Post-truth kavramı yani hakikatin önemini yitirmesi olarak tanımlanabilecek durum, siyaset, yönetim, etik, hakla ilişkiler, gazetecilik, sosyoloji gibi sosyal bilimlerin pek çok alanında tartışılmaktadır. Bu çalışmada post-truth kavramı literatürde yaygın kullanımıyla hakikati aramanın önemsizleşmesi çerçevesinde ele alınmıştır. Konuyu kamu yönetiminin ilgi alanına giren kısmı, post-truth siyaset ve etkileri üzerine yapılan tartışmalarladır. Post-truth siyasetin yerel düzeyde de etkileri bulunmaktadır. Bu sebeple post-truth süreçlerin etkilerini azaltabilmek ve hatta ortadan kaldırabilmede bir araç olarak etik ilkelerin rolü de bu kapsamda yerel düzey açısından değerlendirilmiştir.
Bu çalışmada temel nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Teknik olarak da doküman analizi kullanılmıştır. Bunun gereği olarak, yazılı belgeler, titizlikle analiz edilmiştir. Bu yolla bir anlama ulaşılması amaçlanmıştır (Kıral, 2020). Diğer bir ifadeyle araştırma konusuyla ilgili kaynaklar toplanmış ve incelenmiştir (Sak vd., 2021: 230). Aynı zamanda dökümanların içerik analizi yapılmıştır. Post-truth süreçte ortaya çıkan olumsuzluk ve riskler karşısında etik değerlerin yerel yönetimler için bir karşı koyma aracı olup olamayacağı hususu da en temel araştırma sorusudur. Çalışma neticesinde post-truth dönemde merkezi ve yerel siyasetin sorumluluk alması, post-truth dönemin söylemlere, seçimlerin öncesinde ya da sonrasında başvurmamaları, siyasete ve kamu yönetimine güven kaybının engellenmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik başta olmak üzere vatandaşlarla bilgi paylaşımına açık bir yönetim anlayışı sergilemeleri gerektiği gibi sonuçlara varılmıştır.