Background: The purpose of this study is to evaluate the effectiveness of a mindfulness-based stress reduction program applied to a sample of Turkish nursing students. Method: The study was designed as a randomized controlled trial. Program sessions of 90 to 95 minutes were given twice per week for 12 weeks. Data were collected using the Nursing Education Stress Scale, the Mindfulness Scale, and the Stress Management Styles Scale. Results: A statistically significant difference was found in the mean posttest and mean follow-up scores obtained by the control group and the experimental group on the Nursing Education Stress Scale and its subdimensions. On the Mindfulness Scale, a statistically significant difference was found between the mean pretest and posttest scores obtained by the experiment and control groups. Conclusion: The results derived from this study suggest that the mindfulness-based stress reduction program is effective in reducing the stress experienced by students during nursing education, increasing their mindfulness, strengthening their coping mechanisms for stress, increasing their use of self-confident and optimistic approaches, and decreasing their use of the helpless approach. [ J Nurs Educ. 2019;58(5):273–280.]
The current study was conducted to detect the incidence of falls among individuals in nursing homes, as well as the impact of pain and sleep quality on falls. The sample for this cross-sectional study comprised 291 older adults. Pain was assessed using the Geriatric Pain Measure and insomnia was assessed using the Insomnia Severity Index. Incidence of falls within the past 1 year was 40.9%. Risk factors for falling were determined using logistic regression analysis. Based on the analysis, being single (odds ratio [OR] = 2.502, 95% confidence interval [CI] [1.155, 6.195]) and experiencing pain (OR = 2.841, 95% CI [1.195-6.754]) were risk factors for falling. In the current study, falling was seen as a common problem among older adults. Pain in particular should be addressed when planning the prevention of falls in nursing homes. [Res Gerontol Nurs. 2018; 11(5):257-264.].
This study aimed to determine the epistemological beliefs and problem solving skills of nursing and midwifery students. Materials and Methods: The sampling of the study was made up of a total of 333 nursing and students. The data of the study were collected using personal information form, Epistemological Beliefs Scale and Problem Solving Inventory. Results: According to Epistemological Beliefs Scale, it was determined that the beliefs of the students that learning depends on making an effort was at a low level. It was also found that the problem solving skills of the students was at a medium level. A weak negative relationship was determined between total Epistemological Beliefs Scale and total Problem Solving Inventory. Conclusions: The study determined that there was a relationship between critical thinking trends and learning styles. Therefore, gaining critical thinking skills and trends should be among the goals of contemporary education programs, and thinking skills should be at the heart of the learning process. Amaç: Bu çalışmada hemşirelik ve ebelik öğrencilerinin epistemolojik inançları ve problem çözme becerilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini 333 hemşirelik ve ebelik öğrencisi oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında, tanıtıcı bilgi formu, Epistemolojik İnanç Ölçeği ve Problem Çözme Envanteri ile toplanmıştır. Bulgular: Epistemolojik İnanç Ölçeğine göre öğrencilerin öğrenmenin çabaya bağlı olduğuna dair inançlarının düşük, öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğuna dair inançlarının yüksek ve Tek doğrunun var olduğuna dair inanlarının ise orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin problem çözme becerilerinin de orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Toplam Epistemolojik İnanç Ölçeği ile toplam Problem Çözme Envanteri arasında negatif zayıf bir ilişki olduğu saptanmıştır. Sonuç: Araştırmanın ortaya koyduğu sonuçlara göre, öğrencilerin epistemolojik inançları ile problem çözme becerileri arasında zayıf bir ilişki belirlenmiştir. Eğitimcilerin ders içeriklerinin öğrencilerin problem çözme becerilerini arttırmaya yönelik düzenlemesi önerilmektedir.
