The treatment modalities for odontomas are generally depend on the tumors size. Small and medium lesions can usually be removed easily allowing preservation of surrounding anatomical structures. In our study, we reported a conservative surgical treatment of a large complex odontoma. A 19-year-old woman was referred to our clinic after an incidentally observed lesion on her right mandibular angle. The patient was symptom-free at the time of visit. Computed tomography (CT) images showed a mass with a size of 3.5 cm x 3 cm x 2 cm. CT sections and tridimensional images showed partially eroded buccal and lingual cortex. Surgical treatment was indicated with an initial diagnosis of compound odontoma. The lesion removed after sectioning with bur and maxillo-mandibular fixation (MMF) were not thought to be necessary while the buccal and lingual cortexes were mostly reliable for preventing a fracture. In our case, the size of the odontoma was suitable for a conservative treatment method and with this modality we managed to prevent a possible fracture and eliminate the disadvantages of MMF.Odontomaların tedavi yöntemleri genellikle tümör boyutuna bağlıdır. Küçük ve orta boyuttaki lezyonlar genellikle çevredeki anatomik yapılara zarar vermeden kolaylıkla çıkarılabilir. Çalışmamızda dev bir odontomanın konservatif bir şekilde cerrahi tedavisi ele alınmaktadır. On dokuz yaşındaki kadın hasta, sağ mandibular angulusta radyolojik muayene sırasında fark edilen bir lezyon sonrasında kliniğimize sevk edildi. Hasta, muayene esnasında semptomsuzdu. Bilgisayarlı tomografi (BT) görüntüleri 3,5 cm x 3 cm x 2 cm boyutlarında bir kitleyi gösterdi. BT kesitleri ve üç boyutlu görüntülerde kısmen aşınmış bukkal ve lingual korteks görüldü. Kompound odontoma tanısı koyulan lezyonun cerrahi yaklaşımla tedavi edilmesine karar verildi. Bukkal ve lingual kortekslerin kırığı önlemede yeterli kalınlıkta olduğu olguda freze edilerek parçalar halinde uzaklaştırılan lezyon sonrasında maksillo-mandibular fiksasyon (MMF) gibi yöntemlerin gerekli olmadığı düşünüldü. Bizim olgumuzda, odontomun büyüklüğü konservatif bir tedavi yöntemi için olmasıyla beraber hem olası bir fraktür önlemiş hem de MMF'nin dezavantajlarını ortadan kaldırılmıştır.
The knowledge of the dentists about TMJ disorders and occlusal splint therapy were found to be insufficient. Their knowledge decreased with increasing experience.
ÖZETSialolithiazis teşhisi ve tedavisi hala tartışılır olan major tükürük bezlerinin genel bir patolojisidir. Tükürük bezlerinin ve tükrük bezi kanallarının endoskopisi, tükürük bezi hastalıkların tam olarak teşhisini ve minimal invazif cerrahi tedavisini sağlamaktadır. Endoskopik aletlerde çoğunlukla minyatürize olmaları şeklindeki gelişmeler, endoskopinin tükrük bezi cerrahisinde kullanımını artırmıştır. Bu vaka raporunun amacı, endoskopi kullanımının submandibular sialolithiazisin teşhisinde ve tedavisinde uygun bir teknik olduğunu sunmaktır.Anahtar Sözcükler: Submandibular tükürük bezi, sialolithiazis, sialolit, endoskopi GİRİŞObstrüktif tükürük bezi rahatsızlığı, tükürük bezlerini etkileyen en önemli problemdir ve tükürük bezi disfonksiyonu ile sialoadenektominin en önemli nedenidir. Sialolithiazis, "sialolit" olarak tanımlanan tükürük bezi taşlarının gelişimi ile oluşan bir rahatsızlıktır.1 Sialolitler, tükürük bezi kanalında biriken debrislerin (bakteri, mukus, deskuame hücreler v.b.) mineralizasyonu neticesinde oluşur ve % 82 inorganik ve % 18 organik yapıdadırlar. Kimyasal olarak, birçok sialolit, hidroksiapatit formundaki kalsiyum fosfat ve az miktarda magnezyum, potasyum, sodyum, demir, silikon ve klorid içermektedir. Bazik kalsiyum fosfat tuzlarına bağlı olarak tükürük sekresyonu aşırı doygunluğa ulaşıp çökelerek sialolit formasyonuna neden olabilir. 2 ABSTRACTSialolithiasis is a common pathology of the major salivary glands, yet its accurate detection and treatment is still intriguing. The endoscopy of the salivary glands and ducts of these glands provides an accurate diagnosis and aids minimally invasive surgical treatment for salivary gland diseases. The use of endoscopy in salivary gland surgery have increased due to advancements in endoscopic equipments particularly miniaturization. The aim of this case report is to present the use of endoscopy as a technique for diagnosing and management of submandibular sialolithiasis.Key words: Submandibular salivary gland, sialolithiasis, sialolith, endoscopy Tükürük bezi taşları % 80 oranında submandibular bezde ya da ona ait kanalda görülmektedir. Bu bezde sialolit oluşumu, tükürük akışının yerçekimine karşı olması ve daha yavaş olması, yüksek musin ve tuz içeriği gibi sebepler nedeniyle diğer tükürük bezlerine göre daha yüksektir.3 Erişkin popülasyonda görülme sıklığı % 0.12' dir ve erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha fazla gözükür. 4 Sıklıkla yemek yeme esnasında ilgili bezde şişlik ve ağrı ile karakterizedir. Sialolitin tükürük bezi kanalını tıkamasına bağlı biriken tükrüğün enfekte olması mümkündür. 1Sialolitler genelde 3-7 mm büyüklüğündedirler nadir olarak da 15 mm kadar büyüyebilirler. 15 mm' den büyük tükürük bezi taşları megalitler olarak sınıflandırılırlar ve tedavileri değişik yöntemleri içer-mektedir.5 Tükürük bezi taşlarının teşhisi için ultrasonografi ilk seçenek olarak görülmektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.