Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği'nin en eski kurumlarından biri olarak birçok görevi yürütmektedir. Bu görevlerden biri de, Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu Komiseri aracılığıyla genişleme sürecini yönetmektir. Ancak, bu süreçte Avrupa Komisyonu Başkanlarının rolü ihmal edilmiştir. Türkiye de bir aday ülke olarak Avrupa Komisyonu ve Avrupa Komisyonu Başkanları ile yakın bir ilişki kurmaktadır. Bu çerçevede çalışmada José Manuel Durão Barroso ve Jean-Claude Juncker'in Avrupa Komisyon Başkanları olduğu 2005-2017 dönemi ve söz konusu başkanların Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine dair söylemleri kronolojik olarak incelenmiştir. Çalışmada öncelikle Avrupa Komisyonu ile ilgili kısa bir değerlendirme yapılmıştır. Sonraki bölümde Barroso ve Juncker dönemlerindeki söylemler ele alınmıştır. Sonuç olarak, iki Komisyon Başkanı'nın söylemleri arasında belirgin farklılıklar olduğu görülmüştür. Barroso döneminde ılımlı eleştirel söylemler daha fazla olurken, Juncker döneminde ise sert eleştirel söylemler daha fazla olmuştur.
Avrupa Birliği genişleme stratejisi kapsamında Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan raporlar aracılığıyla adaylık süreci devam eden devletlerin Avrupa Birliği müktesebatına uyumunu izlemekte ve ilerleme durumunu her yıl düzenli olarak raporlamaktadır. Bu strateji hem Avrupa Birliği tarafından raporlanan devletin gelişimini görmek hem de ilgili devletin adaylık sürecinde izleyeceği yol haritasını bilmek adına önemlidir. Türkiye 1998 yılından günümüze düzenli olarak ilerleme kayıtları tutulan bir devlettir. Günümüzde 33 müzakere başlığı üzerinden Türkiye'nin ilerlemesi Avrupa Birliği nezdinde düzenli takip edilmektedir. Bu çerçevede tüketici ve sağlığın korunması 28 sayılı müzakere başlığı olup, sağlık alanındaki ilerlemeler bu başlık altında değerlendirilmektedir. Bu çalışmada, sağlık alanında 1998'den bugüne önemli bir gelişim gösteren Türkiye'nin sağlığın korunmasına ilişkin ortaya koyduğu ilerleme ve Avrupa Birliği müktesebatına uyum performansı Avrupa Komisyonu ilerleme raporları referans alınarak incelenmektedir. Çalışmanın amacı, Türkiye'nin sağlık dönüşümünde Avrupa Birliği'nin etkisini görmek ve Avrupa Komisyonu ilerleme raporları üzerinden bu dönüşümü izlemektir. Çalışmada Türkiye'nin sağlık sistemini Avrupa Birliği müktesebatına uyumlaştırma konusunda önemli bir başarı sağladığı görülmüştür. Sağlığın korunması konusunda Avrupa Birliği Türkiye ilerleme raporlarının incelendiği bu çalışmada Türkiye tarafından ortaya konan istikrar, 1998 yılından günümüze Türkiye'nin üye olma iradesini yansıtmaktadır. Ayrıca bu irade, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki yapısal ilişkiyi görmek adına da önemli bir göstergedir.
Avrupa Birliği üye devletlerin sağlık sistemleri incelendiğinde ekonomik politikaların çoğunlukla Birlik düzeyine taşınırken, sağlık politikalarının genelde ulusal düzeyde kaldığı görülmektedir. Bundan dolayıdır ki, COVID-19 pandemi sürecinde üye devletler arasında dayanışmanın yetersiz olması, Birlik"in koordinasyon açısından eksiklikler yaşamasına ve süreci yönetmekte geç kalmasına neden olmuştur. Tüm dünyayı etkisi altına alan mevcut pandemi süreci ile pandemik yönetişimin nasıl olması gerektiği hakkında üye devletlerin önemli deneyimler kazandığı muhakkaktır. Ancak Avrupa Birliği ve üye devletlerin salgına hazırlıksız yakalandığı ve hatta ilk zamanlar kayıtsız kaldığını söylemek de mümkündür. Bu çalışmada, 2019 yılının son aylarında Çin"de başlayıp bugün tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin Avrupa Birliği ve üye devletler tarafından nasıl yönetildiğinin, sürecin sağlık politika alanına nasıl tesir ettiğinin ve ilgili kurumların krize yanıt verme kapasitesinin ne düzeyde olduğunun görülmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Avrupa Birliği"nin geçmiş pandemi deneyimleri ile güncel süreç incelenmeye çalışılmış ve gelecek kurgusuna projeksiyon tutulmuştur. COVID-19 pandemisi ile sınırlanan çalışmada, Avrupa Birliği"nin pandeminin ilk zamanlarındaki kayıtsızlığından kısa sürede uzaklaşarak konunun ciddiyetini tüm unsurlarıyla hisseden bir seviyeye geldiği ve üye devletler ile süreci daha kolektif yürütmeye çalıştığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca sağlık alanında Avrupa Birliği"ne tanınan yetkinin ileriki dönemlerde artacağı ve yasama faaliyetine konu edileceği düşünülmektedir.
The European Commission, each year, prepares reports that screen the progress made by the candidate countries of the European Union (EU). EU Turkey reports are considered to have a positive influence on Turkey’s COVID-19 pandemic process management. Therefore, this study aims to find out whether the EU Turkey reports have an impact on Turkey’s COVID-19 pandemic administration. Through analysing the EU Turkey reports published in 2020 and 2021, this study also tries to establish an association between Turkey’s COVID-19 pandemic management and the reports published in previous years. In this context, the thematic distribution of the content of Covid-19 in the EU 2020 and 2021 Turkey reports in the light of the progress related to epidemics and infectious diseases in Turkey and within the framework of this distribution, answers to the questions of how Turkey’s Covid-19 management is were sought. The main finding of the study is that Turkey has improved its capacity to fight epidemics and is thus prepared for the Covid-19 pandemic process, with the influence of the guidance in previous reports.
The basic metal industry is one of the most economically important business lines in the manufacturing industry. According to the Social Security Institution (SSI) 2020 data, the basic metal industry in Turkiye is represented by 16 sub-businesses lines. In this study, it is aimed to evaluate the risk levels of the sub-business lines of the basic metal industry class, which is included in the SSI economic activity classification. Occupational Health and Safety data included in the 2020 SSI statistics were used to determine risk levels. The number of employees who have an occupational disease, the number of deaths as a result of work accidents, the period of temporary incapacity for work (inpatient), the period of temporary incapacity for work (outpatient), and the number of employees who have had a work accident are the criteria selected from these data. In the evaluation made according to these criteria, Multi-Criteria Decision Making methods were used. Criteria Importance Through Intercriteria Correlation (CRITIC) and Evaluation Based on Distance from Average Solution (EDAS) methods were used to determine and classify the importance levels of the criteria determined for 16 sectors. As a result of the analysis, it has been determined that the most risky sector among the main metal industry sub-business lines is the “Manufacture of basic iron and steel products and ferrous alloys” and the most important criterion is the number of insured persons with occupational diseases.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.