The objective of this study was to examine the occurrence and characteristics of ciprofloxacin‐resistant (CipR) Escherichia coli isolates on bulk tank milk (BTM) samples (bovine and ovine origins) in Turkey. A total of 91 BTM samples (41.7%, 95% confidence intervals 35.2–48.6%) out of 218 were found to be positive for CipR E. coli isolates (MIC values of ≥4 μg/ml). Analysis of PFGE fingerprint profile for E. coli isolates resulted in the 55 different pulsotypes based on >85% homology. All isolates were resistant to enrofloxacin and nalidixic acid and the resistance rates in bovine and ovine origin isolates were 94.9 and 78.1% for norfloxacin (p < .05) and 27.1 and 34.4% for levofloxacin, respectively. Additionally, resistance to non‐quinolone antibiotics was commonly observed against tetracycline (resistance rates in bovine and ovine = 91.5 and 87.5%, respectively), trimethoprim‐sulfamethoxazole (83.1 and 93.8%, respectively), gentamycin (15.3 and 40.6%, respectively, p < .05) and chloramphenicol (23.7 and 65.6%, respectively, p < .05). The qnrS1 gene (3.1 and 6.8%, respectively) was the most prevalent PMQR genes in isolates from ovine and bovine origins, followed by aac (6′)‐Ib‐cr (0 and 5.1%, respectively) and qnrB19 (0 and 1.7%, respectively). The other resistance genes including tetA, tetB, strA/B, aPozhA1, aadA, aadB, blaCTX‐M, and blaTEM were also identified in various frequencies. The most frequently observed virulence trait was fimH. The low‐level presence of PMQR genes and as well as some virulence traits is an important finding, yet the results of this study are worrisome because quinolone antibiotics are still the drugs of choice for severe infections in humans.
Sevgili Okuyucularımız , Kitabımızı bilim ışığında değerli çalışmalar yapan dostlarımız sayesinde tamamladık. Her çağda önemini sürdüren sağlık kavramı son birkaç yıldır dünyayı etkisi altına alan covid-19 salgını ve ülkemizin derin bir şekilde etkisini yaşamış olduğu deprem afeti ile önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Eğitimin sürekliliğine inanan biz sağlık çalışanları bilgi ile donanmış ve akıl ile kanıta dayalı bilgiyi kullanan toplumların sağlık sınavlarını çok daha az yara alarak ve daha az kayıp ile atlatacağını düşünüyoruz. Bu sebeple kitabın bizim için amacı içindeki bilinen bilgiler ve bilinmeyenler vasıtasıyla okuyucularını uyarmak suretiyle gelecekteki çalışmalara bir parça olsun ışık tutabilmek, karanlığı aydınlatabilmektir. Sunulan kitabımızın kavramasının kolay olması ile tıp, diş hekimliği, eczacılık, veterinerlik fakülteleri bilim insanlarına destek olmasının yanında tüm insanlık için yeni ufuklar açmasını temenni ediyoruz. Sağlık bilimlerinde çalışan bilim insanlarına ve kitabımıza destek veren yazar ekibimize teşekkür ederim. Dr. Enes Karaman
Ağır metal ve iz element olarak bilinen PTE’ler çevrede yaygın olarak bulunan maddelerdir (Rahimi ve ark. 2021). Hem doğal (ana kayaların ve cevher yataklarının ayrışma ve erozyonu) hem de antropojenik faaliyetler (madencilik, tarım, endüstriyel vb.) yoluyla salınımı çevrede konsantrasyonlarının artmasına neden olmaktadır (Atamaleki ve ark. 2020, Rehman ve ark. 2018). PTE’ler organizmanın normal fonksiyonu için gerekli olan ancak önerilen güvenli seviyelerin üzerinde toksik olabilen esansiyel elementler (Cu, Fe, Se vb.) ve eser seviyelerde bile sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden olabilen esansiyel olmayan elementler (Al, As, Cd, Cr, Hg, Ni, Pb vb.) olmak üzere ikiye gruba ayrılırlar (Pipoyan ve ark. 2022). Esansiyel olmayan PTE’ler canlılar için toksik olmaları, çevrede kalıcı olmaları ve biyobirikimli yapıları nedeniyle son derece tehlikeli maddeler olarak kabul edilir (Ullah ve ark. 2017). Bu nedenle PTE’lerle kontamine gıda maddelerinin tüketimi yoluyla ortaya çıkan sağlık riskleri küresel endişelere neden olmaktadır (Atamaleki ve ark. 2020). Hızlı kentleşme ve endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerin sürdürüldüğü bölgelerde gıdalarda yüksek seviyelerde PTE bulunabilir. Diyetle PTE’lere uzun süreli maruziyetin sağlık üzerinde önemli endişelere yol açabileceği bildirilmiştir (Kamal ve ark. 2022). Bu elementlere maruzityet, depresyon, mental bozukluklar, Alzheimer, hipertansiyon, kanser ve çoklu organ hasarı gibi ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Bu nedenle, PTE'lere bağlı sağlık riski değerlendirmesi yapmak için, gıda zincirindeki konsantrasyonlarına ilişkin gerekli bilgileri toplamak önem arz etmektedir (Atamaleki ve ark. 2020).
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.