Search citation statements
Paper Sections
Citation Types
Year Published
Publication Types
Relationship
Authors
Journals
Yapılan araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin sosyodemografik değişkenlere göre dindarlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını Ağrı ili örneğinde incelemektir. Araştırmanın evrenini Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi öğrencileri; örneklemini ise 2022-2023 eğitim öğretim yılında altı farklı fakültede öğrenim gören 64’er kişi ve %50’si erkek %50’si kadın olmak üzere toplam 384 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Tüm öğrencilere, sosyodemografik değişkenlerin yer aldığı kişisel bilgi formu ile birlikte Dindarlık Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan T-testi ve ANOVA testi sonuçlarına göre üniversite öğrencilerinin dindarlık düzeyleri ortalamalarının yüksek seviyede olduğu; medeni durum ve cinsiyete göre dindarlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı, doğum yeri, ailenin gelir durumu ve öğrenim görülen fakültelere göre ise dindarlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılığın olduğu tespit edilmiştir. Dindarlık düzeyleri ortalamaları incelendiğinde; kadınların az bir farkla erkeklerden, evlilerin bekarlardan, doğum yeri köy olanların doğum yeri il olanlardan, ailenin gelir durumu 2500-5500 arasında olan öğrencilerin ailenin gelir durumu 5500-10000 arasında olan öğrencilerden daha fazla dindarlık ortalamalarına sahip olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma ile literatüre katkıda bulunmanın yanında, alanda çalışan uzmanların üniversite öğrencileriyle kuracağı iletişimde mevcut dini durumu daha doğru belirlemesi amaçlanmıştır. Ayrıca öğrencinin dindarlık düzeyine göre daha sağlıklı iletişim kurarak değişim yönünde adım atıp motivasyon düzeyini desteklemek adına dindarlık ile değişim döngüsü kavramları harmanlanarak motivasyonel görüşme tekniklerini içeren yapılabilecek yeni çalışmalara ön ayak olabileceği ve katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
Yapılan araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin sosyodemografik değişkenlere göre dindarlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını Ağrı ili örneğinde incelemektir. Araştırmanın evrenini Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi öğrencileri; örneklemini ise 2022-2023 eğitim öğretim yılında altı farklı fakültede öğrenim gören 64’er kişi ve %50’si erkek %50’si kadın olmak üzere toplam 384 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Tüm öğrencilere, sosyodemografik değişkenlerin yer aldığı kişisel bilgi formu ile birlikte Dindarlık Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan T-testi ve ANOVA testi sonuçlarına göre üniversite öğrencilerinin dindarlık düzeyleri ortalamalarının yüksek seviyede olduğu; medeni durum ve cinsiyete göre dindarlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı, doğum yeri, ailenin gelir durumu ve öğrenim görülen fakültelere göre ise dindarlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılığın olduğu tespit edilmiştir. Dindarlık düzeyleri ortalamaları incelendiğinde; kadınların az bir farkla erkeklerden, evlilerin bekarlardan, doğum yeri köy olanların doğum yeri il olanlardan, ailenin gelir durumu 2500-5500 arasında olan öğrencilerin ailenin gelir durumu 5500-10000 arasında olan öğrencilerden daha fazla dindarlık ortalamalarına sahip olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma ile literatüre katkıda bulunmanın yanında, alanda çalışan uzmanların üniversite öğrencileriyle kuracağı iletişimde mevcut dini durumu daha doğru belirlemesi amaçlanmıştır. Ayrıca öğrencinin dindarlık düzeyine göre daha sağlıklı iletişim kurarak değişim yönünde adım atıp motivasyon düzeyini desteklemek adına dindarlık ile değişim döngüsü kavramları harmanlanarak motivasyonel görüşme tekniklerini içeren yapılabilecek yeni çalışmalara ön ayak olabileceği ve katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
Günümüzün en yaygın problemlerinden birisi olan stres gündelik hayatta sıklıkla yaşanabilen bir durumdur. Bireysel özellikler, iş hayatının çeşitli sorunları, çevresel ve toplumsal koşullar strese neden olabilmektedir. Özellikle kronik bir hal aldığında hem psikolojik hem de fizyolojik sağlığı ciddi anlamda olumsuz etkileyen stresi yönetebilmek için çeşitli teknikler geliştirilmiştir. Bu araştırmada önemli bir İslami değer olan tevekkülün stres yönetiminde etkili olabileceği öngörülmüştür. Herhangi bir konuda bireyin bir yandan üzerine düşen sorumlulukları yerine getirirken diğer yandan işin sonucunu Allah’ın takdirine bırakması olarak ifade edebileceğimiz tevekkül, güçlükler karşısında sunduğu manevi güç ve içerdiği pozitif unsurlar sayesinde bireylere huzur ve psikolojik rahatlık sağlayabilecek özellikler barındırmaktadır. Ülkemizde genellikle Temel İslam Bilimleri alanına ait çalışmalarda ele alınan tevekkül kavramının din psikolojisi çalışmalarında yeterince konu edilmediği görülmektedir. Tevekkülün psikolojik açıdan sonuçları ve pozitif psikoloji ile olan ilişkisi göz önüne alındığında din psikolojisi alanındaki çalışmalarda daha fazla yer alması önem arz etmektedir. Tevekkül kavramının psikolojik yönüne dikkat çeken, dindarlık ve stresle ilişkisini ele alan bu çalışmanın alana katkı sağlaması beklenmektedir. Çalışmanın amacı, tevekkül ve stresin öznel dindarlık algısıyla ilişkisini ve tevekkülün stresle başa çıkmada etkisinin olup olmadığını ortaya koymaktır. Araştırmamızın örneklem grubu Çorum il merkezinde ikamet eden genç ve orta yetişkinlik ile yaşlılık dönemlerindeki 21-75 yaş aralığındaki 412 bireyden teşekkül etmiştir. Araştırmanın uygulama kısmında nicel araştırma yöntemi desenlerinden tarama deseni, tarama desenlerinden ise ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. “Tevekkül Yönelimi Ölçeği” ve “Algılanan Stres Ölçeği” kullanılan çalışmada veriler SPSS 22.0 paket programı üzerinden analiz edilmiş, çalışmanın amacına yönelik olarak varyans, korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır. Araştırmanın güvenirliğini arttırmak için ise tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Elde ettiğimiz bulgular sonucunda öznel dindarlık algısı arttıkça tevekkülün, ölçeğin duygu ve düşünce boyutu ile davranışa karşı olumlu tutum boyutunda arttığı; algılanan stres düzeyinin ise ölçeğin hem yetersiz özerklik algısı ve hem de stres algısı boyutunda azaldığı tespit edilmiştir. Algılanan stres puanları ile tevekkül yönelimi puanları arasında negatif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu ve tevekkül yöneliminin algılanan stres üzerinde negatif yönde anlamlı bir etkisinin bulunduğu görülmüştür. Buna göre tevekkül yönelimi arttıkça algılanan stres düzeyi azalmaktadır. Bu bulgular doğrultusunda H1, H2, H3 ve H4 numaralı hipotezlerin doğrulandığı ifade edilebilir.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.