Introduction: Professionalism is characterized by the degree of dedication displayed by individuals regarding the values and behavioral attributes of a specific career identity. Professionalism indicates attitudes that represent high levels of identification with and commitment to a specific profession. In the process of the professional development of nursing, various factors affect these obstacles which may impede the professional development of nurses and their professional behaviors. This study was carried out with the aim of determining the professional behavior of nurses in a hospital in Turkey. Methods: In this descriptive exploratory study a total of 89 nurses working in a public hospital in northwestern of Turkey were participated. Data were collected using a demographic questionnaire and Behavioral Inventory Form for Professionalism in Nursing (BIPN). Results: The result showed that mean scores on the BIPN were 5.07 (3.47). The areas with the highest levels of professional behavior were competence and continuing education 1.88 (0.34). The professionalism levels for nurses were the lowest in the areas of autonomy 0.06 (0.34), publication 0.10 (0.25), and research 0.25 (0.60). There was a statistically significant difference between the total BIPN scores and the education levels of the nurses and the working of nurses. Conclusion: The professional behavior of nurses is at a low level. Since the arrangement of the nurses’ working conditions affects their professional behaviors; therefore, development in the field of professional behaviors in nursing must be assessed and supported to increase the quality of patient care.

The "Body Safety Training Program" is an education program aimed at ensuring children are informed about their body and acquire self-protection skills. In this study, a total of 83 preschoolers were divided into experimental and control groups; based on a power analysis, 40 children comprised the experimental group, while 43 children comprised the control group. The "Body Safety Training Programme" was translated into Turkish and content validity was determined regarding the language and cultural appropriateness. The "What If Situations Test" (WIST) was administered to both groups before and after the training. Mann-Whitney U Test, Kruskal-Wallis Variance Analysis, and the Wilcoxon Signed Ranks Test were used to compare between the groups and the Spearman correlation analysis was used to determine the strength of the relationship between the dependent and independent variable. The differences between the pretest and posttest scores for the subscales (appropriate recognition, inappropriate recognition, say, do, tell, and reporting skills), and the personal safety questionnaire (PSQ) score means for the children in the experimental group were found to be statistically significant (p < .001). The posttest-pretest difference score means of the experimental group children for WIST saying, doing, telling and reporting, total skills, and PSQ were found to be statistically significant as compared to that of the control group (p < .05). The "Body Safety Training programme" is effective in increasing the child sexual abuse prevention and self-protection skills in Turkish young children.

Communication skills of nursing students is affected negatively by smartphone addiction.

No abstract

Bu çalışma; doğum yapan kadınların doğumdan memnuniyet düzeyleri ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma kesitsel ve tanımlayıcı tiptedir. Araştırma Bolu ilinde bir devlet hastanesinde doğum yapan primipar ve multipar 387 kadın ile yürütülmüştür. Veriler anket formu ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metodlar, bağımsız gruplarda t testi, ki kare testi, One Way Anova ve Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. Bulgular: Kadınların yaş ortalaması 28.33±5.16'dır ve % 68.7'si multipardır. Çalışmaya katılan kadınların %50.4'ünün normal doğum yaptığı, %33.1'inin planlı sezaryen olduğu belirlenmiştir. Katılımcıların doğuma ilişkin memnuniyetlerinin iyi düzeyde olduğu (7.49 ± 3.05), vajinal doğum yapanların doğum memnuniyetlerinin planlı veya acil sezaryen olanlara göre daha yüksek olduğu (p<0.001), doğuma yönelik vakum-forseps uygulaması (p<0.05) ve doğumda medikal ve bebekle ilgili sorun yaşamanın doğum memnuniyetini azalttığı (p<0.01) belirlenmiştir. Çalışmada sosyal güvencesi olanların, çalışmayanların ve multiparların doğum memnuniyetlerinin daha fazla olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Katılımcıların doğumdan memnuniyetleri ile doğum sonu yaşanan ağrı arasında negatif yönde zayıf, erken mobilizasyon ve bebeğini beklediği sürede kucağına alma ile pozitif yönde zayıf anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0.001). Vajinal doğum yapan kadınların %89.2'si sonraki doğumlarını yine vajinal yolla yapmak isterken, sezaryen ile doğum yapan kadınlarda ise aynı yolla doğum yapmayı isteme %76.6'dır. Sonuç: Doğum sonu dönemde taburculuk öncesi kadınların doğum memnuniyetlerinin iyi olduğu, vajinal doğum yapan kadınların doğum şeklinden memnuniyetlerinin daha yüksek olduğu ve mevcut doğum şekli ile gelecekte planlanan doğum şekli arasında ilişki olduğu saptanmıştır.