Ülkemizde finansmana erişimin kolaylaştırılması amacıyla kabul edilen 20.10.2016 tarih ve 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu, 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunda yeni bir teslimsiz ve sicilli taşınır rehin türü düzenlenmiştir. Kanun, yakından incelendiğinde, rehnin kuruluşu, hükümleri ve sonuçları bakımından farklı düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Yine, borçlunun temerrüdü durumunda genel hükümler çerçevesinde takip yapmak dışında, alacaklıya tanınan seçimlik haklar dikkat çekicidir. Bu hakların en başında, rehinli taşınırın mülkiyetinin devrini talep etme hakkı gelmektedir. Kanun, kullanılan dil açısından da mevcut düzenlemelerden farklılıklar içermektedir. Bu Kanunda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu gibi temel kanunlarda bilinçli bir şekilde yer verilmeyen bazı kavramlar kullanılmıştır. Bütün bunlarla birlikte, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu, yürürlüğe girmesinin üstünden iki buçuk yıl geçmesine rağmen hâlâ tartışılmaktadır. Tartışmalı konuların en başında, Kanunun isminde de yer alan "ticari işlem" ifadesinden ne anlaşılması gerektiği ve bunun Kanunun uygulama alanının tespitinde bir ölçüt olup olmadığı hususu gelmektedir. Rehin hukukunda kabul edilen temel ilkelerden uzaklaşılması da diğer bir önemli tartışma konusudur. Yapılan tartışmaların bazılarına ise, Kanun ile ilgili yapılan ikincil mevzuat düzenlemeleri yol açmaktadır. Kanunun uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılan ikincil mevzuatta yer alan bazı düzenlemeler Kanuna açıkça aykırıdır. Bu çalışmada, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu ile ilgili mevzuat hükümleri Medeni Hukuk ve Ticaret Hukuku bakımından incelenmiştir.