Memlükler Dönemi diğer İslâmî ilimlerde olduğu gibi, hadis ilminde de ciddi gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemin dikkat çeken özelliklerinden birisi, kadınların ilmî hayatta aktif olarak rol oynamalarıdır. Söz konusu dönemde kadınlar hadis ilmi başta olmak üzere çeşitli ilimlerde kendilerini geliştirerek alanlarına önemli katkılarda bulunmuşlardır. Genellikle ulemâ ailelerine sahip olan kadın muhaddisler, küçük yaşta ailelerinin desteğiyle ilim tahsiline başlamış, önemli hadis alimlerinin meclislerine götürülerek çeşitli hadis cüzlerinin icazetine sahip olmuşlardır. Dönemlerinde erkeklere nispeten daha uzun ömürlü olan kadınlar, ilerleyen yaşlarında âlî isnada sahip olmalarıyla alimler tarafından hadis rivayeti konusunda rağbet görmüşlerdir. Sadece kadınlara ders vermekle kalmayıp, dönemlerinin pek çok meşhur alimlerine de hadis rivayetinde bulunmuşlardır. Hicrî sekizinci asırda yaşayan ve hadis alanında önemli hizmetlerde bulunan muhaddis hanımlardan birisi de Sittü’l-Vüzerâ bint Ömer’dir. Dımaşk’ın münevver ailelerinden biri olan Tenûhî ailesinde yetişen Sittü’l-Vüzerâ, ilmî bir muhitte büyüdüğünden ilk eğitimini babası Ömer b. Es‘ad b. el-Müneccâ’dan almıştır. Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Sittü’l-Vüzerâ’nın babasından sonra bilinen tek hocası Ebû Abdullah Hüseyin b. Mübârek ez-Zebîdî olmuştur. Son nefesine kadar hadis rivayetiyle meşgul olan Sittü’l-Vüzerâ’yı döneminin diğer kadın muhaddislerinden ayıran özelliği, onun Mübarek ez-Zebîdî’den küçük yaşta aldığı Sahîh-i Buhârî’yi âlî isnadla rivayet eden son kişi kalması ve hicrî sekizinci asırda Sahîh-i Buhârî’yi en çok rivayet eden kadın muhaddis olmasıdır. Bu özelliği ile dünyanın dört bir yanından öğrenciler, Sittü’l-Vüzerâ’dan hadis dinlemek için rıhleler düzenlemişlerdir. Hem yaşadığı bölgeden gelen öğrencilere hem de diğer bölgelerden gelenlere hiç bıkmadan hadis rivayet ederek hicrî sekizinci asrın en çok öğrencisine sahip muhaddisleri arasına girmiştir. Sittü’l-Vüzerâ’nın bir diğer dikkat çeken özelliği ise onun Sahîh-i Buhârî’yi rivayet etmesi için dönemin devlet büyükleri tarafından Mısır’a davet edilen ilk ve tek kadın muhaddis olmasıdır. Sittü’l-Vüzerâ 715/1315 yılında gittiği Mısır’da defalarca Sahîh-i Buhârî’yi rivayet etmiştir. Mısır’da verdiği derslere dönemin bazı devlet ricâli ve çok sayıda Mısır uleması iştirak etmiştir. Hadisleri senetleriyle rivayet etmedeki maharetinden dolayı “müsnidetü’l-vakt”, kendisinden ders almak için dünyanın dört bir yanından alimlerin kendisine müracaat etmesinden dolayı “ruhletü zemânihâ” olarak anılmıştır. Güzel ahlaklı, zâhide, dindar, fazilet ve hayır sahibi olarak bilinen Sittü’l-Vüzerâ, Sahîh-i Buhârî’nin rivayetinde göstermiş olduğu gayret ve hizmetlerinden dolayı dönemin tarih ve tabakât kitaplarına ismini yazdırmıştır. Zehebî ve oğlu Ebû Hureyre, el-Alâî, İbn Râfi‘, el-Vâdîâşî gibi dönemin hadis alimleri Sittü’l-Vüzerâ’dan ders almış ve rivayette bulunmuşlardır. Sittü’l-Vüzerâ gibi bu dönemde yaşamış ve önemli hadis kitaplarının sonraki nesillere intikal etmesi için büyük gayretler göstermiş olan pek çok kadın muhaddis bulunmaktadır.