* Bu çalışma, Ekşi Höyük ve çevresindeki paleocoğrafya-jeoarkeoloji araştırmaları kapsamında gerçekleştirdiğimiz delgi sondaj ve arazi çalışmalarından elde edilen verilerden yararlanılarak hazırlanmış olup, etik kurul izni gerekmemektedir.
Bu araştırma Teos antik kenti çevresinde Holosen boyunca meydana gelen kıyı çizgisi ve doğal çevre değişmelerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Antik kentin çevresinin paleocoğrafya koşullarının ve bunun jeoarkeolojik sonuçlarının belirlenmesinde alüvyon delgi sondaj yöntemi kullanılmıştır. Teos antik kenti kıyıya paralel uzanan K-G doğrultulu Ekmeksiz tepe sırtının doğu güneydoğu yamacı ile etekleri boyunca geniş bir alana yayılmıştır. Yapılan 11 delgi sondaj kentin doğusundaki Çayırarası kıyı ovasında K-G ve B-D doğrultulu iki hat üzerinde yapılmıştır. Paleocoğrafya ve jeoarkeoloji değerlendirmeleri sondaj örneklerinin sedimantolojik, element ve mikropaleontolojik analizleri yapıldıktan sonra elde edilen verilere dayanarak yapılmıştır. Elde edilen ilk bulgulara göre Çayırarası kıyı ovası dolgularının katmanlarının en alttan en üste doğru; denizel ortam sedimanları, kıyı bataklığı ortamı, Çayırarası taşkın ovası ve Teos kültür dolgularından meydana geldiği belirlenmiştir. Teos-2019-01 sondajından yapılan C14 tarihlemesi GÖ 3320 (Calibrated) yılını vermiştir. Buna göre, Çayırarası ovasının bulunduğu depresyonun Orta Holosen'de (Nortgripiyen) (Erken Tunç Çağı) K-G doğrultusunda uzanan boğaz şeklinde bir deniz ve Teos antik kentinin üzerinde bulunduğu Ekmeksiz tepenin bir ada olduğu saptanmıştır (GÖ 7000-6000). Teos antik kenti ve limanının Çayırarası depresyonuna uzanan kesiminin Tunç Çağı'ndan günümüze Yassıçayın taşkınları ve yamaç selleri ile örtüldüğü belirlenmiştir.
Aşağı Kentini güneyden çevreleyen savunma hendeğinin doğudaki uzanışını belirlemek amacıyla, başta jeofizik olmak üzere çeşitli yöntemlerle yoğun araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara ekibimiz çok sayıda çakma-delgi sondaj yaparak katkıda bulunmuştur. Bu yazı, çalışmalarımızın jeoarkeoloji araştırma konu ve yöntemleri bakımından özgün bir örnek oluşturacağı düşünülerek hazırlanmıştır. Çalışmalar kapsamında, hendeğin doğuda kuzeydoğuya yönelen kesiminde, öngörülen uzanımına dik doğrultuda yapılan toplam 201 çakma-delgi sondajla 10 adet kesit oluşturulmuştur. Buna göre, burada bütünüyle Troya'nın yıkıntı enkazından oluşan, yapı taşları ile dolu, 2-3 m kalınlıkta bir yüzey örtüsü ile bunun altında kireçli, killi, kumlu, güneydoğuya çok az eğimli anakaya tabakaları (Üst Miosen) bulunmaktadır. Örtü altında anakaya yüzeyindeki küçük çukurlukların hendek uzantısına ait olduğunu belirlemek zor olmakla birlikte, anakaya ile örtüdeki blok taşların litolojik farklılıklarının ve özellikle bulunan çanak çömlek kırıkları gibi arkeolojik materyalin değerlendirilmesi ile hendek uzanımı bir yere (I-K/24-25:2009-1) kadar izlenebilmiş, fakat buradan kuzeydoğuya doğru hendekle ilgili somut veri sağlanamamıştır. Sonuç olarak, sondaj çalışmalarının jeofizik yöntemlerle belirlenen anomali çizgilerinin test edilmesinde ve arkeologların farklı dönemleri temsil eden yüzey örtüsü katmanlarını değerlendirmeleri için örnek sağlanmasında önemli katkısı olmuştur. Böylece kazı yapılamayan yerlerde hendek uzanımı ile ilgili bilgi edinilmiş ve gereksiz kazı yapılması önlenmiştir.
