Objective: Demodex folliculorum and D. brevis are acari that can be found in hair follicles and sebaceous glands of the skin, especially on face of human. This study was aimed to reveal prevalance of Demodex species in faculty of health science students. Methods: Skin surface biopsy was performed in subjects who completed socio-demographic questionnaire. The samples were examined under a microscope for demodex species. Results: In this study, at least one species of demodex was found to be positive in 47.4% of 270 students. Coexistence of D. folliculorum and D. brevis was observed in most of the subjects (50.8%). In all positive cases, the presence of only Demodex folliculorum or brevis was found in 29.7% and 19.5% respectively. There was no relationship between variables and demodex prevalence. Conclusion: This study showed that demodex species infestation is a common but an ignored health problem in faculty of health science students. GirişBiyolojik sınıflandırma sistemine göre Demodeks soyu; Arachnida sınıfı, Prostigmata takımı ve Demodicidae ailesinde yer alır 1,2 . Bu soya ait Demodeks follikulorum ve D. brevis olmak üzere iki türün, insanlarda parazitik yaşam sürdüğü bilinmektedir 3 . Zorunlu parazit olan bu türler, kıl folikülleri ve derinin yağ salgılayan bezlerinde bulunur 4 . Özellikle alın ve burun bölgelerinde, ayrıca kirpik, kulak ve genital bölgelerde, omuz başı, ön kol gibi yağlı ve kıl kökü barındıran vücut bölgelerinde yerleşir 3,[5][6][7] . İnsandan insana yakın temas, tokalaşma ve öpüşme ile bulaştığı bildirilmiştir 3,7,8 .
We aimed to evaluate the features (occurrence, type, severity, risk factors and quality of life) associated with urinary incontinence in women. Urinary incontinence is a global issue. Many factors can lead to urinary incontinence, but some factors remain debatable. It is thought that the rate of urinary incontinence will decrease with the determination of risk factors. According to Abrams et al., urinary incontinence is three times more prevalent in women than in men. In a systematic review including 12 studies conducted by Seshan et al., it was concluded that the main risk factors for urinary incontinence are age, parity, body mass index, menopause, recurrent urinary tract infections, hysterectomy, miscarriage, fetal weight and comorbid conditions such as diabetes, chronic lung disease. Average life expectancy is increasing around the world. According to Milsom and Gyhagen with the increase in average life expectancy, it is predicted that the frequency of incontinence and the rate of women needing treatment will rise in the future and that health expenditures will increase consequently. A descriptive, cross-sectional study was conducted from September to December 2020 using an online questionnaire. In total, 400 women were recruited. The online questionnaire contains questions to determine the sociodemographic of women and urinary incontinence for risk factors in women and International Consultation on Incontinence Questionnaire-Urinary Incontinence Short Form. Data were entered and analysed using SPSS. Chi-square tests were used to assess associations between categorical variables. Statistically significant variables (p < 0.05 and p < 0.001) were then analysed by logistic regression. Occurrence of urinary incontinence was 39% (156/400). The top three types of urinary incontinence were found to be stress (38.5%), urgency (27%) and mixed (23.7%) incontinence. Frequency of urinary incontinence was once a week or less frequent in 54.5% of the women with urinary incontinence and that the severity of the urinary incontinence was mild in 70.5%. Risk factors for urinary incontinence included age, educational status, body mass index, history of macrosomic baby (birth weight > or =4 kg), consuming acidic beverages and spicy foods, episiotomy, type of birth, menopause, recurrent urinary tract infection, having a member of family with a history of urinary incontinence, and lack of physical activity. It was determined that factors increasing the risk for urinary incontinence the most are age and body mass index. Urinary incontinence is an important public health problem affecting women in the reproductive age, too. Highlights 1. Urinary incontinence is a global issue.
Giriş: Covid-19 pandemi süreci birçok alanda olduğu gibi bireylerin gebelik ve çocuk sahibi olma düşüncelerini de etkilemiştir. Amaç: Bu araştırmada pandemi sürecinde gebelik öncesi dönemdeki bireylerin doğum korkusunu incelenmek amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı-kesitsel tiptedir. Araştırmaya üreme çağında (18-49 yaş) olan, çocuk sahibi olmayan ve gelecekte çocuk sahibi olmayı planlayan/isteyen 385 katılımcı dâhil edilmiştir. Veri toplama formunda katılımcıların sosyo-demografik özellikleri ile pandemi sürecinde gebelik ve çocuk sahibi olmayı planlamalarına yönelik sorular ve “Gebelik Öncesi Doğum Korkusu (GÖDK) Ölçeği” yer almaktadır. Bulgular: Katılımcıların %72.2’si gelecekte doğuma/eşinin doğumuna yönelik korku yaşamakta iken; %41’i pandemi sürecinde bu korkunun arttığını belirtmiştir. Katılımcıların toplam GÖDK ölçeği puan ortalaması 40.49 ± 11.10’dur. Doğum korkusunun cinsiyet, medeni durum, gelir getiren bir işte çalışma durumu ve gelir durumuna göre farklılaştığı saptanmıştır. Gelecekte doğuma/ eşinin doğumuna yönelik korku yaşayanların ve pandemi sürecinde doğuma/eşinin doğumuna yönelik korkusu artanların GÖDK ölçeği puan ortalamasının anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuç: Pandemi süreci bireylerin doğum korkusunun artmasına neden olmuştur. Katılımcıların çoğu pandemi sürecinde çocuk sahibi olmayı planlamadığını ifade etmiştir.
ÖzetAmaç: Kontamine sular ile deri teması tarım işçilerinin sağlığı açısından önemli bir risk faktörüdür. Ülkemizde çeltik üretiminde çalışan işçilerde kontamine su aracılığıyla bulaşan şistozomiyazis taraması konusunda çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışma çeltik tarlasında çalışan işçilerde schistosoma haemotobium varlığını saptamak amacıyla yapıldı. Yöntem: Samsun ili Terme ilçesindeki dokuz köyde yapılan saha çalışmasında araştırmaya katılan bireylerden alınan idrar örneği mikroskop altında schistosoma haemotobium yumurtalarının varlığı yönünden tarandı. Bulgular: Çalışmaya katılan 84 gönüllü bireyde yapılan taramada schistosoma haemotobium yumurtalarına rastlanmadı. Sonuç: Günümüzde tarım teknolojilerinin gelişmesinin, işçilerin etkenle temas riskini önleyerek şistozomiyazis insidansını düşürdüğü düşünülmektedir.Anahtar Kelimeler: Schistosoma haematobium, iş sağlığı, tarım işçileri hastalıkları
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.