Bu araştırma, iletişim araştırmalarında güçlü bir determinist paradigma olan demografi etkisinin çağdaş dünyada geçerliğini yitirmeye başladığı varsayımını, Bayburt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin iletişim becerileri özelinde test etmektedir. Özellikle sağlıkla ilgili mesleklerde iletişim becerilerinin yoğun olarak kullanılması bu alandaki meslek sahiplerinin iletişim becerilerinin yüksek olmasını gerektirmektedir. Birçok beceri için temel oluşturan iletişim becerileri bireyler tarafından öğrencilik yıllarında daha aktif bir şekilde geliştirilebilmektedir. Öğrencilerin bu yıllarda almış oldukları dersler ile beraber, olaylar karşısında yaşayarak, duyarak ve görerek edinmiş oldukları tecrübeler, iletişimlerini etkili kılabilecek yeteneklerin kazanılmasına imkân sağlamaktadır. Günümüzde icra edilen mesleklerin birçoğu insan ilişkilerinin yoğun olduğu ve iletişime açık ortamlarda gerçekleşmektedir. İletişim teknolojilerindeki yükselişle birlikte sözel iletişim becerilerinin dijital sistemlerle yöndeşmesi, coğrafi ve demografik bağlayıcılığın da sorgulanması gerektiğini açığa vurur. Uzunca bir dönem ‘kader’ olarak tanımlanan coğrafyanın misyonunu modern zamanda üstlenen “demografya”, halâ etkin bir kavrayış odağı olarak iletişim bilim araştırmalarının merkezinde yer alırken artık psikografi ağırlıklı bir anlayışa geçilmesi gerektiği tezi, bu araştırmanın temel dayanağıdır. Yükseköğretimde bir ihtiyaç olan iletişim becerileri tasarımı için gerekli olan altyapı araştırmalarında psikografi temelli düşüncenin daha doğru bir düşünce olacağını tanıtlamak için test gerçekleştirilen anket çalışmasında, demografik bağımsız değişkenler temelinde 7 hipotez sınanmış ve demografyanın genel olarak anlamlı farklılığa neden olmadığı saptanmıştır. Bu sonuç, tarama modelli saha çalışmalarında psikografik tasarıma daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğine dair bir ön tespittir.