Sevgili okuyucularımız, Bu kitabı bilim gibi uzun bir yol kat etmekte olan ve temel tıp alanında çalışan değerli arkadaşlarımızın katkıları ile yayımladık. Bir işe başlamak onun başarılması için oldukça önemli bir aşamadır, bu nedenle hayatta hiçbir şeyi ertelememek gerektiğini unutmayalım. Sağlık bilimlerinde temel ve klinik bilimleri birbirinden keskin çizgilerle ayırmak mümkün değildir. Ayrıca disiplinler arası araştırmalar ve çalışmalar daha kıymetlidir. Bu nedenle kitabımızın içeriği her ne kadar temel tıp bilimleri ağırlıklı olsa da klinikle entegre olan konular da yer almaktadır. Diyabetin erkek infertilitesi ile ilişkisi, lipit yapıları ile ilgili araştırmalarının geçmişi ve şimdiki durumunun gözden geçirilmesi ile birlikte lipidomik araştırma tekniklerinin incelenmesi, kalsiyum iyonu ve pompalarının kas kasılma ve gevşemesindeki kritik işlevlerinin belirlenmesi, regülatör B hücrelerinin fonksiyonlarının araştırılması, tıp tarihinde dört humor olarak bilinen sarı ve kara safra, balgam ve kan kavramlarının incelenmesi, çinko eksikliğinin tiroid bozukluğuyla ilişkisinin araştırılması, doku biyokimyasının gözden geçirilmesi, hematopoetik kök hücre nakli ve böbrek konusunun değerlendirilmesi, halk sağlığı açısından sigara bağımlılığı ve mücadele yöntemlerinin küresel düzeyde karşılaştırmalı bir analizi, kanserde glikoliz üzerine uzun kodlamayan RNA’ların etkileri, insanlarda kromozom ayrılması bozukluklarının genetik mekanizmaları, merkezi sinir sisteminde bulunan bazal nükleusların tarihçesi ve terminolojisinin oluşumu ve kanser gelişiminde sirtuin ailesinin rolü gibi bölümleri kapsamaktadır. İnsanlık için bilimsel platformlarda özveri ile çalışan bilim insanlarına ışık tutması dileği ile kitabımıza destek veren yazar kadromuz ve yayın ekibimize teşekkür ederim. Prof. Dr. HÜLYA ÇİÇEK
21. yy’da dünyadaki ülkelerin toplumları üzerinde çeşitli hastalıklar ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan bu hastalıklar içerisinde en büyük paylardan biri de kötü alışkanlıkların getirdiği hastalıklar olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların tütün ve tütün ürünlerine olan bağımlılıkları da bu alışkanlıklar arasında yer almaktadır. Tütün ve tütün ürünleri içerisinde toplumlarda en çok kullanılan ve ilk akla gelen sigaradır. Sigaranın insanlar üzerindeki olumsuz etkileri, sebep olduğu hastalıklar uzmanlar tarafından desteklenmektedir. Ancak tüm bunlara rağmen sigara bağımlılığı oranları istenilen seviyelere düşmemiştir. Bağımlılık seyrinin böyle devam etmesi de küresel bağlamda büyük bir sorun oluşturmuş ve devletlerin sağlık sistemleri üzerinde de büyük baskı oluşturmuştur. Sağlık alanındaki kıt kaynakların doğru şekilde kullanılması devletler adına çok önemlidir. Tütün ve tütün ürünlerine bağlı olarak gelişen ağır rahatsızlıklar ve ölümlerin önüne geçebilmek adına yerel ve ulusal bağlamda birtakım adımlar atılmıştır. Bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütü, 2003 yılında “Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi“ni, 2008 yılında ise “MPOWER“ paket programını tasarlayarak bir adım atmıştır. Bu uygulamayla birlikte dünyadaki ülkelerin çoğunda tütün kontrolünde gözle görülür ilerlemeler olmuştur. Bu ilerlemenin sürdürülebilir olması için paketin uygulama alanları genişletilmelidir. Aksi takdirde tütün ve tütün ürünlerinin olumsuz etkilerinin önüne geçmek zorlaşacaktır.
