ÖzSonu kolaylıkla gelmeyecek iki olgu varsa belki de bunlar "hikâye anlatıcılığı" ve "tüketim"dir. Asırlardır insanlığı ayakta tutan hikâyecilik geleneği atalarımızın mağaralarda bıraktıkları çizimler, Yunan mitolojik kahramanlarının aktarıldığı heykeller, tiyatroda sunulan destansı oyunlar, kurgusal ve kurgu dışı romanlar, sinemada gösterilen filmlerle ve daha saymakla bitmeyecek pek çok şekilde süregelmektedir. Yine tüketim insanlık tarihinin başından beri var olan bir olgudur. İhtiyaç ve arzular arttıkça ve her yeni çıkan ürün, hizmet, deneyimden haberdar oldukça tüketme motivasyonu da artmıştır.Bu noktada hikâyecilik ve tüketim kavramlarının yolu kesişmektedir. Hikâyelerde anlatılan içerikte mutlaka bir tüketim deneyimi aktarılmaktadır. Seri üretimin artmasıyla sıklığı artan tüketim deneyimleri hikâyelerle kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştır. Anlatılan bu deneyimler bir sonraki üretim çıktısını tanıtmaktadır. Öyleyse tüketiciye bu tüketim hikâyeleri ne kadar çok yolla anlatılırsa tüketici o kadar çok haberdar olabilecek ve daha çok tüketme arzusu geliştirebilecektir. Bu çalışma medya ve markalar hikâyelerini anlattıklarında gelişen tüketici davranışı eski ve medya kültüründe karşılaştırmaktır. Bu karşılaştırma transmedya hikâyeciliği kapsamında olup, Star Wars örneği üzerinden yenilenen tüketici davranışı örneklendirilmektedir.

Yapay zeka uygulamaları, bilişim teknolojisinden tıp alanına, endüstriyel üretimden eğitime, spordan pazarlama dünyasına ve daha pek çok arenada etkisini her geçen gün gösteren bir olgu haline gelmiştir. Bir derin öğrenme aracı olan deepfake uygulamaları da son yıllarda iletişim teknolojisinde etkisi gittikçe hissedilen yapay zeka teknolojilerinden biri olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sinema, eğitim, siyasi arenadan sonra reklamcılıkta da kullanımına başvurulan bu teknolojik yeniliğin avantajları olabileceği gibi dezavantajları da dikkat çekmektedir. Bu çalışmanın amacı; deepfake uygulamalarının reklamcılıkta kullanımını avantajlı ve dezavantajlı yönleriyle derinlemesine incelemektir. Çalışma yöntemi, Türkiye'de ilk deepfake reklam örneği olarak kabul edilen ve merhum oyuncu Kemal Sunal'ın görüntülerinin değiştirilerek uygulandığı Ziraat Bankası "Sen Hep Gülümse" deepfake reklam filmi örneğine dayanan nitel çalışma desenli durum çalışması olarak belirlenmiştir. Bu örnek reklam filmi betimsel analiz yapılarak, reklam künyesi ve genel bilgileri, ait olduğu deepfake türü ve avantajdezavantajlarını ortaya koyacak beş fikir çerçevesinde derinlemesine incelenmiştir. Burada geliştirilen beş adet fikir deepfake uygulamalarının reklamcılıktaki kullanımına yönelik olup, teorik alt yapıda Neil Postman'ın teknolojik değişimlerle ilgili beş fikirli teorisi baz alınmıştır. Deepfake türleri ise Kietzman ve arkadaşlarının önerdiği deepfake türlerinden yola çıkılarak oluşturulmuştur. Çalışma sonunda; her ne kadar bu teknolojinin reklamcılıkta kısıtlı durumları aşarak kolaylık sağlaması ve çağın ilerisinde yaratıcı teknikler kullanması gibi olumlu etkileri gözlemlense de; tüketicilerde reklamcılığa karşı gerçeklik algısını ve güven duygusunu zedeleyici ve reklamcılık kültürünün genelinde etik ve yasal hususlar açısından dezavantajları olabileceği sonucuna varılmıştır. Yapılan analizlerin ve çıkarılan sonuçların, dijital yazarlık açısından dijital kimlik inşaasına katkı sağlayacağı, tüketicilerde ve reklamcılık alanında çalışanlarda ve araştırmacılarda farkındalık yaratacak bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Otherization has been executed in both Orientalism and Occidentalism for a long time. People have always been expected to choose either side in a binary opposition such as “mother or father,” “male or female,” “destiny or coincidence,” “pasta or pizza,” “Fenerbahce or Galatasaray,” etc. However, the human itself is the balance of those binary oppositions such as “good and bad,” “normal and abnormal,” “optimistic and pessimistic,” etc. In this respect, this chapter offered a new term, “medientalism,” indicating advertizing as a possible alternative medium to mediate between otherized opposites such as gender, race, ideology, lifestyle, religion within the fame of the opposition between Orientalism and Occidentalism. As a result, transmedia storytelling, a persuasive multiplatform strategy to reach the audience by telling stories, was suggested as a functional tool to employ in spreading the idea of mediation between otherized opposites.

As being among "the digital natives" of the technology era, Generation Z and their online behaviors are important subjects to study in depth. Surrounded by technology, Generation Z is easily getting and using all technology products, and they do not feel any constraint about spending time with them, which might lead to a kind of addiction. The study was designed to examine the two-factor solution of online gaming addiction by Faraci and her colleagues' internet addiction version employing the IAT of 20 items by Young. In order to reveal the present state, two field studies in two high schools from Turkey and Romania were run comparatively. Turkish and Romanian participants replied the 20-item-IAT and the questionnaire about online gaming behavior via an online survey platform. To determine the dimensions of online gaming addiction exploratory factor analysis and confirmatory factor analysis are performed. Reliability coefficients of both factors were satisfactory. According to confirmatory factor analysis goodness-of-fit indexes in both samples were reasonable. In conclusion, both factors fit well into the present study producing some other results about online gaming behavior, as well.

No abstract