This study evaluates the amount and causes of unmet nursing care needs at a university hospital. Materials and Methods: This descriptive study was conducted between March and December 2017 with 94 university hospital nurses who participated voluntarily. Data were collected using a questionnaire form and the "Unmet Nursing Care Needs Scale", which was created in accordance with the literature by the researchers. Results: The unmet nursing care needs were getting up or walking patients three times a day or as needed (41%), participating in multidisciplinary care conferences (41%), providing patient/patient relatives with emotional support (40%) and reviewing the dosage, taking time and side effects of the drugs the patient will use with the patient (33%). There was a significant relationship between having information about the unit and the concept of unmet nursing care needs, and perceiving the adequacy of number of nurses and the causes of unmet nursing care needs. Conclusion: Unmet nursing care needs affect the quality of nursing care and risk the safety of patients. This concept should be studied carefully by future studies, and proper protocols should be enhanced accordingly. Amaç: Çalışmanın amacı, bir üniversite hastanesinde karşılanmayan hemşirelik bakım gereksinimi miktarı ve nedenlerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı nitelikteki çalışma, Mart-Aralık 2017 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde çalışan ve çalışmaya katılmayı gönüllük esasına dayalı olarak kabul eden 94 hemşire ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda oluşturulan anket formu ve Karşılanmayan Hemşirelik Bakım Gereksinimi Ölçeği ile toplanmıştır. Bulgular: Sıklıkla karşılanmayan hemşirelik bakımlarının, hastayı günde üç kez veya gerektiği kadar ayağa kaldırma/dolaştırma (%41), düzenlenen disiplinler arası bakım konferanslarına katılma (%41), hastaya ve/veya hasta yakınlarına duygusal destek verilmesi (%40) ve taburcu olan hastanın kullanacağı ilaçların dozu, alınma zamanı ve yan etkilerinin hasta ile birlikte gözden geçirilmesi (%33) olduğu görülmektedir. Çalışılan birim ve karşılanmayan hemşirelik bakım gereksinimi kavramı hakkında bilgi sahibi olma durumu ile karşılanmayan hemşirelik bakım gereksinimleri arasında; hemşire sayısı yeterliliğini algılama ile karşılanmayan hemşirelik bakım hizmetlerinin nedenleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Sonuç: Karşılanmayan hemşirelik bakımı, hemşirelik bakımının kalitesini olumsuz etkilemekte ve hasta güvenliğini riske sokmaktadır. Kavramın yapılacak çalışmalarla yakından ele alınması ve bu doğrultuda uygun protokollerin geliştirilmesi önerilmektedir.
Amaç: Bu çalışma Düzce ili 112 acil yardım istasyonu çalışanlarında işe bağlı gerginliğin, anksiyete ve depreyon riski ile ilişkisinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Kesitsel tipteki çalışma, Düzce ili 112 acil yardım istasyonlarında çalışan 123 kişide yapılmıştır. Veri, katılımcıların demografik özelliklerini ve işle ilgili düşüncelerini içeren anket, işe bağlı gerginlik ölçeği ve hastane anksiyete ve depresyon ölçeği ile toplanmıştır. Verinin istatistik değerlendirilmesinde, sayı, yüzde, ikili lojistik regresyon analizleri kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların %61’i erkek, %63.4’ü evli, %50.4’ü acil tıp teknisyeni, %40.7’si 49-64 saat çalışmakta ve yaş ortalamaları 30.7 ± 9.0’dur. Çalışanların %17.1’inde anksiyete, %19.5’inde depresyon riski saptanmıştır. Hastane anksiyete ve depresyon ölçeğine göre anksiyete ve depresyon riski saptananların işe bağlı gerginlik ölçeği puan ortalamaları, risk saptanmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p< 0.05). İBGÖ puanının yüksek olması depresyon riskini 1.1 kat (OR= 1.10, GA 1.02-1.19), paramedik olmak depresyon riskini 9 kat (OR=9.05, GA 1.34 – 60.82) ve ATT olmak ise depresyon riskini 8.4 kat (OR=8.46 GA 1.60 – 44.56) artırmaktadır. İBGÖ puanının yüksek olmasının 1.1 kat (OR= 1.12, GA 1.02-1.22) ve tükenmişlik yaşama durumunun da 6.5 kat (OR=6.53, GA 1.76-23.88) anksiyete riskini artırdığı saptanmıştır. Sonuç: 112 acil yardım istasyonu çalışanlarında anksiyete ve depresyon riski yüksektir. 112 acil yardım istasyonu çalışanlarına yönelik hizmet içi eğitim programlarında, işe bağlı gerginlik, anksiyete ve depresyon düzeylerinin değerlendirilmesine ve risklerin azaltılmasına yönelik müdahalelere gereksinim duyulmaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.