The increase in human-induced activities on earth, changes in land use, unconscious and excessive consumption frenzy have increased the use of fossil fuels and caused global warming. This situation led to an increase in temperatures on the earth and changes in the global climate system. The change in the climate system has affected the increase in average temperatures as well as the extreme temperatures, causing many negative situations on natural and human systems. In this study, the 1970-2020 minimum and maximum temperatures of Ahlat, Erciş, Gevaş Muradiye, Özalp, Tatvan and Van meteorological stations located in the Van Lake Basin were examined by Mann-Kendall and Sen Slope Trend analysis method. According to the findings obtained as a result of the analysis, it is revealed that there is a significant/non-significant increase trend in the maximum and minimum temperature trends of all stations in the field. It is seen that this increase trend is experienced as significant increases in minimum temperatures in areas where urbanization is intense (in Van center and Erciş), and in the form of insignificant increases in areas where urbanization is not intense and do not have an urban texture (in Gevaş). This situation reveals that the temperature increases experienced in the field are related to the concept of "urban heat island" as well as the climate change experienced due to the increase in greenhouse gases.Yeryüzünde insan kaynaklı etkinliklerin artması, arazi kullanımındaki değişiklikler (Çarpık kentleşme, ormansızlaşma, tarım alanlarının yerleşime açılması vb.), bilinçsiz ve aşırı tüketim çılgınlığı, fosil yakıt kullanımını arttırarak küresel ısınmanın yaşanmasına neden olmuştur. Bu durum yeryüzündeki sıcaklıkların yükselmesine ve küresel iklim sisteminde değişikliklerin yaşanmasını sağlamıştır. İklim sisteminde yaşanan değişim ortalama sıcaklıklardaki artışı etkilediği gibi ekstrem sıcaklıkları da önemli ölçüde etkileyerek doğal ve beşerî sistemler üzerinde olumsuz birçok durumun yaşanmasına neden olmuştur. Bu çalışmada Van Gölü Havzası'nda bulunan Ahlat, Erciş, Gevaş Muradiye, Özalp, Tatvan ve Van meteoroloji istasyonlarının 1970-2020 minimum ve maksimum sıcaklıkları Mann-Kendall ve Sen Slope Trend analizi yöntemiyle incelenmiştir. Analiz sonucu elde edilen bulgulara göre sahadaki tüm istasyonların (Ahlat istasyonun minimum sıcaklıklarındaki azalma trendi dışında) maksimum ve minimum sıcaklık eğilimlerinde anlamlı/ anlamlı olmayan artış trendinin yaşandığı tespit edilmiştir. Yaşanan bu artış trendinin şehirleşmenin yoğun olduğu alanlarda (Van merkez ve Erciş'te) minimum sıcaklılardaki anlamlı artışlar şeklinde yaşandığı, şehirleşmenin yoğun olmadığı ve kentsel dokuya sahip olmayan alanlarda ise (Gevaş'ta) anlamlı olmayan artışlar şeklinde yaşandığı görülmektedir. Bu durum sahadaki yaşanan sıcaklık artışlarının sera gazlarının artışına bağlı olarak yaşanan iklim değişikliğinin yanında "kentsel ısı adası" kavramıyla da ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır.
Erozyon, yeryüzündeki verimli toprak katının birtakım fiziki coğrafya değişkenlerine ve bunların etkilerine bağlı olarak süpürülmesi durumuna denir. Toprak yüzeyindeki süpürülme durumu doğal nedenlere bağlı olarak gelişebildiği gibi antropojenik etkilere bağlı olarak da yaşanmaktadır. Bu çalışmada Çankırı merkez ilçesinin erozyon risk durumu coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama tabanında ağırlıklı çakıştırma yöntemiyle analiz edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda elde edilen bulgular, tablolar ve haritalar yardımıyla açıklanıp yorumlanmıştır. Elde edilen bulgulara göre, Çankırı merkez ilçesindeki toprakların büyük çoğunluğu orta (%70,1) ve yüksek (%22,9) erozyon sınıfında yer almaktadır. Özellikle araştırma sahasının yarı kurak iklim özelliğine sahip olması, erozyondan koruyucu örtü olan bitki örtüsünden yoksun, eğimli, çıplak ya da mevsimlik değişen örtü üzerinde gelişen yüzeylerin hâkim olmasına ve buna bağlı olarak bu alanlardaki toprakların erozyon riski bakımından yüksek riskler taşımasına neden olmuştur. Araştırma sahasındaki erozyon riskini en aza indirmek için sahanın fiziki coğrafyasına uygun reel ve sürdürebilir planlamaların yapılması gerekmektedir.
