Çalışmada akıllı şehir kavramının ve amaçlarının irdelenmesi ile Türkiye’deki görünümün değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Eleştirel bir yaklaşım benimsenerek akıllı şehir kavramının derinlemesine incelendiği çalışmada akıllı şehir çalışmalarının versiyon 1.0 döneminde birbirinden kopuk, sürdürülebilirliğin yanlış anlaşıldığı, teknoloji merkezli ve gri literatürden beslendiği, versiyon 2.0’da ise insan merkezli, sürdürülebilirlik, verimlilik ve yaşam kalitesi amaçlarına odaklı bir görünüme sahip olduğu bulgularına ulaşılmıştır. Strateji ve eylem planları, olgunluk değerlendirme modelleri ile endekslerin halka açık olmaması Türkiye değerlendirmesini kısıtlamakla birlikte işbirliği konusunda önemli eksiklikler tespit edilmiştir. Dijital, zeki, sürdürülebilir, yaşanabilir, dirençli, yaşlı dostu, kapsayıcı gibi sıfatları düşünebilmemizi sağlayan ‘akıl’, şehrin önüne eklendiğinde de bu sıfatları kapsaması oldukça mantıklıdır. Diğer bir deyişle akıllı olan bir şehir zaten sürdürülebilir, yaşanabilir, dirençli ve kapsayıcıdır. Akıllı cihazlarla özdeşleşen “akıllı” kelimesinin gerçek anlamda akıllı davranan insanlar gibi “akıllı” olarak değerlendirilmesi ve şehirlerin teknoloji çöplüğüne dönüştürülmemesi tavsiye edilmektedir. Bu sayede akıllı şehir kavramından teknoloji çıkarılsa da geriye akıllı davranan şehirler kalabilecek, iklim değişikliğine uyum, etkilerinin hafifletilmesi ve mücadele gibi şehirlerin günümüz ve gelecekteki sorunlarına daha hızlı çözüm üretilebilecektir. Sonuç olarak teknolojinin ve yenilikçi yöntemleri uygulamanın bir amaç değil araç olduğu şehirler için akıllı şehir veya “akıl dostu şehir” ifadesinin kullanılarak amaçlara odaklanmak günümüz ve geleceğin kentleri açısından daha doğru olacağı değerlendirilmektedir.