Aortic propagation velocity is a novel and simple echocardiographic parameter of aortic stiffness which is feasible for non invasive cardiovascular risk stratification and selection of high risk individuals for CAD.
ÖZETAmaç: Koroner arter ektazisi (KAE), koroner arterlerin bölgesel ya da yaygın anevrizmal dilatasyonu olarak tanımlanır. Biz bu çalışmada merkezimizdeki KAE sıklığını belirlemeyi ve izole KAE ve koroner arter hastalığı (KAH)'nın eşlik ettiği KAE'li hastalar arasında klinik ve anjiyografik karakteristikleri karşılaştırmayı amaçladık.Yöntemler: Şubat 2004-Aralık 2005 tarihleri arasında koroner anjiyografi uygulanan 12.514 hastanın kayıtları geriye dönük olarak 2 bağımsız operatör tarafından değerlendirildi. Koroner arter çapları bilgisayarlı niceliksel anjiyografi ile ölçüldü. Tüm hastaların KAH risk faktörleri belirlendi. İstatistiksel analizde eşleştirilmemiş Student t-testi ve Ki-kare testi kullanıldı. Bulgular: İki yüz bir hastaya KAE tanısı konuldu ve insidansı %1.59 olarak belirlendi. Hastaların çoğunluğu erkekti (%78). Ortalama yaş 61±10.8 yıl idi (yaş aralığı, 25 ile 82 yıl). Vakalar izole KAE (Grup 1) (%14.9) ve KAH'ın eşlik ettiği KAE (Grup 2) (%85.1) olmak üzere 2 gruba ayrıldı. Gruplar KAH risk faktörleri yönünden karşılaştırıldığında oranlar benzerdi. Arteriyel tutulum sıklığı: Sağ koroner arter (RCA), %54.3; sirkumfleks arter (Cx), %48.3; sol ön inen arter (LAD), %40.4 şeklinde idi. KAE'li vakaların %64.2'sinde bir ana damarda tutulum varken, %9'unda her 3 damarda da tutulum mevcuttu. İzole KAE'de en yaygın Cx'te görülmekteydi (%53.3). Ektazi yayılımı modifiye Markis sınıflaması ve Harikrishnan sınıflaması ile belirlendi. En sık tutulum Markis tip 4 ve Harikrishnan tip 4a şeklinde idi. En sık klinik sunum şekli her iki grupta da atipik angina olmasına rağmen, akut koroner sendrom Grup 1'de daha fazlaydı (p=0.018). Sonuç: Her 2 hasta grubunda KAH risk faktörleri ve klinik başvuru şekilleri oldukça benzerdi ve bu durum ortak etyopatogenezi düşündürmek-teydi. (Anadolu Kardiyol Derg 2011; 11: 280-4) Anahtar kelimeler: Koroner ektazi, koroner arter hastalığı ABSTRACT Objective: Coronary artery ectasia (CAE) is defined as local or generalized aneurysmal dilatation of the coronary arteries. We aimed to determine the frequency of CAE at our center and to compare clinical and angiographic characteristics between patients with isolated CAE and CAE with coronary artery disease (CAD). Methods: From February 2004 to December 2005, 12.514 patients were retrospectively analyzed by two independent operators who underwent coronary angiography. Coronary artery diameters were measured using qualitative computed angiography. CAD risk factors were recorded for all patients. Unpaired Student's t-test and Chi-square test were used for statistical analysis. Results: CAE was diagnosed in 201 patients (1.59%). The majority (78%) were male. The mean age was 61±10.8 years (range, 25 to 82 years). The cases were divided into 2 groups as isolated CAE (Group 1) (14.9%) and CAE with CAD (Group 2) (85.1%). The risk factors of CAD were similar between two groups. The frequency of arterial involvement was: the right coronary artery (RCA) 54.3%; circumflex artery (Cx), 48.3%; the left anterior descending artery (LAD), 40.4%. CAE affe...