ÖZNeolitik Çağ'dan Kalkolitik döneme aralıksız yerleşilen Ekşi höyük Çivril ovasının güneyinde, Çal ilçesinin (Denizli) doğusunda yer alır. Bu çalışmada, höyük ve çevresinde 10'u höyük üzerinde, 6'sı ise batısındaki alçak düzlükte 16 adet alüvyal delgi sondaj yapılmıştır. Sondaj örneklerinin sedimantolojik ve paleontolojik analizlerine dayanarak Ekşi höyük ve yakın çevresinin paleocoğrafya-jeoarkeoloji özellikleri yorumlanmıştır. Höyüğün merkezinde kalınlığı 200 cm'ye kadar ulaşan kültür katmanı bulunmaktadır. Neolitik'teki ilk yerleşim doğrudan Neojen (Pliyosen) yaşlı anakaya yüzeyi üzerinden başlamıştır. Höyüğün batısındaki alçak düzlükte 5,2-10,5 m derinliklerde anakayaya ulaşılmıştır. Bunun üzerinde art bataklık sedimanları, daha üstte akarsu ve en üstte tatlısu ortamı sedimanlarına ulaşılmıştır. Ekşi-13 ve 16 sondajlarında kaba unsurlu akarsu sedimanlarının alt kısımlarında seramik ve çört artifact parçalarına rastlanmıştır. Neolitik Çağ'da ilk yerleşim başladığında Ekşi höyüğün batı kısmında Büyük Menderes ırmağının bir menderes büklümünün bulunduğu anlaşılmıştır. Daha sonraki süreçte kopan bu büklüm kopuk menderes şeklinde uzun bir süre sulak alan olarak kalmıştır. Akarsuyun derine aşındırması sürdükçe, kopuk menderes bölümü asılı olarak kalmıştır.
Büyük Menderes Deltası'nın kuzeyinde yer alan Samsun Dağı'nın güney yamaçlarındaki birikinti konilerinin Holosen'deki gelişimlerini ortaya koyabilmek, konileri oluşturan havzaların fiziki coğrafya özellikleri ile ilişkilendirebilmek amacıyla gerçekleştirilen çalışmada 30 adet alüvyal delgi sondaj yapılmıştır. Sondajlar, birikinti konileri ile ova yüzeyinin kesiştiği yerlerde yapılmış olup derinlikleri 2,70 m ile 23 m arasında değişmektedir. Sondajların farklı seviyelerinden sedimantolojik ve paleontolojik analizler için örnekler alınmıştır. Sondajlardan alınan örneklerin sedimantolojik ve paleontolojik analizleri ile sediman özellikleri ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur. Sedimanlar; flüvyal, geçiş ve denizel olmak üzere 3 ana birime ayrılmıştır. Bu birimlerin ayrılmasında sedimantolojik verilerin yanı sıra paleontolojik veriler (Ostrakodlar, foraminiferler, gastropodlar ve bivalvialar) indikatör olarak kullanılmıştır. Söz konusu çalışmada incelenen 834 farklı seviyede bulunan ve değişen ortam koşullarının belirlenmesinde, sediman birimlerinin ayrılmasında indikatör olarak kullanılan mikropaleontolojik (Ostrakodlar ve foraminiferler) bulgular burada sunulmuştur.In the study which was carried out to reveal the development of the alluvial cones in the southern slopes of the Mount Samsun located to the north of the Büyük Menderes Delta in Holocene and associate it with the physical geographical characteristics of the basins that form the cones, 30 alluvial core drilling were utilized. The core drilling were made at the intersection of the deposit cones and the plain surface and their depths ranges between 2.70 m and 23 m. Samples were taken from different levels of the core drilling for sedimentological and paleontological analyses. With the sedimentological and paleontological analyses of the samples taken from the core drilling, sediment characteristics were determined in detail. The sediments were divided into 3 main units as fluvial, transition and marine. While separating these units, in addition to sedimentological data, paleontological data were also used as an indicator. This study presents the micropaleontological findings that were used as an indicator for determining the environmental conditions found on the 834 different levels examined in the study and separating the sediment units. EXTENDED ABSTRACTCyprideis torosa is found, its characteristics and the number of these species have been taken into consideration (İlhan, 2017).
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.