Ceza adalet sistemi içerisinde mağdur çocuklar, onları adli sürecin içerisine sokan birincil mağduriyete ek olarak ikincil mağduriyete maruz kalmaktadır. Bu çalışmanın amacı, mağdur çocukların deneyimlerinden yola çıkarak, mağdur çocukların yaşadığı ikincil mağduriyetin, kurumsal etnografik yöntem ışığında adli sistemin kurumsal işleyişi ve organizasyonu ile bağlantısının ortaya konulmasıdır. Bu bağlamda, adli sisteme mağdur çocuk sıfatıyla dahil olmuş olan 24 çocuk ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiş ve adli sistemin mağdur çocuğa yönelik iş süreçleri ve organizasyonu incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın bulguları, adli süreç içerisinde mağdur çocuğun, yaşadığı olayı birçok farklı kişiye tekrar tekrar anlatmak, hakları, hukuki süreç ve terminoloji konusunda bilgilendirilmemek, fiziki koşulların yetersizliği nedeniyle sanıkla ve istemediği diğer kişilerle yan yana gelmek, adli sistem aktörleri tarafından gelişim özelliklerinin ve ihtiyaçlarının dikkate alınmadığı sağlıksız bir iletişime maruz bırakılmak gibi ikincil mağduriyete sebep olan durumlarla karşı karşıya kaldığını, bütüncül ve işlevsel bir mağdur destek sisteminin olmadığını ortaya koymaktadır.
The COVID-19 pandemic which expeditiously turned into a global health crisis also triggered many risks and uncertainties especially for vulnerable groups such as migrants and refugees as a result of the measures restricting social, economic, and educational life as well as mobility. According to the relational sociological perspective, each uncertainty process creates various changes on social networks and relationships, and these relational changes also affect identities, roles, and relational strategies. With this study, it is aimed to explore the economic, social, and familial impacts of the COVID-19 lockdown on Syrian migrants’ lives in Turkey from a relational sociological perspective. The data in the study is obtained by semi-structured qualitative interviews with 13 Syrian citizens living in Mersin province of Turkey. According to the findings of the study, the suspension or slowdown of economic activities due to the pandemic has caused not only an uncertainty about the future, but also a change in familial positions and roles. Also the accepted norms of social relations have been inevitably suspended resulting in increased ambiguity. Strengthening the network of solidarity within relatives and building stronger relationships within the family are common relational strategies of the participants to mitigate the social and economic impacts of the COVID-19 outbreak, but these strategies will not be adequate if the lockdown process is prolonged. Considering the fact that the lockdown measures can be tightened again at any time, social and economic policies should be expanded to include the Syrian migrants in Turkey.
Resmi rakamlara göre, 2018 yılı itibariyle, Türkiye'de üç buçuk milyonu aşkın Suriyeli göçmen bulunmaktadır ve Türkiye en fazla Suriyeli göçmen barındıran ülke konumundadır. Türkiye'de şehir merkezlerine yerleşmiş olan Suriyeli ailelerin bireyleri yetersiz barınma ve çalışma koşulları ile birlikte, günlük yaşamlarında iletişim sorunları ve yeni yerleşmiş oldukları kente adaptasyon problemleri yaşamaktadır. Evlerinden uzak, yeni bir yaşam inşa etme sürecinde, gelecek kaygısı içinde yaşayan Suriyeli ailelerin çocuk olan bireyleri için de durum farklı değildir. Çalışmada, yoğun şekilde Suriye'den göç almış illerden biri olan Mersin ili kent merkezine yerleşmiş beş Suriyeli anne ve onların çocukları ile nitel görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Suriye'den Türkiye'ye zorunlu göç etmek durumunda kalmış olan Suriyeli ailelerin çocuklarının aile, okul, arkadaşlık ilişkilerine ve ev algılarına ilişkin ambivalans duyguları ve deneyimleri, ilişkisel sosyolojik bir bakış açısı ile değerlendirilmiştir. Çalışmanın bulguları, Suriyeli çocukların aile ve sosyal ilişkilerinde pasif alıcılar konumunda olmadıklarını ve ailelerinin baş etme stratejilerini artırma, kardeşlerini destekleme, ebeveynlerine Türkçe öğretme ve ailenin sosyal ağlarını ve etkileşimlerini genişletme konularında aktif rol aldıklarını ortaya koymaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.