Europeanization is deservedly one of the most popular yet most volatile buzzwords for Turkish politics and EU–Turkey relations. This chapter takes stock of the Europeanization literature and examines the EU–Turkey relationship by referring to particular mechanisms and variants of Europeanization. The main argument is that Europeanization is a versatile and complex process covering vast areas of policy, politics, and polity, intertwined with larger domestic, regional, and global processes, which is not limited to Turkey’s EU accession. The analysis refers to particular mechanisms and variants of Europeanization in four different phases between 1963 and early 2020: In the first period, ‘Europeanization as rapprochement’, Turkey’s age-old Westernization project was consolidated through Europeanization. In the second period, ‘Europeanization as democratic conditionality’, there has been strong interest in the impact of Europeanization on particular aspects of domestic issues through conditionality and the EU’s role as a ‘democratization anchor’. In the third period, ‘Europeanization as retrenchment’, and the fourth period, ‘Europeanization as denial’, ‘Europe’ was no longer the lingua franca in the Turkish political landscape, a trend that is also associated with a ‘de-Europeanization’ turn in the literature. This does not mean that ‘Europe’ completely disappeared from domestic policy orientations, political debates, and identity negotiations. Rather, Ankara used ‘Europe’ strategically to justify actions that were criticized by the EU.
ÖzAvrupa bütünleşmesinin ulusal, bölgesel ya da küresel gündemimizi derinden etkilediği bir bağlamda, geçmişte kaldığını sandığımız "aidiyet" ve "kimlik" gibi kavramlar, siyasi gündemi oldukça meşgul eden konu başlıkları olarak tekrar karşımıza çıkmıştır. Bu süreç, özellikle 1980Bu süreç, özellikle 'li ve 1990 yıllardan başlayarak yoğun göç dalgalarıyla karmaşıklaşmış çok kültürlü toplumlarda "kimlik" kavramının tüm dünyada önem kazandığı bir döneme denk gelmiştir. Türkiye'nin AB macerasında da "kimlik" kavramı hep ön planda olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarından başlayarak ufuk çizgisini oluşturmuş ve erken Cumhuriyetin hedef olarak gösterdiği "muasır medeniyetler seviyesi"nin alamet-i farikası olan Avrupa, Cumhuriyet'in ilk yıllarından müzakerelerin devam ettiği 2000'li yıllara kadar Türkiye üzerine kimlik tahayyüllerinde önemli bir referans noktası olmuştur. Bu bağlamda, Avrupalılık kimliğinin üzerine inşa edildiği fikri zeminin kayganlığı ve AB-Türkiye ilişkilerinin bu kaygan zemin üzerinden tanımlandığı savı, bu makalenin çıkış noktasını oluşturmaktadır. Bu anlamda, bu metin, Avrupalılık tartışmalarını tarihsel bir perspektife oturtsa da, Avrupalılık kimliğinin bir siyaset aracı ve pratik olarak ortaya çıktığı 1990'lardan günümüze kadar olan süreçteki Türkiye-AB ilişkilerini ve Türkiye'nin AB bütünleşmesi bağlamındaki Avrupalılık tartışmalarını temel almaktadır.
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.