“…Bu durum büyük ölçüde toplumsal cinsiyete dayalı eşitsiz ilişkiler temelinde gerçekleşmekte; kadınların hali hazırda mevcut olan ikincil konumları sığınma süreci ile birlikte pekişmektedir (Akpınar, 2017;Dayıoğlu Oyman, 2016;Erdoğan ve Gönülçalan, 2018;Şeker ve Uçan, 2016). Kadın sığınmacılar toplumsal cinsiyet düzenine bağlı olarak temel ihtiyaçlarını karşılamada erkeklere oranla çok daha fazla zorluklar yaşamakta (Barın, 2015;Cankurtaran ve Albayrak, 2019); istihdamda ekonomik ve cinsel sömürüye maruz kalmakta (Coşkun, 2016;Danış, 2007;Dedeoğlu, 2011;Eder, 2015;Kaya ve Orhan Demirağ, 2016;Özbey, 2017;Şahin, 2018;Yaman, 2018) ya da Suriyeli sığınmacı kadınlar örneğinde olduğu gibi her türlü şiddet biçimi ile karşılaşmaktadırlar (Kaya, 2015). Bu sorunlar kadınların bekâr ya da refakatsiz olmaları ile birleşince büyümekte (Cesur Kılıçarslan, 2016;Küçükşen, 2017;Özüdoğru, 2018) ve sosyal hizmetlere erişimlerinin sınırlı olması nedeniyle çoğunlukla çözülememektedir (Coşkun, 2016;Coşkun ve Yılmaz, 2018;Coşkun, 2019).…”