Outbreaks are events that directly affect the individual and society, and where health services are at the center. The infectious diseases that humanity has faced since its creation have caused serious effects on the vital flows of individuals and societies. We are experiencing the COVID-19 epidemic and its effects, which started as of the end of 2019 and negatively affected life all over the world. Measures are taken by means of protection and control methods for the epidemic on the basis of the protective memory and scientific evidence created by the epidemic diseases seen throughout the ages. However as a result of the multidimensional effects of the epidemic, it becomes necessary for the health sector to cooperate both within its own structure and with other sectors. Home care activity plans to be implemented should have dynamic characteristics covering the general population. The role and importance of implementing home care with qualified strategies, which has been up-to-date from the beginning and shaped according to needs, has become more evident during the pandemic period.

Background The Turkish healthcare system has seen broad population-based improvements in expanded health insurance coverage and access to healthcare services. Hospital performance in this national system is understudied. We aimed to identify trends in hospital performance over time following implementation of the Health Transformation Program and describe how regional outcomes correlate with regional vital statistics. Methods We conducted a retrospective cohort study of 674 public hospitals in Turkey using baseline data from 2013 and follow-up data from 2014-15 collected by the Turkish Statistical Institution (TSI) and the Public Hospital Agency (PHA). We report demographic and socioeconomic data across 12 geographic regions and analyze 29 hospital-level performance measures across four domains: (1) health services; (2) administrative services; (3) financial services; and (4) quality measures. We examine temporal variation, and study correlation between performance measures and regional vital statistics. We fit mixed-effects linear regression models to estimate linear trend over time accounting for within-hospital residual correlation. We prepared our manuscript in accordance with guidelines set by the STROBE statement for cohort studies. Results During the three years of study period, 21 of 29 measures improved, and 8 measures worsened. All but 3 measures demonstrated significant differences across regions of the country. Several measures, including inpatient efficiency, patient satisfaction, and audit score, are associated with regional infant mortality and life expectancy. Conclusions Evidence for temporal improvement in hospital-level performance may suggest some positive changes within the Turkish national healthcare system. Correlation of some measures with regional level health outcomes suggests a quality measurement strategy to monitor performance changes in the future. Although hospital-level functions have improved performance, the results of our study may help achieve further improvement for the health of the country’s citizens.

Kanıta dayalı tıp uygulamaları, endoskopik ultrasonografinin (EUS) pankreas kitlelerinin klinik değerlendirmesinde büyük bir etkisi olduğunu ortaya koymaktadır. EUS, transabdominal ultrason (US), bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MR) ile elde edilenin çok ötesinde kabul edilen kalitede pankreasın yüksek çözünürlüklü görüntülerini sağlayabilmektedir. Bu sayede benign pankreas lezyonlarının ayrımı daha net biçimde ortaya konabilir, yaklaşık %10 hastanın operasyonsuz medikal tedavisi ile birçok yönden (hasta boyutu, hastane yönetimi, mali kaynak yönetimi vb.) fayda sağlanabilir. Gereç ve Yöntemler: Literatür taraması sonrası Sosyal Güvenlik Kurumu Medula veri tabanından 2015-2019 yılları arasındaki Whipple ameliyat sayıları sektörel bazda elde edilerek incelenmiştir. Örneklem en çok EUS işlemi yapılan iki hastane verisi üzerinden basit dağıtım yöntemi ile 2019 yılı Whipple ve EUS işlemlerinin hastanelere maliyeti hesaplanmıştır. Bulgular: Literatüre göre, %10 hastaya benign olmasına rağmen malign olduğu düşünülerek Whipple operasyonu uygulanmaktadır. EUS ile benign karakterde lezyonların daha net olarak tanımlanabileceği, bu sayede operasyon olmaksızın medikal takip ve tedavi yapılabileceği saptanmıştır. 2015-2019 yılı verilerine göre, Whipple operasyon sayılarında %10 azalma olması halinde, 5 yıl içinde 848 hastaya benign nedenlerle Whipple operasyonu yapıldığı düşünülmektedir. Sonuç: Benign nedenlerle yapılan Whipple operasyonları geri ödeme kuruluşları açısından kaynak israfına neden olurken, tekrar başvuru oranlarının artmasına, hasta ve sağlık çalışanları açısından iş gücü kaybına ve hasta açısından komplikasyonlara ve hastanın yaşam kalitesinde düşmeye neden olmaktadır. 2019 yılı verilerine göre Türkiye'de yapılan Whipple operasyon sayılarından yola çıkarak EUS tanı yöntemi sayesinde benign pankreas kitlelerinin daha net tanımı yapılarak operasyon olmaksızın yapılan tedavileri ile yıllık 3.248.355,22 ₺ bir tasarruf sağlanabileceği öngörülmektedir.

Pankreas kanseri, dünyada yaygın kanser çeşitleri arasında 14. sırada, kansere bağlı mortalite sıralamasında 7. sırada yer almaktadır. İnsidansı giderek artmakta olup erken tanı ve tedavinin önemi büyüktür. Agresif yapısından dolayı hızlı yayılır ve ölümcül sonuçlar doğurur. Zamanında tanı konulmuş hastalarda küratif tedavi şansı cerrahi rezeksiyon (Whipple ameliyatı) ile sağlanabilir. Tedavi sonrası nükslerin görülmesi ne yazık ki sürpriz değildir. Değiştirilebilir risk faktörleri için gerekli önlemler alınmalı, riskli grupta yer alan kişilere tarama çalışmaları yapılmalıdır. Erken tanı ve tedavi için gerekli hassasiyet gösterilmesi önem arz etmektedir.