Literatüre her zaman katkı sağlayan, akademik çalışmalar yaparak bilim dünyasında önemli bir yere sahip olan akademisyenler her zaman değerlidir. Akademisyenler bilime katkı sağlarken birçok konuda fedakârlık yapıyor, farklı zorluklarla karşı karşıya kalıyor olsa da yine de çalışmalarını yapmaya devam etmektedir. Bu çalışmada bilime katkı sağlama süreci içerisinde karşılaşılan zorlukların, yaşanan olumsuzlukların bireyleri doğrudan nasıl etkilediğini, akademik çalışma yaparken yaşanan yorgunluğun ne gibi etkenlere bağlı olduğunu tespit etmek amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda literatürde herhangi bir ölçeğe rastlanılmamıştır. Bu sebeple tespit edilen eksikliğin giderilmesi için bu ölçek geliştirme çalışması planlanmıştır. Çalışmaya Türkiye’nin farklı üniversitelerinde ve farklı uzmanlık alanlarında görev yapan akademisyenler katılmıştır. 152 akademisyenin katıldığı çalışmada teknik veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Anketlerden elde edilen verilerden yola çıkılarak geçerlilik ve güvenilirlik analizleri uygulanmıştır. Bu analizlerin ardından yapı geçerliliğini değerlendirmek için açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda akademisyenlerin çalışmalarını yürütürken yaşadıkları olumsuz durumların göz ardı edilmemesi gerektiği ve bu olumsuz durumların giderilmesi gerekildiği görülmüştür. Geliştirilen ölçeğin ilerleyen zamanlarda farklı çalışmalara yön vereceği, literatürde tespit edilen başka eksikliklerin giderileceği düşünülmektedir. Çalışmadan elde edilen bulgular ışığında akademik çalışma yorgunluğunun varlığı literatüre kazandırılmış ve akademik çalışmaların kıymeti gözler önüne serilmektedir.
İnsanların hayatları boyunca mücadele ettiği birçok sıkıntı vardır. Bunlar doğal afet, coğrafi konumdan kaynaklı sorunlar, salgın gibi küresel meseleler olabilmektedir. Her insanın yapısı kişiden kişiye farklılık gösterdiğinden dolayı küresel meselelere herkesin verdiği tepki veya her insanın mücadele ediş biçimi aynı olmamaktadır. Herkesin yaşam tarzı, yaşam şekilleri, sosyal yaşantısı, psikolojisi gibi unsurlar kişinin büyük olaylara karşı dayanıklı olmasında etkili olmaktadır. Daha önce herhangi bir doğa felaketi, doğal afet, salgın gibi olumsuz bir olayla karşılaşmış kişi ile bu tarz olaylar ile hiç karşılaşmamış kişilerin olaylar karşısında direnci eşit değildir. Bu nedenle herkesin aynı tepkiyi vermesi beklenmemelidir. Tüm dünyayı etkisi alan bir salgının bir anda ortaya çıkmasıyla birlikte insanlar ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemez bir hale gelmişlerdir. Salgının ortaya çıkmasıyla birlikte alınan önlemler neticesinde insanlar hayatını bambaşka bir hayata evrilmek zorunda kaldı. Sosyal hayatlar kısıtlandı, eğitim-öğretim uzaktan olacak şekilde düzenlendi, çalışma hayatları evlere taşındı. Bütün bunlarla birlikte ortaya çıkan salgın hakkında fikri olmayan insanlar panik, anksiyete, stres, depresyon, belirsizlik, korku gibi olumsuz ruh hallerine büründüler. Pandemi sürecinin uzamasıyla bu olumsuz ruh halleri giderek artış gösterdi. Pandeminin başladığı zamanlarda markete bile gitmeye korkan insanlar zaman geçtikçe bu duruma alışarak korkularını yenmeye veya korkularına alışkanlık göstererek bu durumu atlatmaya çalıştılar. Maske takmak bile ilk başlarda garip gelirken aradan geçen 1.5 sene sonunda maske takmayan kişiler garip gelmeye başladı. Bütün bunlarla beraber insanlarda ilk başlarda oluşan korku, belirsizlik, stres vb. minimum düzeye inmeye başladı. İnsanoğlu nasıl ki herhangi bir hastalığa karşı biyolojik olarak bağışıklık kazanıyorsa, psikolojik olaylar karşısında da belirli bir süre geçtikten sonra bağışıklık kazanabilmektedir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2024 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.