Comte, Spencer, Durkheim ve belirli tipolojileri ile Weber’in de içinde olduğu klasik dönem sosyologlarının, çalışmaları esas olarak positivist ya da evrimci bir çizgide şekillenmiştir. Marks’ın öncüsü olduğu çatışmacı kuram da, evrimci ve dengeci yaklaşımlara bir tepki olarak ortaya çıkmış olsa da sınıfsız topluma geçişe, temelinde çatışma ve mücadelenin olduğu birbirini takip eden aşamalar sonucunda ulaşılacağını iddia etmiştir. Bu noktada, denilebilir ki modern toplumun model alındığı bu ilk dönem sosyolojik düşüncede değişim, daha basit ve ilkel olandan daha kompleks ve ileri olana doğru bir evrim olarak benimsenmiştir. Söz konusu bu positivist ve evrimci miras üzerinden, toplumun işleyişi problemine odaklanan döngüsel, yapısal işlevselci, yeni çatışmacı ve yeni evrimci gibi çağdaş kuram ve yaklaşımlarda da sosyal değişim önemli bir yeri işgal etmeye devam etmiştir. Sosyal değişim, moderniteye ve liberalizme bir tepki olarak ortaya çıkan ve Burke’den günümüze sosyolojik düşüncede hatırı sayılır bir yer edinen muhafazakâr düşüncede de önemli çalışma alanlarından birisi haline gelmiştir. Bu çalışmada, düşünceleri ile muhafazakârlar üzerinde etkileri olan Tocqueville, Durkheim ve Weber ile muhafazakâr geleneğin önde gelen isimlerinden Burke, Kirk ve Nisbet’in sosyal değişim hakkındaki düşünceleri incelenmeye çalışılacaktır.