Başta insan sağlığı olmak üzere sosyal ve ekonomik süreçleri, kişilerarası ilişkileri ve eğitim alanını etkileyen COVID-19 salgını ile ortaya çıkan gereksinimler ve zorluklar, özellikle akademisyenleri ve öğrencileri de derinden etkilemiştir. 1029 öğrencinin katıldığı bu genel tarama modeline dayalı betimsel çalışmanın amacı, Türkiye'deki üniversitelerde örgün öğrenim gören sosyal hizmet öğrencilerinin salgın sürecinde COVID-19 salgını ve uzaktan eğitime ilişkin tutumları ile psikolojik sağlamlıklarının araştırılmasıdır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Sosyodemografik Bilgi Formu, COVID-19 Salgınının Uzaktan Eğitime Etkisi Anketi ve Psikolojik Sağlamlık Tutum ve Beceri Ölçeği kullanılmıştır. Veri analizinde t testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) testi ve parametrik olmayan testler kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; katılımcıların psikolojik sağlamlıkları, ortalamanın üzerinde bulunmuş olsa da salgın nedeniyle ev ortamında uzaktan eğitime katılan öğrencilerin kaygı, stres, uyku ve yeme bozukluğu, düzensizlik ve kontrolsüzlük, dijital ortamlarda aşırı vakit geçirme, aile içi sorunlar gibi olumsuzluklar yaşadığı görülmüştür. Uzaktan eğitimde internet erişiminin, tablet ve bilgisayar gibi teknolojik araçların olmayışının öğrencilerin derse katılımlarını olumsuz etkilediği; üniversitelerinin ve öğretim elemanlarının yapmış olduğu bilgilendirmelerin yeterli ve anlaşılır olmadığı; teorik ve uygulama derslerinin zorlaştığı, katılımcıların ileriki dönemlerde yüz yüze eğitim almak istedikleri saptanmıştır. Araştırma bulguları doğrultusunda sosyal hizmet bölümlerinin uzaktan eğitim çalıştayı düzenleyerek özellikle uzaktan eğitim süreçleri ve uygulama dersi için ortak dijital paylaşım platformu kurmaları, zengin içerikli ve interaktif katılımlı etkinlikler düzenlemeleri ise öne çıkan bazı öneriler arasında yer almaktadır.
COVID-19 salgını birey, aile, grup, topluluk ve toplumların hayatlarını alt üst ederken sosyal hizmetin de dahil olduğu tıp, hemşirelik, psikoloji, psikolojik danışmanlık gibi yardım mesleklerine olumsuz etki yapmıştır. Salgın dönemlerinin geleneksel yöntemlerinden biri olan karantina uygulama temelli bir meslek ve disiplin olan sosyal hizmette yüz yüze irtibatı sınırlamıştır. Sınırlı temasın olduğu bu dönemde insan hakları ve sosyal adalet ilkelerine dayanan sosyal hizmet uygulamasının gerçekleştirilmesi zorlaşmıştır. Bilgi, beceri ve değer temelinde uygulama yapan sosyal hizmet uzmanları COVID-19'un etkilerini azaltma noktasında mikro, mezo ve makro boyutlarda faaliyetlerini gerçekleştirmektedir. Salgının etkileri karşısında sosyal hizmetin gerçekleştirilmesine ilişkin zorluklar ile sosyal hizmet uzmanları açısından ortaya çıkan yeni rol ve sorumlulukların tartışıldığı bu çalışmanın amacı farklı uygulama alanlarında karşılaşılan zorlukların görünür kılınmasıdır. Salgın gibi biyolojik afetlerde yardım mesleklerinin öneminin daha da anlaşıldığı bu dönemde uygulamaların daha yenilikçi hale gelmesi ve salgının yıkıcı etkileri karşısında sosyal hizmet uzmanlarının teşvik, önleme ve duyarlılık açısından rol ve sorumluluklarının olması gerekmektedir. Bu yolla COVID döneminde sosyal hizmet uzmanlarının uygulama alanlarında mevcut rol ve sorumlulukları genişletilmektedir.
