş, özellikle Gadamer sonrasında nesnellik fikrinin maruz kaldığı aşınıma karşın Hirsch, Betti ve Ricoeur gibi düşünürlerin nesnel anlama imkânını öngören yaklaşımlarına yer verilmiş, ayrıca okurun yorumdaki rolünün sanıldığı kadar pasif olmadığını gös-teren Gadamer hermenötiğinin dinî metinleri yorumlama konusunda kültürümüze sunabileceği katkılara işaret edilmiştir. 1Hermenötiğin ana konusu, tarihsel, dinî ve edebî metinleri de ihtiva edecek şekilde en genel anlamıyla "metin yorumu sorunu"dur. Bu yazıda cevaplamaya çalışacağımız sorular esas itibariyle metnin doğası ve onun bir taraftan yazarıyla diğer taraftan gelenekle olan ilişkisi çerçevesinde ortaya çıkan birçok karmaşık sorunu içermektedir. Dahası hermenötiğin bariz bir şekilde yoğunlaştığı esas mesele, yorumcunun (ya da edebî metin söz konusu olduğunda eleştirmenin) metinle olan ilişkisidir. Yorumcu-metin ilişkisine yönelik bu yoğunlaşma, hermenötik filozofları için başlangıç noktası ve meselenin bam telidir. Bu husus, -benim değerlendirmeme göre-konunun Platon'dan modern çağa kadar edebî araştırmalarda büyük oranda ihmal edilmiş olan yönünü teşkil etmektedir.Hermenötik terimi oldukça eski olup ilk kullanımı Hıristiyan teolojisine dair çalış-malarda söz konusu olmuştur. Bu çerçevede terim, yorumcunun dinî metni (kutsal kitabı) anlamaya çalışırken izlemesi gereken kaide ve ölçütleri ifade etmek üzere kullanıl-mıştır. Bu anlamıyla hermenötik, exegesis terimi ile ifade edilen "tefsir"den/yorumdan farklılık arz eder; zira exegesis terimi tefsirin/yorumun bizzat kendisine ve tatbikatına * Bu yazı önce Mecelletu Fusûl (I/III, 1981) dergisinde, daha sonra yazarın "İşkâliyyâtu'l-kırâa ve âliyyâtu 'tte'vîl, Dâru'l-Beydâ-Beyrut, 2005, ss.13-49" eserinde yayınlanmıştır. ** Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi 1 Bu özet yazının orijinalinde yer almamakla beraber, yazarın bu yazıyı ikinci kez yayımladığı "İşkâliyyât" adlı eserinin başında yer alan değerlendirmelerden ve yazının muhtevasından hareketle, çevirmen tarafından ilave edilmiştir
Öz: "Aksâmu'l-Kur'ân" terkibi, Kur'ân'da kullanılan yeminler anlamına gelmektedir. Kur'ân-ı Kerim'in birçok âyetinde değişik varlıklara yemin edildiği bilinmektedir. Gerek tefsir bilginleri gerekse bu konuya dair müstakil eser te'lif etmiş olan âlimler, bu yeminleri değişik yönleri ile ele almışlardır. Bu makalede, Kur'ân-ı Kerim'de sıklıkla kullanılmış olan yemin ifadelerinin (Aksâmu'l-Kur'ân) anlaşılması ve bu ifadelerin dilimize tercüme edilmesi esnasında hangi kaidelerin göz önüne alınması gerektiği üzerinde durulmuş, konunun tefsir literatürü üzerinden incelenmesinin yanı sıra, 89/Fecr, 1-14 âyetlerinin çevirisi örneğinde bir uygulama denemesi yapılmıştır.
ÖzBu makale, Kur'an'ın 7/el-Arāf:172-173 ayetlerinde insan türü henüz dünyaya gelmeden önce kendilerinden Allah'ı Rab olarak bileceklerine dair bir söz (mīs̱ āḳ) alındığına dair ifadelerin tefsir literatüründe nasıl işlenmiş olduğunu ele almaktadır. Söz konusu anlatımda geçen olay gelenekte elest bezmi olarak bilinmektedir. Allah'ın insanlardan söz alması hususu tefsir geleneğinde çeşitli şekillerde yorumlanmış ve bu olayla ilgili anlatımın temsîl mi yoksa gerçek mi olduğu konusunda ihtilaf yaşanmıştır. Hadisenin somut bir vakıa olarak gerçekleştiğini savunan görüşler genellikle rivayetlere dayanmaktadır. Karşıt görüşte olanlar ise ilgili ayetleri insan fıtratında Allah'ın varlığı ve birliği gibi hususlara iman etme yetisinin mevcut olduğuna dair bir anlatım olarak değerlendirmiş ve ilk görüş kabul edildiği takdirde ortaya çıkacak teorik problemlere vurgu yapmışlardır. Çalışma, literatürdeki tartışmaları tarafların argümanları ve kelamcıların yaklaşımlarıyla birlikte sunmakta ve sûfîlerin konuya ilişkin kendilerine özgü işârî yorumlarına yer vermektedir.Anahtar Kelimeler: Elest Bezmi, ḳālū-belā, mīs̱ āḳ, mîsâk, ruhlar alemi AbstractThe Primordial Covenant between God and Man (Bazm-i Alast) in the Tafsīr Literature According to the verse 7/el-Arāf:172-173 of the Qur'an, before human beings were created on earth, a covenant (mīthāq) had been made between God and human beings to the effect that they would recognize Allah as their Lord. This article surveys the ways in which this covenant was understood in the Tafsīr literature. The issue of Allah's making a covenant with human beings has been discussed widely in this literature, resulting in a controversy as to how to interpret it: did the whole event really take place as is described or is it only a figurative expression. Those who believe that it was a real event base their view on narratives. Those on the other side construe the verse figuratively as referring to the disposition in human nature to accept the existence and the oneness of God and reject the first view by pointing to theoretical problems in it. This study offers a survey of the arguments of both sides along with certain theological approaches to the issue and also presents briefly the sufi esoteric understanding of the verse.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.