ÖZETBu araştırmanın amacı İşbirlikli Öğrenme tekniklerinden Öğrenci Takımları-Başarı Bölümleri (ÖTBB) tekniğiyle ders işlenmesinin üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik tutumlarına ve akademik başarılarına etkisini saptamaktır. Araştırmada kontrol gruplu ön test-son test deneysel araştırma modeli uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, deney grubunda bulunan öğrencilerin İngilizce dersine yönelik tutumlarında olumlu yönde bir gelişme olduğu, kontrol grubunda bulunan öğrencilerin İngilizce dersine yönelik tutumlarında ise anlamlı bir değişiklik olmadığı görülmüştür. Ön test-son test fark puanlarına ait ortalama puanlar karşılaştırıldığında ise deney grubunda bulunan öğrencilerin İngilizce dersine yönelik tutumlarının, kontrol grubunda bulunan öğrencilerin tutumlarından daha olumlu olduğu tespit edilmiştir. Her iki grupta bulunan öğrencilerin uygulamalar sonucunda başarılarının anlamlı şekilde arttığı, ancak iki grubun ön testson test fark puanlarına ait ortalama puanlar arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu makale Creative Commons Attribution-NonCommercial ile lisanslanmıştır. Lisans, (http://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0) koşulları altında dağıtılan ve ticari olmayan amaçla eserinizi remix, ince ayar yaparak ya da üzerine geliştirerek kendi eserlerinde kullanılmasına izin verir. Ancak ortaya çıkan yeni eseri benzer lisans ile lisanslamak zorunda değildir.

The aim of the study is to investigate the effects of the story-based and game-based vocabulary teaching methods on learning the English equivalents of Turkish words, using these English words in sentences and writing these English words correctly. It was also aimed to investigate the effects of these methods on English reading comprehension skills of the students. Pre-test - post-test without control group experimental design was used in the study. The study design consisted of two groups as the Group Story and the Group Game. An achievement test prepared by the researchers was applied to both groups as a pre-test at the beginning of the research and as a post-test at the end of the research. The study was conducted in the 5th grades of a secondary school in the 2nd term of the 2014-2015 academic year. The study group consisted of 54 students, 27 students in the Group Story and 27 students in the Group Game. The study was completed in 8 weeks in total, 40 minutes per week. There was a significant difference between the pre-test and the post-test scores of each group. No significant difference was found between the mean scores of the pre-test - post-test difference scores of the two groups. In conclusion, it is possible to say that both the story-based and game-based vocabulary teaching methods are efficient in vocabulary teaching in secondary school English lessons.

Bu araştırmanın amacı öğretmen ve yöneticilerin görüşleri alınarak, 4+4+4 eğitim sisteminin ortaöğretime yansımalarına ilişkin paydaş görüşlerini ayrıntılı bir şekilde incelemektir. Araştırma 2017 yılı Şubat-Haziran ayları arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Tokat ilinde bulunan çeşitli ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmen ve yöneticiler oluşturmaktadır. 15 öğretmen ve 15 yöneticiden oluşan araştırma örneklemi, amaçlı örneklem yöntemlerinden "maksimum çeşitlilik örneklemesi" ile belirlenmiştir. Bu araştırma nitel bir araştırmadır ve bir nitel araştırma yöntemi olan "görüşme yöntemi" kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenler ve yöneticilerden ortaöğretimin zorunlu olmasının doğru olduğunu ve yanlış olduğunu ifade edenler olduğu görülmüştür. Geçiş sürecinin hızlı olduğunu, planlamanın yapılmadığını, liselerdeki eğitimin niteliğinin olumsuz etkilendiğini, okulların gerekli fiziki altyapı ve teknolojik açıdan yeterli olduğunu, eğitim programlarının güncel olduğunu, zorunlu ortaöğretim sayesinde öğrencilerin kontrol altında tutulduğunu, sanayide ara eleman eksikliği olacağını ve açık lise eğitiminin gerekli olduğunu ifade etmişlerdir. Araştırmada elde edilen sonuçlar doğrultusunda, yeni eğitim sistemine geçilirken geçiş sürecinin çok kısa tutulmaması ve yapılan değişiklikler hakkında öğretmen ve yöneticilere gerekli hizmet içi eğitim ve bilgilendirmelerin yapılması önerilmiştir.