İstanbul'da ulaştırma kaynaklı çevreye zararlı gazların azalmasına büyük katkısı olacağı düşünülen, içten yanmalı motor yerine elektrik motoru kullanılan elektrikli araçların işletilmesi gündemdedir. Çalışmada, gelecekte toplu taşıma araçlarında elektrikli araç sistemlerine geçileceği varsayılan senaryolar oluşturulmuştur. Bu senaryolarda öncelikle ticari taksilerin %30 oranında elektrikli araçlara geçeceği, ikinci senaryoda ticari taksilerin %70 ve otobüslerin %30 oranında elektrikli araçlara geçeceği, üçüncü senaryoda ticari taksilerin %100 otobüslerin %70 ve minibüslerin %30 oranında elektrikli araçlara dönüşeceği kabulu yapılmıştır. Toplamda altı farklı senaryo ile bütün toplu taşıma araçlarının elektrikli araç olacağı düşünülmüştür. Kaynak emisyonları belirlendikten sonra, toplu taşıma araçlarından dolayı artan enerji ihtiyacı miktarının da oluşturacağı kirlilikler hesaplanmıştır. Elektrikli sisteme geçiş ile azalan emisyonlar ile kaynakta oluşan emisyonlar arasındaki farktan net emisyon azalışı belirlenmiştir. Özel araçlar için de elektrikli sisteme geçişle azalan emisyonlar ile kaynakta oluşan emisyonlar saptanarak net emisyon azalışı belirlenmiştir. Sonuç olarak elektrikli araç sistemine geçiş, emisyonlarda azalmalar sağlayacaktır.

Bildiride ele alınan örnek bir alanda Ro-Ro limanının yapımı ve işletilmesi sırasında oluşacak çevresel etkiler incelenmiştir. Bir tesisin veya ulaştırma türünün çevreye sıfır etkisinin olması mümkün değildir. Ya da çevreye etkisi olacak diye hiçbir tesisin yapılmaması mantıklı değildir. Burada çevresel etkilerin kabul edilebilir limitler içinde kalması önemlidir. Çalışmada; İstanbul'da örnek bir kesimde yapılabilecek Ro-Ro Tesisi ele alınarak, işletmenin çevresel etkiler açısından değerlendirmesi yapılmıştır. Sonra ağır taşıtların dağıldığı yolda çevresel etkilerde oluşacak farklılık değerlendirilmiştir. Yani tesis ile ortaya çıkacak zararlar ve sağlayacağı yararlar bir bütün olarak incelenip ve Ro-Ro taşımacılığının ortaya koyduğu avantajlar belirtilmektedir.

In this paper, it was summarized with the same named continuing PhD Dissertation of the author. The topic of this study; developing a method for, calculating and offering the most pertinent solution to a metro system's construction and operation costs which includes different alternatives for capacity, train sets, construction methods, etc. For this purpose, a software has been developed for optimizing metro systems construction and operation costs. Travel demand results that have been prepared for the proposed metro alignment corridor and other variable data of this region are the inputs of the cost optimization software Alternative longitudinal profiles shall be offered according to the light of vertical design criteria and it presents the appropriate station types and track types by the algorithms. This software shall suggest total construction cost of the optimum metro system. These recommendations shall be found based on each type of construction costs between 4-8 vehicles in a train set. BB-BC Genetic Algorithm method and Results of the Simulator X were used for the optimization. This software shall be used as basis source for the feasibility studies done for metro systems. Finally, the study aims to offer; proposed software model must meet the estimated transport demand for the target year and also satisfies minimum construction and operating costs with alternatives.

The aim of this study is to investigate the effects of traffic loads and track parameters, including track curvature, superelevation, and train speed, on vertical and lateral rail wear. The Yenikapi–Ataturk Airport Light Rail Transit (LRT) line in Istanbul was selected as a case study, and rail wear measurements were carried out accordingly. Passenger counts were performed in all wagons of the train on different days and time intervals to calculate the number of passengers carried in track sections between stations regarding traffic loads on the LRT line. Values of traffic load, track curvature, superelevation, and speed were determined for each kilometer where measurements of rail wear were conducted. A multiple linear regression analysis (MLRA) method was used to identify effective parameters on rail wear. Independent variables in MLRA for both vertical and lateral wear include traffic load, track curvature, superelevation, and train speed. The dependent variables in MLRA for vertical and lateral wear are the amount of vertical and lateral wear, respectively. The correlation matrix of the dependent and independent variables was analyzed before performing MLRA. Multicollinearity tests and cross-validation analyses were conducted. According to the results of MLRA for vertical and lateral wear, the obtained coefficients of determination indicate that a high proportion of variance in the dependent variables can be explained by the independent variables. Traffic load has a statistically significant effect on the amount of vertical and lateral rail wear. However, track curvature, superelevation, and train speed do not have a statistically significant effect on the amount of vertical or lateral rail wear.

Both ballasted and non-ballasted railway superstructures have been highly affected by the increased traffic on railway lines, heavier axle loads and higher train speeds. These forces acting on rails can lead