In Türkiye, postgraduate students are required to take the "Ph.D. proficiency exam" to pass the thesis stage and complete their education after completing their doctoral course period. The "proficiency process," which manifests itself as a long, difficult and stressful process, seems like a "steep mountain to cross" in the lives of doctoral students. This research examines the Ph.D. proficiency process from doctoral students' perspectives and determines the results. The interpretative phenomenological design, one of the qualitative research methods, was used; with the criterion sampling method, which is one of the purposive sampling methods, interviews were conducted with 9 participants and 55 pages of data were obtained, and the data were analyzed with thematic analysis. When the proficiency exam is evaluated as a whole, it has been determined that it has some positive and negative results. At the end of this whole process, the proficiency exam has gained meaning as a "compelling process," "learning and development process," "great exam," "understanding of inadequacy," and "an indescribable process." The information obtained from the research is a guide for students who will take the exam in the future. In addition, based on the research results, suggestions for students and suggestions for the exam are presented.
İnsanoğlunun geleceği bilme arzusu, genetik bilgiye olan merakını artırmış ve bu alanda çalışmalar yapmasının önünü açmıştır. Genlerle ilgili her bilgi insanın derinliklerindeki gizeminin çözülmesine yardımcı olmuştur. Bu da bireylerin kişisel özelliklerinin temelinde genlerin olduğunu savunan fikirlerin yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Genler bu noktada günlük söylem haline gelmiş ve sağlık, teknoloji gibi hayatın her alanında önemli bir yer edinmiştir. Genler üzerinde deterministik bakış açısı, bireylerin hayatında kendi bedenlerine farklı bakış açısıyla bakabilmesinin yolunu açmıştır. Aynı zamanda genetik hastalıkların çözüme kavuşmasında faydalı olurken, bir yandan da gen manipülasyonu gibi olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bu çalışmanın amacı, günümüz insanının birçok faktörden ziyade genlerine bağımlı olması sonucu ortaya çıkan, genlere kutsal bir özellik atfetmesi düşüncesine dayanan genetik determinizm kavramını incelemektir. Teorik nitelikli bu çalışmada, genetik determinizmin tanımı yapılmış olup, genetik determinizmin tarihsel gelişimi, türleri, açıklamaları ve bu kavrama ilişkin eleştirilere yer verilmiştir. Tüm bu bilgiler literatür bilgileriyle desteklenmiştir.Genlere aşırı anlam atfeden bakış açısı olan genetik determinizm, hayatın her anını kuşatmaktadır. Bireyler bu bakış açısıyla sahip oldukları özellikleri değiştirecekleri yönünde fikirler taşıyabilmektedirler. Örneğin bireyler daha güzel, daha zeki olma gibi birçok üstün özelliğe sahip olma kaygısı taşımaktadır. Bu kaygıyla gen pazarına boyun eğmekte, dolayısıyla GÜNGÖR & ERDEM Genetik Determinizme Dair Kavramsal Bir İnceleme 661 19 Mayıs Sosyal Bilimler Dergisi gen manipülasyonu gibi birçok olumsuz durumlarla karşılaşmaktadırlar. Determinist bakış açısıyla gündeme gelen doğum öncesi testler, cinsiyet seçimi, gelecekte bebeklerin tasarlanması gibi konular da çeşitli etik tartışmalara sebebiyet vermektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.