Manevi iyi oluş; belirli bir dine, manevi uygulamaya veya ideolojiye değil; insanın anlam, amaç ve kendisinden daha büyük bir şeyle bağlantı kurma ihtiyacına atıfta bulunan bir kavramdır. Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan çalışmalarda daha çok öğrencilerin psikolojik sağlamlıkları, yaşam doyumları, psikolojik esneklik ve iyi oluşları ile akademik başarıları incelenmektedir. Üniversite öğrencilerinin manevi iyi oluşları ile psikolojik esneklikleri arasındaki ilişkiyi inceleyen çok az çalışma bulunmaktadır. Dolayısıyla bu araştırmanın amacı; sosyal hizmet, ilahiyat, rehberlik ve psikolojik danışmanlık programlarında öğrenim gören üniversite öğrencilerinin manevi iyi oluşlarının açıklanmasında psikolojik esneklik ve çeşitli demografik değişkenlerin rolünün incelenmesidir. Araştırma nicel araştırma yöntemine dayalı olarak ilişkisel tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini bir devlet üniversitesinin sosyal hizmet, ilahiyat, rehberlik ve psikolojik danışmanlık lisans programlarında öğrenim gören ve tesadüfi olarak belirlenen 382 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Manevi İyi Oluş Ölçeği, Psikolojik Esneklik Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler ANOVA testi, t-testi ve çoklu regresyon analizi kullanılarak incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda; katılımcıların manevi iyi oluş düzeyleri ile psikolojik esneklik düzeyleri arasında düşük düzeyde, olumlu yönde ve anlamlı bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir. Cinsiyet, sınıf düzeyi ve ailesinin ekonomik durumu farklı olan gruplar arasında manevi iyi oluş açısından anlamlı farklılık yokken; katılımcıların yaşı, bölümü, akademik ortalaması, ailenin yerleşim yeri, dini inancı uygulama sıklığı, din ve maneviyat durumu ve yaşamda önceliği gibi değişkenlerle manevi iyi oluş düzeyi arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Bu bulgular, manevi iyi oluşun bazı önemli belirleyicilerinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunabilir. Araştırma bulguları, üniversite öğrencilerinin sağlıklı bir yaşam tarzı ve psikososyal gelişimlerini sürdürmelerinde manevi iyi oluşun önemli bir belirleyici olduğunu doğrulamaktadır.
Profesyonel yardım mesleklerinde pozitif yönelim son dönemlerde artış eğilimi göstermektedir. Psikoloji, psikoterapi ve psikiyatri gibi alanlarda bu pozitif yönelimleri görmek mümkün olmaktadır. Pozitif psikoloji, pozitif psikoterapi ve pozitif psikiyatri ekollerinin de bireylerin semptomları yerine güçlü yanlarına, zayıflıkları yerine erdemlerine, eksiklikleri yerine becerilerine ve kaynaklarına odaklanıyor olması bu yönelimin en bariz örnekleri arasındadır. İnsan beyninin pozitiften ziyade negatife daha fazla dikkat ediyor ve daha güçlü tepki gösteriyor olması pozitif yönelimin önemini ortaya koymaktadır. Yaşamdaki zorluklarla mücadele etmede güçlü içsel kaynaklara ihtiyaç duyarız ve böylece psikolojik sağlamlığımızı geliştirebiliriz. Aynı şekilde hastalık yerine sağlık, stres yerine yeterlilik, çatışma yerine iş birliği, karamsarlık yerine umut daha iyidir. Bu bağlamda sosyal hizmette de bu pozitif odağı görmek mümkündür. Uluslararası tanımında insanın güçlendirilmesini ve özgürleştirilmesini temel alan sosyal hizmet, insan doğasına pozitif bakmaktadır. Buradan hareketle bu makalenin amacı sosyal hizmet müdahale alanı için pozitif yönelimli bir kavramsallaştırma sunarak Pozitif Sosyal Hizmet adıyla yeni bir modele zemin hazırlamaktır
Giderek artan dijitalleşme, sosyal hizmetin birçok alanında bilgi ve iletişim teknolojisinin (BİT) odak noktası haline gelmesine neden olmuştur. Sosyal hizmet uzmanları, dezavantajlı bireylerin gereksinimlerine uygun olarak en etkili dijital araçları kullanmaya karar verebilir. Bu çalışma, sosyal medyanın bilgi, beceri ve değer temeline sahip sosyal hizmet alanına etkisini tartışmakta ve alanda kullanımı konusunda ne aşamada olduğumuzu ortaya koymaktadır. Ek olarak, sosyal hizmet mesleği, eğitimi, etiği ve uygulaması özelinde sosyal medyanın olumlu katkılarının yanı sıra risklerine ilişkin de eleştirel bir bakış sunulmaktadır. Bu çalışma ile sosyal hizmet alanındaki öğrencilerin ve uygulayıcıların dijital ve sosyal medya okuryazarlıklarının gelişiminin desteklenmesi hedeflenmektedir. Çalışmalar, sosyal hizmet uygulamalarında dijital araç kullanımı açısından geçiş sürecinde olduğumuzu ve geleneksel yöntemlerin devam ettiğini göstermektedir. Bu geçiş sürecinde sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçı etiği ve sosyal adalet başta olmak üzere mesleğin temel ilkelerini olumsuz etkileyecek riskler karşısında yüksek farkındalığa sahip olmaları tavsiye edilmektedir. Bu riskler ayrıca sosyal hizmet eğitimi müfredatlarında da yer verilerek öğrencilerin dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesi önerilmektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.