As with any life-threatening event, the Covid-19 outbreak causes people to have emotional reactions such as fear and anxiety. Understanding people’s emotional responses to the pandemic is important to understand mental health results. This study investigated the relationships between the levels of acute stress disorder symptoms, anxiety sensitivity, and fear of coronavirus. Data for this aim was collected from university students between the ages of 18 and 55 through an online research form. Data was collected between 23 April 2020 and 29 May 2020. Analysis of 739 participants showed that 67.9% of the participants had symptoms of acute stress ranging from moderate to extreme. It was also observed that anxiety sensitivity, fear of coronavirus, and sex explained 31.0% of the variance in acute stress symptom levels. Also, it was observed that the fear of coronavirus was higher in women than in men. The results point out that support systems that aid psychological well-being such as accessible online psychological help, and online social support groups have great importance during and after the pandemic. It has been thought that it may be beneficial to develop intervention programs targeting anxiety sensitivity to prevent trauma symptoms.

No abstract

Bu çalışma, işyerinde psikolojik tacize maruz kalma oranının belirlenmesine yönelik daha önce tarafımızdan geliştirilen İşyerinde Psikolojik Taciz Ölçeği’nin (İPTÖ) düzenlenmesi ve kısa formunun geliştirilmesi çalışmalarını içermektedir. Türkiye çalışma şartlarına ve değerlerine uygun bir işyerinde psikolojik taciz ölçeğinin oluşturulması düşüncesi ile tasarlanan bu araştırma, iki çalışmadan oluşmaktadır. Birinci çalışmanın amacı İPTÖ’nün hem kamu hem özel sektörde beyaz yakalı çalışanlara uygulanabilmesi için revizyon çalışmasını yapmak; ikinci çalışmanın amacı ise düzenlenmiş İPTÖ ile aynı yapıyı ölçen, daha az sayıda madde içeren geçerli ve güvenilir bir ölçek oluşturmaktır. Bu amaçlar doğrultusunda, kamu ve özel sektörde çalışan beyaz-yakalı çalışanlara kartopu yöntemiyle ulaşılmıştır. Birinci çalışmanın geçerlik ve güvenirlik çalışması kapsamında, dilbilimsel bütünlüğün sağlanması çalışması, açımlayıcı faktör analizi, Cronbach’s Alfa, madde-toplam korelasyon, iki-yarım güvenirliği analizleri 690 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. İkinci çalışmanın geçerlik ve güvenirlik çalışması kapsamında ise 502 katılımcıdan oluşan farklı bir örneklem üzerinden doğrulayıcı faktör analizi, ölçüt-bağıntılı geçerliği, Cronbach’s Alfa, madde-toplam korelasyon, iki-yarım güvenirliği ve test-tekrar test güvenirliği analizleri yapılmıştır. Gerçekleştirilen psikometrik analizler, 26 olumsuz davranış ve dört faktörlü yapıdan oluşan İşyerinde Psikolojik Taciz Ölçeğinin Düzenlenmiş Formu’nun (İPTÖ-D) ve 14 olumsuz davranış ve iki faktörlü yapıdan oluşan İşyerinde Psikolojik Taciz Ölçeğinin Kısa Formu’nun (İPTÖ-K), ülkemizde yapılacak araştırmalarda kullanılabilir nitelikte geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu göstermiştir.

The gig economy concept is an economy that adopts a labor market consisting of freelance and short-term jobs as a mechanism that does not go to work and has no employer. Psychosocial risks/psychosocial hazards were defined by the International Labor Organization in 1984 as “interactions that have the potential to affect health, job performance, and job satisfaction through perceptions and experiences between the working environment, job content, organizational conditions, and employee capacities, needs, culture, and non-work issues” defined as. Psychosocial risks are one of the less-studied topics in the gig economy, but it is an issue that needs a comprehensive evaluation in terms of employee health and safety in the gig economy. This study was designed as qualitative research to analyze psychosocial risks in gig economy workers and consists of in-depth interviews with 20 people and a detailed analysis of these interviews.