Çeşitli süreçlere bağlı olarak oluşup yeryüzünde yayılış gösteren iklim tiplerinin canlı yaşamı üzerinde önemli etkileri bulunmaktadır. Bu özelliği itibariyle yeryüzündeki iklim tipleri, çeşitli sınıandırmalara tabi tutularak incelenmiştir. Yapılan iklim sınıandırmalarında birtakım iklim analiz metotları ortaya konulmuştur. Bu çalışmada, Şanlıurfa ilinin iklim özellikleri belirlenirken Thornthwaite İklim Sınıandırma yöntemi kullanılmıştır. Yapılan sınıandırmada, nicel ve noktasal özelliğe meteorolojik sahip veriler, nitel ve alansal biçime dönüştürülmüştür. Ayrıca, çalışmanın metodolojisine ayrıntılı şekilde yer verilerek Şanlıurfa ilindeki istasyonların
Kuraklık, su bütçesinin belirli bir alanda ve zamanda negatif değerler göstermesi olarak tanımlanmaktadır. Karmaşık süreçlerle gelişmesi, sinsi ve yavaş süreçlerin ürünü olması, kuraklığın diğer afetlerden farkını ortaya koymaktadır. Yeryüzünde meydana gelen kuraklıklar, planlaması yapılamadığı takdirde çok boyutlu afet özelliği kazanarak canlı yaşamını tümüyle etkileyebilmektedir. Kuraklığın meteorolojik boyutuyla alakalı hazırlanan bu çalışmada, Şanlıurfa ilinin kuraklık özelliği ele alınmıştır. Kuraklık analizinde Standartlaştırılmış Yağış İndisi (SYİ) 12 aylık zaman serisi halinde analiz edilmiştir. SYİ yönteminde kullanılan tek meteorolojik değişkenin yağış olması nedeniyle Şanlıurfa ilindeki 5 istasyonun (Şanlıurfa merkez, Akçakale, Birecik, Ceylanpınar ve Siverek) 1975-2019 yılları arasındaki yağış verileri kullanılmıştır. Kuraklığın süresindeki ve sıklığındaki artışın daha iyi anlaşılması için analiz sonuçları iki dönem (1975-1997 ile 1997-2019) halinde incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre, Şanlıurfa merkez ile Siverek istasyonlarında kurak dönemlerin oranı nemli dönemlere oranla fazla iken; Akçakale, Birecik ve Ceylanpınar istasyonlarındaki nemli dönemlerin oranının kurak dönemlere oranla daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra kurak dönemlerin zamana bağlı gösterdiği gidişlere bakıldığında, sahadaki tüm istasyonlarda I. dönemdeki kuraklıkların şiddeti, sıklığı ve süresinin II. Dönemde önemli oranda artışlar gösterdiği tespit edilmiştir. Bu durum, kurak-yarı kurak iklim özelliğine sahip araştırma sahasının kuraklığa karşı hassasiyetini ve etkilenebilirliğini ortaya koymaktadır.
Yeryüzünde doğal değişkenlere bağlı olarak gelişen arazi örtüsü, insan-doğa etkileşimi sonucunda farklı ihtiyaçlar dahilinde kullanılmaktadır. Bu arazi kullanımı sürecinde yaşanan en önemli problemlerden biri de yanlış arazi kullanımıdır. Bu çalışmada Şanlıurfa ilinin merkez ilçelerindeki (Karaköprü, Haliliye ve Eyyübiye'deki) arazi kullanımının zamana bağlı alansal değişikliği ile arazi kullanım sınıflarının (CORINE) arazi kullanım kabiliyeti (AKK) üzerindeki dağılışı Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanında incelenmiştir. Araştırmada kullanılan veriler Avrupa Çevre Ajansı'nın yayınladığı CORINE (Coordination of Information on the Environment -Çevresel Bilginin Koordinasyonu) arazi kullanım verileri ile sayısal toprak haritalarındaki arazi kullanım kabiliyeti (AKK) verisidir. Çalışmada Şanlıurfa merkez ilçelerindeki arazi kullanımın zamansal değişikliği ile yanlış arazi kullanım alanlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilen bulgulara göre sahada en fazla alana sahip arazi kullanım sınıfı çayır ve mera alanları ile sulu tarım alanlarıdır. En az alana sahip arazi sınıfları ise ormanlık alanlar ve su kütleleridir. Sahada zaman içerisinde alanı sürekli genişleyen arazi sınıfları; sulu tarım alanları, yerleşim alanları, orman alanları ve su kütleleridir. Alanı daralan arazi kullanım sınıfları arasında ise çayır ve mera alanları ile kuru tarım alanları yer almaktadır. Araştırma sahsındaki arazi gözlemleri ile CBS tabanında yapılan incelemeler sonucunda yerleşim alanlarının yanlış arazi kullanımı yönünde genişlediği ortaya çıkmıştır. Araştırma sahasındaki şehirsel gelişimin kuzeydeki Karaköprü'de (II.Sınıf toprak işlemeli tarıma elverişli arazi üzerinde) bulunan meyve bahçeleri (incir, üzüm ve fıstık bahçeleri) üzerinde; güney/güneydoğu yönündeki Haliliye ve Eyyübiye ilçelerinde ise (I. ve II. Sınıf toprak işlemeli tarıma elverişli arazi üzerinde bulunan) sulu tarım alanları üzerinde gelişmesi arazi degradasyonu sürecinin insan kaynaklı etkilerle hızlanmasını ve artmasını tetiklemektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.