Anadolu'da Selçuklu Devleti yaklaşık iki asır varlığını devam ettirmiştir. Bu zaman zarfında Anadolu; darüşşifa, medrese, camii gibi pek çok eserlerle donatılmıştır. Bu eserlerin çoğu miras olarak Anadolu coğrafyasında kalmış Osmanlılara ardından da günümüz Türkiye'sine intikal etmiştir. Salerno'daki tıp okulunun varlığı bilinmesine karşın hem tıp okulu hem de hastane hüviyetiyle Gevher Nesibe Darüşşifası 1206 yılından itibaren tarih sahnesindeki yerini almıştır. İşlek yollar üzerindeki konumu ve kendine has iç mimarisiyle Darüşşifa her devrin ilgi odağı olmayı başarmıştır. Akıl hastaları için kullanılan su ve ses akustiği de günümüz modern tıp yaklaşımlarına da rehberlik edebilecek boyuttadır. Dönemin tıp eğitimini ve tıbbi yaklaşımları anlamak açısından Gevher Nesibe Hatun Darüşşifası'nı incelemek önemlidir. Hem Anadolu Selçuklu tıp anlayışını kavramada hem de 13. yüzyıldan tüm insanlığa miras olarak kalan bu yapı hakkında bilgilerin gözden geçirilmesi adına bu çalışma, tarihe not düşme çabasıdır. Gevher Nesibe Darüşşifası gibi günümüze kadar gelebilmeyi başarabilmiş eserleri incelemede sanat tarihi, mimarlık tarihi ve tıp tarihi gibi alanların katkıları önem arz etmektedir.
Alexander Zoeros Pasha is a scientist who was trained in a military medical school in the Ottoman State. He rose to the rank of general and participated in many wars. Zoeros Pasha, who is also prominent with his scientist identity, went to meet with Pasteur and returned to the country after receiving education with him. He became a pioneer in rabies vaccine studies by establishing the first bacteriology room in the Ottoman Empire and eastern countries. They are a value with many awards and badges.
Diyabet olarak da bilinen Şeker Hastalığı antik çağlardan beri ilgi çekici olmuştur. Her dönem; etkileriyle ve bulgularıyla merak konusu olan bu hastalığı tanımaya zaman ayrılmıştır. Tedavisi için pek çok bitkisel kürler denenmiştir. Hemen hemen her medeniyetin bu hastalığın tariflenmesine bir katkısı olmuştur. Medeniyetlerin ortak bir ürünü haline gelen Şeker Hastalığının geleneksel ve halk hekimliği uygulamalarından başlayıp bilimsel olarak ilerleme sürecine kadar bütüncül yaklaşımla bakılması bundan sonraki yapılacak çalışmalara da anlam kazandıracaktır.
İbn Nefis XIII. yüzyılda yaşamış olan değerli bir bilim insanıdır. Sorgulayan ve araştıran kimliğiyle ön plana çıkan İbn Nefis özellikle tıp ilminde İkinci “İbn Sina” olarak da kabul görmüştür. İbn Nefis’in esas tanınırlığı ise pulmoner dolaşımla ilgili literatüre yapmış olduğu katkılardır. Harvey’den çok daha önce küçük kan dolaşımını keşfetmiştir. İbn Nefis uzun yıllar ders kitabı olarak okutulan pek çok eser de bırakmıştır. Bu eserlerden bir tanesi de El-Mucez adlı genel tıp eseridir. Bu esere Osmanlı zamanında pek çok şerhler yapılmış değeri korunmaya çalışılmıştır. Bununla ilgili olarak Kanuni Sultan Süleyman zamanında yaşamış olan Muslihiddin Mustafa b. Şaban es Sururi’de eseri ayrıntılı şekilde ele almış, Osmanlıca’ya kazandırmış ve üzerine şerhler düşmüştür. Bu çalışmada İbn Nefis’in El-Mucez adlı eserinin genel incelemesi yapılmıştır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.