Tüketicilerin izleyici konumundan üreten tüketici konumuna geçişi gibi pazarlama iletişim sürecini derinden etkileyen gelişmeler neticesinde transmedya hikâyeciliği kendine önemli bir yer edinmiştir. Hikâyelerin kendi evrenlerinin dışında farklı mecralarda, farklı bakış açılarıyla devam ettirilmesi; izleyicilerin katılımı ve paylaşımına olanak sağlaması transmedya hikâyeciliğinin temellerini oluşturmaktadır. Araştırma nitel bir çalışma özelliğine sahiptir. Araştırmada örnekleme yöntemi olarak amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi seçilmiş, bu kapsamda araştırma örneği Buz Devri Anlatısı (The Ice Age) olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada transmedya hikâyeciliğinin yedi temel kriterinin Buz Devri açısından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Buz Devri evreni yaklaşık yirmi yıllık süreç içinde yalnızca sinema filmi olarak kalmamış, seyirciye ulaşma noktasında pek çok farklı mecrada ve pek çok farklı hikâyeyle anlatısına devam etmiştir. Araştırma kapsamında yapılan incelemeler sonucunda ana hikâye evreni ve onun uzantıları olan kısa filmlerin, videoların, mobil uygulamalar ve oyunların, gösterilerin, tiyatroların ve sosyal medya hesaplarının pek çok mecrada yer aldığı görülmektedir. Buz Devri evreni transmedya hikâye anlatımı bakımından incelendiğinde, izleyicilerin farklı mecralara geçişinin sağlandığı, bu mecralarda hikâyeyi deneyimleyebildikleri ve bu deneyimleri diğer izleyicilerle paylaşabildikleri görülmektedir. Bunun yanında hikâye evreninin farklı karakterlerle, farklı evrenlerde ve farklı bakış açılarıyla genişletildiği ortaya çıkmaktadır. Buz Devri evreni yedi ilke çerçevesinde incelendiğinde, araştırma sonucunda bu ilkelerin başarıları bir şekilde uygulandığı ve Buz Devri evreninin transmedya hikâyeciliği için önemli bir örnek olduğu değerlendirilmektedir.