2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı, yoğun bir nüfusun ülkesinden zorunlu olarak ayrılmasına neden olmuştur. 2011-2015 yılları arasında Suriye sınırında uygulanan açık kapı politikası sonucu Türkiye' de, milyonlarla ifade edilen göçmen nüfus yaşamaya ve bu süreçte kentlerde büyük oranda kendiliğinden gelişen göçmen yerleşimleri oluşmaya başlamıştır. Bu çalışmanın iki temel amacı bulunmaktadır: (1) Ankara ilindeki Suriyeli göçmen nüfusun dağılımını ortaya koymak ve (2) bu dağılıma göre en yoğun göçmen yerleşim yeri olan Önder, Ulubey ve Alemdağ mahallelerinin derinlemesine bir incelemesini yapmaktır. Araştırma, çoğunlukla batı yazınında tartışılan "Getto" ve "Kentsel Adacık" kavramlarını karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Bu kavramların içeriği, kuramsal çerçeveyi şekillendiren bir çıkış noktası oluşturmaktadır. Araştırma yöntemi; nicel ve nitel verilerden bir arada yararlanan karma araştırma desenidir. Bu araştırma üç mekânsal ölçek içermektedir: İl (Ankara), İlçe (Altındağ) ve Mahalle (Önder, Ulubey ve Alemdağ). İl ve ilçe ölçeğinde nicel veri setlerinden yararlanılarak nüfusun mekânsal dağılımı ve benzeşmezlik endeksi hesaplamaları yapılmıştır. Mahalleler ölçeğinde ise gözlem, anket ve derinlemesine görüşmelerden yararlanılarak "Kentsel Adacık" kavramı örnek incelemesi üzerinden tartışılmıştır. Ankara ili ve Altındağ ilçesinde Suriyeli göçmenlerin mekânsal dağılımının orta ve yüksek derecedeki ayrışmanın sınırında olduğu görülmüştür. Etnik kentsel adacığın; oluşumunda, zorunluluk ve gönüllülüğün üst üste bindiği, işgücünde Siteler bölgesi ile doğrudan bağlantılı olduğu, kısmen kendi yerel ekonomisini oluşturduğu, tamamen dışlayıcı olmayan bir yapıya sahip olduğu tespit edilmiştir. Kentsel adacığın, içerisinde yaşayan göçmen nüfusa hem olumlu hem olumsuz etkileri olduğu görülmüştür.
Following the publication of ‘European Spatial Development Perspective’ in 1999, a large number of theoretical and empirical studies have been carried out on polycentric spatial development especially in European settlements. The relationship between polycentricity and economic competitiveness, environmental sustainability and social cohesion are some of the main concerns of these studies. This study aims to clarify ‘the meaning of polycentricity’ in the case of Turkey, as a developing country and analyse the relationship between polycentric spatial development and economic competitiveness, environmental sustainability and social cohesion. After calculation of morphological polycentricity of the regions at NUTS-5 level, the propositions on the positive effects of polycentric spatial development on economic competitiveness, environmental sustainability and social cohesion is tested by using Pearson correlation and OLS regression models. The results of the empirical study are mixed for these three subjects. Polycentric spatial development has not positive effects on economic competitiveness and social cohesion in Turkey case. Conversely, a positive effect exists in terms of environmental sustainability. It can be said, that to reach those policy aims highlighted by European Spatial Development Perspective, could not be realised by only taken into account polycentric spatial development in Turkey case.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.