ÖZETAmaç: P dalga dispersiyonu (PWD) atriyal iletimdeki farklılığı gösteren elektrokardiyografik bir ölçümdür. Bu çalışmanın amacı, eksternal kardiyoversiyon sonrası sinüs ritminde olan hastalarda PWD'nin atriyal fibrilasyon (AF) rekürrenslerini öngörmedeki tanısal değerini göstermektir. Yöntemler: Bu prospektif gözlemsel çalışmaya, başarılı eksternal kardiyoversiyonla sinüs ritmi sağlanmış, kapak hastalığı dışı persistan AF'si olan 26 hasta dâhil edildi (13 erkek, yaş ortalaması 58.1±11 yıl). Eksternal kardiyoversiyondan hemen sonra, P dalga süresini ölçmek için tüm hastaların 12 derivasyonlu yüzeysel elektrokardiyografileri çekildi. Sinüs ritmi sağlandıktan sonraki 12 aylık takip süresinde tüm hastaların tekrar eden AF'leri değerlendirildi. Hastalar AF rekürrens gelişimine göre 2 gruba ayrıldı (AF rekürrens grubu (n=19) ve sinüs ritim grubu (n=7)) ve bu gruplar, AF rekür-renslerini etkileyebilecek değişkenler açısından karşılaştırıldı. Atriyal fibrilasyon rekürrensinin bağımsız öngördürücülerinin belirlenmesinde basamaklı lojistik regresyon analizi ve bağımsız öngördürücülerin kestirim değerinin belirlenmesinde ROC eğrisi analizi kullanıldı. Bulgular: Her iki grubun demografik, klinik ve ekokardiyografik özellikleri benzerdi. Atriyal fibrilasyonu tekrarlayan hastaların PWD değerleri sinüs ritmi devam eden hastalara göre anlamlı olarak daha yüksekti (sırasıyla 80±21 msn ve 53±11 msn, p=0.001). P dalga dispersiyonundaki artış ile AF'nin tekrarlama riski arasında pozitif korelasyon izlendi (r=0.643; p<0.001).Lojistik regresyon analizinde PWD AF rekürrensinin bağımsız ABSTRACT Objective: P-wave dispersion (PWD) is an electrocardiographic measurement, which reflects a disparity in an atrial conduction. In this study, we aim to demonstrate the diagnostic accuracy of PWD in predicting recurrence of atrial fibrillation (AF) in patients with sinus rhythm restoration after external cardioversion. Methods: This prospective, observational study consists of 26 patients, who underwent external cardioversion for non-valvular persistent AF and successfully cardioverted to sinus rhythm (13 men, mean age 58.1±11 years). Twelve-lead surface electrocardiogram of each patient was recorded immediately after the external cardioversion process to measure the P-wave duration. Recurrent AF was assessed for each patient during the 12-month follow-up after restoring the sinus rhythm. Patients were divided into the 2 groups with respect to the AF recurrence (recurrent AF group, (n=19), and sinus rhythm group, (n=7)) and variables that can affect AF development were compared between the two groups.Stepwise logistic regression analysis was used to identify the independent predictors of AF recurrence and ROC curve analysis was performed to determine the cut-off value of independent factors. Results: The two groups have similar demographic, clinical and echocardiographic features. Patients with recurrent AF had significantly higher PWD than those who continued to have a sinus rhythm (80±21 msec vs 53±11 msec, p=0.001, respectively). There is ...
Altered autonomic nervous system regulation affects heart rate profile, increased resting heart rate, decreased heart rate increment, and decreased heart rate decrement, during exercise and this effect is strongly and independently associated with the severity of coronary artery disease.
Background: Mitral stenosis (MS) is still the most common complication of acute rheumatic fever in (Cardiol J 2014; 21, 1: 33-38)
scite is a Brooklyn-based organization that helps researchers better discover and understand research articles through Smart Citations–citations that display the context of the citation and describe whether the article provides supporting or contrasting evidence. scite is used by students and researchers from around the world and is funded in part by the National Science Foundation and the National Institute on Drug Abuse of the National Institutes of Health.
customersupport@researchsolutions.com
10624 S. Eastern Ave., Ste. A-614
Henderson, NV 89052, USA
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Copyright © 2025 scite LLC. All rights reserved.
Made with 💙 for researchers
Part of the Research Solutions Family.