Bu çalışma bilhassa Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamında kuşkusuz önemli bir yer tutan ''Karlsbad Hatıraları'' üzerinden, Türkiye ile Avusturya arasındaki tarihi ve sosyolojik ilişkilere dikkat çekmek maksadıyla kaleme alınmıştır. Prof. Dr. Afet İnan tarafından Türk Tarih Kurumunca 1931 yılında yayımlanan ve yetmiş bir sayfadan oluşan ''Mustafa Kemal Atatürk'ün Karlsbad Hatıraları'' adlı eser; Mustafa Kemal Atatürk'ün meslek ve fikir hayatı (1881-1918); Mustafa Kemal Atatürk'ün (1915-1916-1918) hatıra defterleri; Mustafa Kemal Atatürk'ün Karslbad'da ''Geçen Günlerim'' başlığı altındaki yazıları; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün meslek hayatına ait tarihlemeler (1881-1918); Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verilen nişan, madalya ve takdirnameler olmak üzere toplam beş bölümden müteşekkildir.
Kemalist felsefe, ilkesel olarak toplumda huzur, refah, barış ve güven iklimin tesis edilmesi noktasında önemli bir potansiyele sahiptir. Bu kapsamda Kemalizm benimsediği ilkeler nispetinde, etnik ve mezhepsel ayrımcılığa, toplumun bir kesiminin yok sayılarak sesinin kısılmasına, her türlü emperyal, tahakküm, asimilasyon ve tenkil politikalarına karşı korunaklı bir kale hükmündedir, çünkü Kemalizm homojen bir etnisite tarifinden ziyade kültürel bir birlikteliği tarif eder, çoğulculuğu temsil eder. Nitekim Kemalist düşünce, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin teminatı olarak kuşatıcı ve kapsayıcı bir paradigmayı temsil etmektedir. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı, bilhassa tenkit ile tahkir sınırlarına riayet, ifrat ve tefrit tuzağına düşmeden ve gereksiz övgü ve yergilerden de imtina etmek ve Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanmacı ve vizyoner kişiliği merkeze alınmak suretiyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi Kemalizm üzerinden yapılan tartışma ve istismarlarla alakalı olarak özgün bir değerlendirme gerçekleştirmektir. Bu çalışma, bir hermenötik bir nitel araştırmadır. Yapılan araştırmada kullanılan tüm doküman ve yayınlar, literatür tarama tekniği ile elde edilen ikincil veri kaynaklarıdır.
İntihal: Bu makale intihal.net yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir.Plagiarism: This article has been scanned by intihal.net. No plagiarism detected.
Research ArticleThe success of an army depends on the presence of advanced weapons and means of warfare, an effective command chain, a functional institutional structure, an established management climate, and a well-trained sense of obedience to meet the demands of the modern age as a whole. No matter how advanced the warfare, weapons, tools and equipment are, there will be no success without the devoted, well-trained, stout-hearted soldiers who will use those systems. Just like a football club that lacks the team spirit of the world's best stars on the field, the best coaches and professionals such as technical boards, material suppliers or the club doctor sitting on the bench, the most enthusiastic fans in the stands cannot provide a masterstroke. Even an army consisting of the most well-trained soldiers with the latest technology in warfare, weapons and vehicles cannot be successful if the spirit of companionship is not established, hearts are not united for a common ideal. The concept of the friendship of arms is a reflection of the spiritual atmosphere of an army, a harmonic instrument that makes an army real and gives it the strength it needs. The friendship of arms is a shared set of ideals, the law of brotherhood, the honor of men and of a nation that is matured, cooked and shaped in the flesh and bones in the hearts of its soldiers. Officers are the sworn guards of the honor and good name of the armies and nations they belong to. They are the veins and the backbone of their armies, which feed the brains and the hearts of the people. This study considers the principles regarding the administration and management of the Armed Forces, the management climate, the necessary qualifications of officers, the concepts of commander and leadership and the issues that need to be emphasized in the training of officers, the army and the notion of leadership through an axiological paradigm and normative criteria.
Bu çalışmada, "Dimitri Şostakoviç ve Türkiye" isimli eser tanıtılmaktadır. Söz konusu eser Doçent Doktor Ferah Tahirova tarafından kaleme alınmış ve 2010 yılında Pan Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır. Söz konusu eser, Mustafa Kemal Atatürk’ün sanat ve sanatçıya verdiği değerin anlaşılmasına katkı sunması bakımından bilhassa değerlidir. Bu kitap ayrıca, kitapta bahsi geçen aktörlerin önemi ve sanata verdikleri kıymetli katkılara ışık tutması noktası itibariyle de tarihi bir vesika hükmündedir. Bu yönüyle bu eser, Türkiye Cumhuriyeti’nin muasır medeniyet seviyesine ulaşma idealinin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’ün sanat ile alakalı olarak sahip olduğu vizyoner bakış açısı, basiret ve ferasete dair bir tutanak hükmünde olması ve tarihin bir dönemine şahitlik etmesi bakımından oldukça değerlidir. Bu sebeple bu kitap tanıtımı, söz konusu eserin bilinirliliğinin artırılarak daha fazla kişiyle buluşmasına katkı sunmak ve bu vesileyle bir dönemin büyük sanat ustalarına saygı duruşunda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.